Siyasetçi kadınlar: Türkiye umut hakkını uygulamayarak suç işliyor

  • 09:03 26 Eylül 2025
  • Siyaset
WAN - “Umut hakkı”na dair konuşan siyasetçi kadınlar, sürecin sonuca ulaşması için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgür çalışır koşullarda olması gerektiğine vurgu yaparak, “Umut hakkı yasal bir haktır. Türkiye umut hakkını uygulamayarak suç işliyor. Başta Abdullah Öcalan olmak üzere tüm siyasi tutsaklar için umut hakkı uygulanmalı, tecrit son bulmalı” dedi. 
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 18 Mart 2014’te, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına yönelik verdiği “umut hakkı ihlali” kararına karşı yerine getirilmeyen yasal düzenlemeler sonucunda, yaptırım uygulama yetkisi bulunan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AKBK) Türkiye’ye bir kez daha ek süre verdi. AİHM’in ihlal tespitine rağmen Türkiye, bu hakkı tanıyacak bir yasal düzenlemeye gitmedi. İmralı Cezaevi’nde uzun süredir avukat ve aile görüşleri gerçekleştirilmeyerek tecrit koşullarında tutulan Abdullah Öcalan’ın durumu, hem ulusal hem de uluslararası hukuk çevrelerinde “insanlık dışı muamele yasağı” çerçevesinde tartışılıyor.
 
AKBK, Türkiye’den Haziran 2026’ya kadar somut bir adım beklerken, Kürt siyasetçiler ve sivil toplum temsilcileri, 27 Şubat’ta başlatılan barış sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için umut hakkının derhal uygulanmasını, tecridin kaldırılmasını ve hasta tutsakların serbest bırakılmasını talep ediyor. 
 
‘Umut hakkında ısrarcıyız’
 
Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ile bir barış sürecine girildiğine işaret eden Tûşba Belediye Meclis Üyesi Leyla Çelik, “Silahların bırakılması ve halklar üzerindeki politik baskının azalması yönünde yeni bir sürece girmiş olduk. Sürece yanıt olmak adına, PKK’nin kendini feshetmesinin ardından yaşanan gelişmeler sonrasında Meclis’te bir komisyon kurulmasına karar verildi. Kurulan bu komisyonla birlikte alınacak kararların hukuki zeminde olması önemliydi. Komisyondan başlıca talep; öncelikle hasta tutsakların, ardından ise siyasi tutsakların serbest bırakılmasıydı. Bu noktada, umut hakkı çok önemli bir yerde duruyor. Eğer siyaseten bir sonuca ulaşılacaksa, umut hakkının derhal komisyon tarafından gündeme alınması ve anayasal düzenlemelerin yapılması gerektiğine inanıyoruz. Umut hakkının uygulanmasıyla, Halklar Önderi Abdullah Öcalan ile birlikte tutuklu bulunan tüm yoldaşlarımızın serbest bırakılması ve sürecin siyasi ve hukuki alanda devam etmesi yönünde ısrarcıyız” dedi.  
 
‘Sürecin daha sağlıklı ilerlemesi için umut hakkı uygulansın’
 
Rêya Armûşê (İpekyolu) Belediye Meclis Üyesi Öznur Evin, umut hakkının Türkiye ve Kürdistan’daki tüm halklar tarafından talep edildiğini belirterek, “Umut hakkı, özellikle hasta tutsaklar için bir an önce gündeme alınması gereken bir konudur. Başta Sayın Öcalan ve hasta tutsaklar olmak üzere bu hak bir an önce faaliyete geçirilmelidir. Umut hakkı demek; toplumsal demokrasinin, özgürlüğün ve birlikteliğin adımlarının atılması demektir. Bu noktada, başta Sayın Öcalan olmak üzere tüm tutsaklar için umut hakkının uygulanmasını talep ediyoruz. Şu anda yürütülmekte olan sürecin daha sağlıklı ilerleyebilmesi için toplumsal barışın sağlanması adına, hukuki süreçlerin hızla devreye girmesi gerekiyor. AİHM’in yaptığı açıklamalarda da Türkiye’nin umut hakkı noktasında adım atması gerektiği belirtiliyor” diye belirtti.  
 
