Edebiyatın dikenli yollarında cesur bir yürüyüşçü: Zabel Yaseyan

  • 09:10 4 Şubat 2018
  • Portre
HABER MERKEZİ - Edebiyatın dikenli yollarında adım atan ve yıkıntılar arasındaki kentlerin acısını yüreğinde taşıyarak mücadele gerekçesi haline getiren Zabel Yaseyan 140 yaşında… 
 
Ermeni sosyalist yazar Zabel Yaseyan 4 Şubat 1878 tarihinde Üsküdar’da dünyaya geldi. Zabel’i her ne kadar babası edebiyata yönlendirmiş olsa da, Zabel’in hayatında ki en önemli karakter büyük teyzesi olmuştu. Teyzesinin Ani Şehri’ni anlattığı şarkılarla uyuyan, ağlayan kentleri ve harabeleri rüyalarında gören Zabel, hiç görmediği yıkık kentlerin acısını henüz o dönem yüreğinde taşımaya başlar…
 
Kızıyla devamlı konuşan ve düşüncelerini, siyasi görüşlerini kızına aktaran Mıgırdiç Hovhannesyan, edebiyat dünyasına adım atmaya hazırlanan Zabel’in en büyük destekçisiydi. Fakat Zabel’e ve belki de onun şahsında tüm kadın yazarlara yaşamın sırrını veren ünlü feminist yazar Sırpuhi Düsap’tır. 
 
Seni bu yolda defneyaprakları değil… 
 
Zabel Yesayan’ın kendini özgürleştirmeye başlamasında ise Sırpuhi Düsap’ın kitapları etkili olur. Sırpuhi, Mayda isimli kitabında, “Avrupa’da ilan edilen o yüce ilkeler, yani özgürlük ve eşitlik ilkeleri, açıkça büyük laflar olarak kaldılar. Bu nasıl eşitliktir ki insanlığın yarısını erkekliğin ayakları dibine serer? Bu ne biçim özgürlüktür ki kadını karşı çıkmaktan, bir işe girişmekten, itiraz etme hakkından yoksun bırakır? Bu nasıl güçtür ki erkeklere, ‘Korkmadan çalış, istediğin yöne ilerle, özgürsün!’ diye seslenirken, kadınlara ‘Zincirlerinin tadını çıkar ve sakın ses çıkarma!’ der” satırlarını kaleme alır.
 
Bu satırlardan sonra Zabel, zincirlerinden kurtulmaya çalışır. Kendini özgürleştirme yolunda attığı her adım ise sistemi rahatsız edecektir. Zabel ve arkadaşının yazar olmak istediğini öğrenen Sırpuhi, “Kadınsan vasatın üstünde yazmalısın” der ve “Seni bu yolda defneyaprakları değil dikenli yollar bekliyor” diyerek uyarır.
 
Çemberin dışına çıkma vakti 
 
Zabel ve arkadaşı o günden sonra vasatın üzerinde bir yazar olmaya karar verir. Aynı yıllarda Zabel, İstanbul’da ilk Ermeni anaokullarının kurucusu olan Kayiane Madagyan’ın edebi salonuna girmeyi başardı. Bu salon Zabel’in vasatın üzerinde bir yazar olma konusunda daha da kararlı kıldı. Çünkü Zabel, insanlarda hayranlık uyandıran ve söylemleriyle toplumu yönlendiren bu insanların pratikte yaşadıkları tezatlıkları birebir 
çözümleme fırsatı buldu. Zabel Madagyan’ın salonuna girmişti girmesine ama şimdi çemberin dışına çıkma vaktiydi. 
 
Böylelikle Zabel, 1895 yılında Sorbonne Üniversitesi’nde ve Collage de France’da edebiyat ve felsefe dersleri aldı. Üniversiteye giden ilk Ermeni kadınlardan da biri olan Zabel,1900 yılında Dikran Yesayan ile Paris’te evlendi. Zabel Yesayan’ın bu evlilikten Sofi isminde bir kızı ile Hrand isminde bir oğlu dünyaya geldi. 1902 yılında ailecek İstanbul’a geri döndüler. 
 
Adana katliamına dair gözlem yaptı
 
Ekonomik sorunlardan dolayı bir sene sonra Paris’e geri dönen Zabel ve ailesi, 1908 yılında Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle beraber İstanbul’a geri geldi. 1909 yılında Adana’daki Ermeni katliamı ile beraber Zabel’in yaşamı ve bakış açısı farklılaştı. Katliam sonrası yetim kalan çocukları ve Ermeni halkının yaşadıklarını incelmek üzere bir heyetle birlikte Adana’ya giden Zabel, katliama ilişkin önemli raporlar kaleme aldı. O döneme kadar barış ve birlikte yaşam vurgusunu önce çıkaran Zabel, katliamın tanıkları ile konuştuktan sonra bir halkın kendi özsavunmasını alması gerektiği yönünde fikirlere sahip oldu. Zabel, tüm gördüklerini Yıkıntılar Arasında isimli kitabında bütünleştirdi. 
 
Yeni bir  kaçışın gölgesinde…  
 
Adana’da 1909 yılında gördükleri, 1915 yılında adım adım Ermenilerin yaşadığı her yere yayılıyordu. İstanbul’daki Ermeni aydınlar tutuklanıyor, akıbetleri daha sonra bilinmiyordu. Aynı sonu yaşamak istemeyen Zabel, bir hastanede saklandı. Kendisini önce bir Türk kadını, sonra da Rum bir dantelci olarak tanıtarak Bulgaristan’a kaçtı. 
 
Zabel'in akıbeti bilinmiyor... 
 
1917’de Bakü’de Ermeni mülteci ve yetimlere yardım edebilmek için çalışan Zebel, 1921 yılında yeniden Paris’e döndü. 1926-1927’de Moskova’yı ve Sovyet Ermenistanı’nı ziyaret eden Zabel, 1933’te Ermenistan’a yerleşti.  1937’de Stalin’in kovuşturmaları sırasında tutuklanan Zabel, Sibirya’ya sürülerek 1942’de yahut 1943’te bilinmeyen şartlar altında yaşamını yitirdi. 
 
Zabel Yesayan’ın hayatı ve fikirleri Osmanlı/Türkiye Ermeni toplumunda kadın haklarıyla ilgili talepleri gündeme getirip bu hakların elde edilmesi için dernekler, gazeteler kuran, romanlar, öyküler, şiirler yazan Elbis Gesaratsyan, Sırpuhi Düsap, Zabel Asadur (Sibil), ve Hayganuş Mark ile birlikte “Bir Adalet Feryadı Osmanlı’dan Türkiye’ye Beş Ermeni Feminist Yazar” isimli eserde Melisa Bilal ve Lena Ekmekçioğlu tarafından derlendi.