İlk kadın tarihçi: Anna Komnenos

  • 09:05 11 Mart 2021
  • Portre
HABER MERKEZİ - Günümüz tarih bilimi için özellikle de haçlı seferleri tarihini, 11. ve 12.yy Bizans tarihini 15 ciltlik Aleksiad ile belgeleyen Anna Komnenos, dünyanın ilk kadın tarihçisi sayılır. Anna, aynı zamanda kadınların toplumsal hayattaki önemini ve başarısını ısrarla dile getirir.
 
Bizans İmparatoru I. Aeksios Komnenos ve Irene Dukaina’ın kızı olan Anna Komnena, 2 Aralık 1083’te, kadınların doğumlarına özgü Mor Oda’da dünyaya gelir ve Mor Oda’da Doğan (Porphyrogennetos) unvanını alır. İmparator VII. Mikael ile Maria Bagrationi’nin oğu Konstantinos Dukas ile henüz 8 yaşında iken nişanlanan Anna, böylece geleceğin de imparatoriçesi olur. 
 
Taht hayali sonlanır
 
O zamanlar I. Aleksios’un oğlu yoktur ve Konstantinos, Bizans İmparatorluğu’nun ortak imparatoru ilan edilir. Anna’nın kardeşi İaonnes ise 1092’de doğarken, tahtın da varisi olur. Böylece Konsantinos, imparatorluk iddiasını kaybeder ve kısa bir süre sonra da yaşamını yitirir. Böylece Anna’nın taht hayali de sonlanır. 
 
Eğitimine önem verir
 
İktidar için yetiştirilen Anna, edebiyat, felsefe, tarih ve coğrafya okur, Homeros’u, Aristofanes’i, Thukhydides’i, Polybus’u ve Sokrates’i inceler, antik Yunan uygarlığını araştırır ve güzel konuşma sanatı konusunda dersler alır.  Anna, Helen dilini derinlemesine inceleyerek, felsefe ile ilgilenir, Aristoteles'in kapsamlı bilimsel yapıtlarını, Platon’un diyaloglarını dikkatle okur, tinsel yönünü dörtlü bilgi (astronomi, geometri, aritmetik ve müzik) ile zenginleştirerek eğitimine önem verir.  
 
Gizlice ders çalışır
 
 Ailesi felsefe öğrenmesine karşı olmamasına rağmen, edebiyatla ilgilenmesini istemedikleri için (imparatorluk kadınları ne kadar ayrıcalıklı olsa da edebiyatla ilgilenmeleri istenmemektedir), Anna sarayın harem ağalarından birinin emrinde gizlice ders çalışır.  
 
Dört çocuğu olur
 
Anna, 14 yaşına geldiğinde Caesar Nikephoros Bryennios ile evlenir. Nikephoros Bryennios, I. Aleksios tahta geçmeden önce taç için mücadele eden aristokrat bir aileden gelir. Nikephoros ayrıca devlet adamı, general ve tarihçi olarak tanınır. Kırk yıl süren evlilikten dört çocukları olur. 
 
Tıp ilmiyle babasının ömrünü uzatmaya çalışır
 
Babası 1118 yılında hastalanan Anna, bir yandan sahip olduğu tıp ilmiyle babanın ömrünü uzatmaya gayret ederken, diğer yandan annesiyle birlikte tahtın varisi olarak eşini ilan etmesi için babasını ikna etmeye çalışır. Tüm çabalarına rağmen I.Aleksios veliahdını değiştirmez. Yaşamını yitirmeden evvel imparatorluk mührünü gizlice oğluna verir. Aynı yıl I.Aleksios Komnenos yaşamını yitirir. Din alimleri Ayasofya’da İaonnes’i imparator ilan eder. 
 
Manastıra sürgüne gönderilir
 
Anna ve annesi İrene, İaonnes resmi olarak imparator olmasına rağmen, Nikephoros’u tahta geçirmek için suikast düzenler. Suikastın başarısızlığı, Anna’nın, Kecharitomene Kadınlar Manastırı’na sürgüne gönderilmesine neden olur. Burada tanıdıkları ile bile görüştürülmeden uzun süre yaşar. 
 
15 ciltlik Aleksiad’ı kaleme alır
 
Anna, 1113 yılında annesinin ve 1137 yılında eşinin hayatını kaybetmesi ardından kendini okumaya, araştırmaya ve yazmaya verir. Anna, manastırda dinle ilgilenmeyip, bilimle uğraşır ve yazımı 11 yıl süren 15 ciltlik tarih kitabı Aleksiad’ı kaleme alır. Bu dönemde kendi deyimiyle yazarlık yeteneğini sergilemek için değil, önemli bir konunun tarihin karanlık sayfalarında kaybolmasına izin vermemek için Aleksiad'ı yazar. 
 
Eserini Homeros tarzında yazar
 
Aleksiad, imparator I.Aleksios Komnenos'un hayatını, kişiliğini, kahramanlıklarını, politik kargaşa ve savaşlarla geçen 12. yüzyılda Bizans İmparatorluğu’nu yeniden güçlendirmek için gösterdiği çabaları anlatır. Anna, hayatı boyunca edindiği bilgisini ve eğitimini sergileyerek eserini çok sevdiği Homeros tarzında ve eski bir dille destan biçiminde yazar.    
 
Eşinin çalışmasını tamamlar
 
Aleksiad tarih, arkeoloji, sanat tarihi bilimleri açısından çok önemli bir kaynak olmasının yanında toplumsal cinsiyet çalışmalarına da önemli katkılar sağlar. Bunun yanı sıra kendisi de tarihçi olan eşi Nikephoros’un yarım kalan “Tarih için malzemeler” isimli çalışmasını da tamamlar.  
 
İlk kadın tarihçi sayılır
 
Anılarının içeriği nedeniyle dünyanın ilk kadın tarihçisi sayılan Anna’nın çalışmaları, günümüz tarih bilimi için, özellikle de haçlı seferleri tarihini, 11. ve 12.yy. Bizans tarihini belgeleyen en önemli kaynaklardan biridir.
 
Kadınların toplumsal hayattaki önemini dile getirir
 
Anna'nın yaşadığı çağda Bizanslı kadınlar Gyneceum adı verilen, kadınların yaşadığı mekânlarda hayatlarını sürdürmek ve kamusal mekânları kullandıklarında ise, sadece gözlerini açıkta bırakan bir peçe ile yüzlerini gizlemek zorundadır. Kadınların, halk için yapılan her tür eğlenceye katılmaları da yasaktır. Anna, toplumsal yaşamdan bu denli dışlanmalarına rağmen, özellikle büyükannesi Anna Dalassena olmak üzere kadınların toplumsal hayattaki önemlerini ve başarılarını ısrarla dile getirir. Kendisinden bahsederken de, kadınlara yönelik tüm kısıtlamalara rağmen, yazmasına olanak tanındığı için, kendisini ifade edecek bu olanağı en iyi şekilde kullandığını özellikle vurgular.
 
Anna, 1153 yılında yaşamını yitirir ve aynı manastırda gömülür.