‘Biz ilk adımı attık, diğer adımı da Türkiye devletinden bekliyoruz’
 
Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini belirten Münevver İlingi, umut hakkının uygulanarak cezaevindeki tüm tutsakların özgürlüğünün esas alınması gerektiğini ifade etti.  Münevver İlingi, “Umut hakkı dediğimizde, barışın ön planda olması gerekir. 27 Şubat’ta başlayan barış süreciyle birlikte umut hakkı da doğdu. Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin son bulması ve onun umut hakkından yararlanması en büyük mücadelemiz olmalıdır. Barışın gerçek adımları buradan doğar. Kadınların, çocukların ve doğanın katledilmemesi ancak barışla sağlanabilir. 27 Şubat’ta gerçekleşen barış çağrısını esas alarak yol yürümeliyiz. Kurulan komisyon, Sayın Abdullah Öcalan’ı ziyaret ederek onun fikirlerini ve görüşlerini almalı; ‘Birlikte neler yapabiliriz, nasıl adımlar atabiliriz?’ diye tartışmalıdır. Biz ilk adımı attık, diğer adımı ise Türkiye devletinden bekliyoruz” sözlerini kullandı. 
 
‘Bizler umut hakkının savunucusuyuz’
 
Tûşba Belediye Meclis Üyesi Mizgin Avras, AİHM’in “25 yıl cezaevinde kalan her insanın umut hakkı vardır” tespitine atıfta bulunarak, bu hakkın uygulanması gerektiğini söyledi. Mizgin Avras, “Biz de bu hakkın savunucusuyuz. Bildiğiniz üzere, Önderlik ağır tecrit altında ve biz umut hakkının tanınmasını istiyoruz. Bugün burada, bu hakkın tanınması için yürüyüş yapmak üzere toplandık. Başta Önderlik olmak üzere, tüm siyasi tutsaklar için umut hakkının uygulanmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
 
‘Hasta tutsaklara umut hakkı tanınana kadar mücadele edeceğiz’
 
Artemêt (Edremit) Belediye Meclis Üyesi Berivan Polat, umut hakkının yasada yer alan en temel haklardan biri olduğunu vurgulayarak, “Tüm hakların öncüsü olan Abdullah Öcalan ve hasta tutsaklar için umut hakkı talebimizi her yerde yineliyoruz. Bunun mücadelesini vermeye devam ediyoruz. Önderliğe ve hasta tutsaklara umut hakkı tanınana kadar bu mücadelemizi sürdüreceğiz” diye belirtti.
 
‘Türkiye umut hakkını uygulamayarak suç işliyor’
 
Artemêt Belediye Meclis Üyesi Medya Mermit, Wan’da gerçekleştirilen umut hakkı yürüyüşünde polis tarafından sert bir müdahaleye maruz kaldıklarını hatırlatarak, en temel haklara dahi saldırılmasının sürece aykırı olduğunu ifade etti. Medya Mermit, “Dünyanın gözü önünde gerçekleşen görüşmeler söz konusu ancak bizim alanlarda karşılaştığımız şey, polislerin bize uyguladığı şiddet oldu. Bu süreci hazmedemiyorlar. Umut hakkının tanınmasına ilişkin yürüyüşler gerçekleştirdik. Umut hakkı, yasal bir haktır. Türkiye umut hakkını uygulamayarak suç işliyor. AKBK, 1 Haziran 2026 tarihine kadar bir süre tanıdı. Bu süre içinde somut adımlar atılması gerekiyor. 10. toplantı gerçekleşti fakat hâlâ somut bir adım atılmış değil. Aksine, baskı, saldırı ve şiddet artarak devam ediyor. Kürt Halk Önderi’nin özgürlüğünün hem Kürt halkı hem de Türk halkı için sağlanması gerekiyor. Somut adımları her iki halk adına bekliyoruz” sözlerini kaydetti.