Yaşamı sürgünde geçen bir ressam: İvi Stangali

  • 09:04 11 Ağustos 2021
  • Portre
Marta Sömek
 
İSTANBUL - Yaşamı zorunlu göç nedeniyle sürgünde geçen Rum ressam İvi Stangali, desenlerden kitap kapağı resimlerine kadar birçok çalışmanın altına imzasını attı. İvi sürgünde yaşadığı zorluklarla, İstanbul’a duyduğu özlemle hayata gözlerini yumdu.
 
1922 yılında İstanbul’da doğan Rum İvi Stangali, babasını küçük yaşta kaybediyor ve uzun yıllar Beyoğlu’nda kız kardeşi ve felç geçiren annesi ile birlikte yaşıyor. Zapyon Lisesi'nde ortaokulu bitiren İvi, Rumcanın yanı sıra Fransızca da konuşuyordu. 1942'de Güzel Sanatlar Akademisi'ne misafir öğrenci olarak kabul edildikten sonra Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun öğrencisi olarak resim eğitimine başlayan İvi, yöresel ve geleneksel sanat biçimlerinden yola çıkarak hem özgün hem de çağdaş bir yorum kazandırma amacı güderek adım adım ressamlığa ilerliyor. Resim tutkusu İvi’yi İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne yönlendiriyor.
 
Desenlerden kitap kapağı resimlerine kadar birçok çalışma yaptı
 
1947 yılında kurulan “Onlar Grubu”nun kurucularından olan İvi, 1949'da akademiyi bitiriyor ve grubun düzenlediği tüm sergilerde yer alıyor. İvi bu süreçte birçok çalışma yapıyor, Azra Erhat - A. Kadir ile 1950'de yayınlanan Homeros'un İlyada Destanı'na antik vazolardan esinlenerek desenler çiziyor. Çeşitli şiir kitaplarına özgün kapak tasarımları yapıyor.  Akademi’den ayrıldıktan sonra atölyede sanat çalışmalarına devam eden İvi’nin, bu yıllara ait çalışmalarından günümüze ulaşabilen kaynaklar mektuplarına iliştirdiği çizimler ve resimlemiş olduğu kitap kapaklarıyla sınırlı. Sanatçı, 1953’te Jack London-Ateş Yakmak, 1955’te Nevzat Üstün-Cüceler Çarşısı kitaplarının kapak ve iç resimleri ile 1964’te yayımlanan Thomas More-Ütopya kitabının kapak resimlerini de çizdi.
 
20 kg yük ve 20 dolar!
 
İvi, 6 Mart 1964’te Türkiye’de yaşayan Rum yurttaşların sınır dışı edilmesine yönelik kararnamenin yayınlanmasının hemen ardından, zorunlu göçe maruz bırakılan yaklaşık 12 bin Rum’un isminin yer aldığı listedeydi. Kararnamede zorunlu göçe maruz bırakılan Rumların yanlarına en fazla 20 kg ağırlığında yük ve 20 dolar almalarına izin veriliyordu ve bir hafta içerisinde de ülkeden ayrılarak Yunanistan’a gönderileceklerdi. İvi’nin o sıralar gazetecilik yapan sınıf arkadaşı Fikret Otyam, dönemin yönetim katındaki etkin isimlere başvurarak İvi’nin gönderilmesini engellemeye çalışmışsa da başarılı olamamış. Ayrıca aralarında Nevin Çokay’ın da bulunduğu İvi’nin diğer arkadaşları imza toplayarak zorunlu göç kararını iptal ettirmeye çalışsalar da tüm çabalar sonuçsuz kalmış.
 
‘İstanbul’a dönebilmek için çareler arayıp duruyorum’
 
12 bin Rum ile beraber zorunlu göçe maruz kalan İvi, Atina’ya göç ediyor. Yaşadığı sürgün deneyiminden oldukça etkilenen ve yeni yaşamına adapte olmakta zorluk çeken İvi, hocası Bedri Rahmi’ye gönderdiği bir mektupta yaşadıklarını şu ifadelerle anlatıyor: “İçimde korkunç bir boşluk var, hiçbir şeyle ilgilenemiyorum… Atina güzel şehirdir fakat bu şartlar altında değil… Ev yok, deniz yok ve ikisini de korkunç bir şekilde özlüyorum. Resim yapabilirdim, fakat boyalarım İstanbul’da, burada ise boyalar çok pahalı, yerim de yok… Yol boyunca bir sürü insan ağlıyordu, herkesten çok ben, fakat Atina’ya inmeye başlayınca herkes gülmeye, şakalaşmaya başladı, ben ise nasıl tarif edeyim bilmiyorum, ölüm gibi bir şey duydum… Burada insanları da tanımak istemiyorum, hep İstanbul’dakilerle uğraşıyorum. Hocam İstanbul’a dönebilmek için çareler arayıp duruyorum, fakat şunu anladım: Önce çalışıp para kazanmalıyım, çünkü ister Paris, ister Bulgaristan, ister doğrudan doğruya İstanbul’a dönüş parasız olamaz.”
 
İstanbul’a duyduğu özlemle hayata gözlerini yumdu
 
Sırf Rum olduğu için Atina’ya yaptığı zorunlu göç İvi’yi hayli yıprattı, sanatını dahi yaşatamayan İvi’nin yaşamı zorluklar içinde geçti ve adeta hayata küstü. Ömrünün geri kalan kısmını doğup büyüdüğü yer olan İstanbul’a duyduğu özlem ile geçiren İvi, 1999 yılında Atina'da yaşamı yitirdi.
 
Sanatçının ismi, 2014 yılında Babil Derneği tarafından düzenlenen ve 1964 Rum göçünün ele alındığı “20 Dolar 20 Kilo” isimli sergide ve 2015 yılında Bedri Rahmi Eyüboğlu’na gönderilmiş mektupların sergilendiği “Biz Mektup Yazardık-Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar” sergisinde yer aldı.