Bir yıl önce bugün sonsuzluğa uğurlandı: Barış Annesi Naciye İke

  • 09:31 2 Ocak 2021
  • Portre
HAKKARİ - Yaşamını barış ve özgürlük mücadelesine adayan Naciye İke, bir yıl önce bugün sonsuzluğa uğurlandı. Yol arkadaşları, Naciye’nin “İki ayağımı ve ellerimi de kesseler yine de bu davadan vazgeçmeyeceğim ta ki beni beyaz kefenlere sarana kadar” dediğini anımsattı. 
 
Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan ve 24 yıl boyunca siyasi çalışmalarda yer alan Barış Annesi Naciye İke,  yakalandığı rahim kanseri nedeniyle uzun süre gördüğü tedavinin ardından bir yıl önce bugün yaşamını yitirdi. Naciye’yi hem yol arkadaşı hem de gelini olan Ferah İke ile Barış Annesi Besna Çoğaç anlattı. 
 
‘Öncü ve ön saflarda’
 
Naciye’nin her zaman öncü olduğunu, ön saflarda yer aldığını söyleyen Besna, Naciye’nin örnek bir kişilik olduğunu dile getirdi. Sağlık sorunlarına rağmen Naciye’nin her etkinlikte yer aldığını ifade eden Besna, “Ölümünden önce 3 defa hastaneye yatırıldı. Taburcu edilir edilmez partiye koşardı” dedi. 
 
‘Ben orada olsam da olmasam da sahip çıkın’
 
Naciye’yi son kez hastanede gördüğünü söyleyen Besna, “Son ziyaretimde bana defalarca ‘Besna kesinlikle bu davadan ve devrimden asla vazgeçme, ben orada olsam da olmasam da sizler partinize sahip çıkın’ dedi. Naciye bana, ‘Sonuna kadar bu mücadeleyi ileriye taşıyın, orası siz emanet’ dedi. Ben de ona söz verdim. Bu mücadeleyi sonuna kadar taşıyacağım. Pandemi süreci olmasaydı tüm çalışmalara katılacaktım. Ama bu hastalık biz barış anneleri için bir engel” diye belirtti. 
 
‘Vazgeçmeyeceğim’
 
Besna, Naciye’nin kendisine söylediği son sözleri şu şekilde aktardı: “İki ayağımı ve ellerimi de kesseler yine de bu davadan vazgeçmeyeceğim. Ta ki beni beyaz kefene sarana kadar.”
 
‘Barış için mücadele etti’
 
Ferah ise, Naciye’yi adil ve yurtsever bir kişiliğe sahip olduğunu, komşularına eşit davrandığını, haktan yana olduğunu vurguladı. Bir olay yaşandığında ilk önce Naciye’nin adım attığını söyleyen Ferah, “Naciye anne bir miting, seçim çalışması ve taziyelere gece gündüz demeden katılırdı. Ben Naciye annenin gelini olmadan önce o bu mücadeleye başlamıştı. Çocukları dağa çıkmadan önce bu mücadeledeydi. Sırf hiç kimsenin evladı ölmesin, savaşlar olmasın diye mücadelede yer alırdı. Fikirleri hep bu yöndeydi. Barış ve huzur ortamı sağlanması için mücadele ederdi” sözlerini kullandı.  
 
‘Mücadelede yer alma sözü verdi’
 
Ferah, devamında Naciye’nin bir oğlunun çatışmada yaşamını yitirdikten sonra bu mücadeleye daha çok bağlandığını kaydederek, “Naciye anne bize hep ‘Beni ciğerim yandı başkasının ciğeri yanmasın’ derdi. Kürt, Türk, Laz, Çerkez, ayrım yapmadan hiçbir annenin ciğeri yanmasın diye mücadelede yer alma sözü verdi. Naciye annenin benimle gelin kaynana ilişkisi yoktu. Kızı, yoldaşı, arkadaşı gibi sahiplenirdi. Bir miting olduğunda beni kolumdan tutup, küçücük çocuklarım olmasına rağmen bana ‘ben sana yardım ederim’ derdi ve beni de tüm çalışmalara götürürdü. Ben yöresel kıyafet giymeyeceğim dediğim zaman elimden tutup en güzel yöresel kıyafetleri giydirerek beni Newroz’a götürürdü” ifadelerine yer verdi.  
 
‘Ölürsem bile bu yolda öleceğim’
 
Naciye’nin direnişçi ve mücadeleci bir kişiliğe sahip olduğunu ifade eden Ferah, “Ölümünden bir ay önce de çalışmalara katılıyordu. Bizler annemi hasta olduğu ve çalışmalara katılmaması için sürekli uyarıyorduk, am bizleri dinlemiyordu. Naciye anne bize, ‘Ben ölürsem bile bu yolda öleceğim’ derdi. Hastaydı, yıllarca kemoterapi tedavisi görüyordu, 3 yıl tedaviden sonra iyi oldu ama ne yaptıysak durmadı. Yine mitinglere ve çalışmalara katılıyordu. Hiçbir şekilde durmuyordu” diye konuştu.