Göç yollarında bir mücadele: Hediye Özalp

  • 11:40 31 Aralık 2020
  • Portre
Medya Üren
 
MARDİN - Kürtlere yüz yıllardır dayatılan köleliğin karşısında duran Hediye Özalp, bu uğurda sürdürdüğü mücadelesini geride kalanlara bıraktı. 
 
Doğup büyüdükleri topraklarda devletin baskı ve zulmü ile karşı karşıya kalanlar en çok da direnişi, mücadeleyi sahiplenen kesim oluyor.  Sokakta evde yaşamın her alanında büyük bedeller verenler bu yolda da sonsuzluğa yol alıyor… Hediye Özalp da 28 Aralık günü sonsuzluğa uğurlanan kadınlardan biri. 90’lı yıllarda askerler tarafından eşi katledilen Hediye’nin 2 çocuğu da yönünü özgürlük mücadelesine verir.
 
Kürtlere yüz yıllardır dayatılan köleliğin karşısında duran Hediye, bu uğurda da mücadele eder. Barış söylemini dilinden düşürmeyen Hediye aynı zamanda Barış Anneleri Meclisi üyesi olarak da çalışma yürütür. 
 
Göç yollarında bir mücadele…
 
Şırnak’ın Cizre ilçesinde doğan Hediye 6 çocuk annesi. Kürtlere karşı baskıların ve katliamların yoğun olduğu dönemlerde Hediye’nin ailesi de bu gerçeklikle yüz yüze kalıyor. 1979’da eşi Derwêş Özalp gözaltına alınan ve 12 Eylül darbesinde Diyarbakır’da büyük işkenceler görür. 1990’lı yıllarında ise Hediye’nin oğulları Selim Özalp (Cesur Cudi) ve Mevlüt Özalp (Koçer) yönünü özgürlük mücadelesine verir. Köy yakmalarının ve failli meçhullerin yoğun olduğu dönemlerde Hediye çocuklarını da alarak  Cizre’den çıkar ve  göç yoluna düşer.  
 
Çocuklarının kemiklerine ulaşamaz 
 
1994 yılına gelindiğinde Hediye’nin eşi tekrar gözaltına alınır ve işkenceyle katledilir. Günlerce eşinin cenazesine ulaşamayan Hediye, birçok merciye başvurur fakat hepsi de sonuçsuz kalır. En sonunda halk cenazeye ulaşır ve Hediye’ye haber verir. İşkence edilerek infaz edilen eşinin cenazesini defnettikten kısa bir süre sonra Hediye’nin özgürlük mücadelesinde olan oğlu Koçer yaşamını yitirir ve çocuğunun kemiklerine dahi ulaşamaz. Eşi ve oğlu yaşamını yitirdikten sonra devletin baskıları daha çok artar ve Hediye yine göç yoluna düşerek Şırnak’a bağlı Gabar Dağı eteklerine yerleşir. Burada da baskıların hedefi olan Hediye  bu kez de çocuklarını alarak Nusaybin’e gider.
 
Boyun eğmedi
 
“Annemiz hiçbir zaman boyun eğmedi” sözleriyle Hediye’yi anlatan çocukları, “Durmadan göç yolunda olmak elbette annemize büyük zorluklar yaşatırdı. Fakat buna rağmen annem bir gün olsun boyun eğmedi. Daima güler ve sahip olduğu gücü bize de verirdi” diyor. 
 
Hediye’nin kardeşi Derveş de askerler tarafından kaçırıldıktan sonra failli meçhul sayfalarında yerini alır. Eşinin bir kardeşi de özgürlük saflarında yaşamını yitirir. Tüm bu yaşananlardan sonra Hatay’a göç eden Hediye 2000’li yıllarda tekrar Nusaybin’e gelerek burada yaşar. 
 
‘Nasihatleri unutmayacağız’
 
2013 yıllarında  Hediye’nin Cesur adlı çocuğu da 13 arkadaşıyla beraber Çelê’de yaşamını yitirir ve cenazesi Malatya’ya götürülür. Bir ay boyunca Malatya’da çocuğunun cenazesini almak için bekleyen Hediye, oğlunun işkence edilen bedenini teşhis eder. Çocukları annelerinin o günkü duruşunu şu sözlerle anlatıyor: “Cenazeler tanınmaz bir haldeydi. Morg kapısında bekleyen bir sorumlu ‘çocuğunun cenazesini göstersek sana tanır mısın’ diye anneme sordu. Annem, ‘hepsi benim çocuğum hangisini verseniz benim için farketmez’ dedi. O sorumlu orada şaşırdı. Ve cenazeyi alarak Mardin’e geldi. Hepimizi uyardı ve ağlamamız gerektiğini söyledi. Başımızın dik olması gerektiğini her seferinde dile getirirdi. Bu nasihatleri hiçbir zaman unutmayacağız.”  
 
Mücadelesi ardıllarında 
 
Hediye, yaşamı boyunca mücadele verirken kanser hastalığına yakalanır. İstanbul’da tedavi gördüğü hastanede 28 Aralık günü yaşamını yitirir. Hediye’nin son isteği ise özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren oğlunun yanında defnedilmek olur. Fakat bu isteği yıllarca baskı ve zulüm eden devlet tarafından engellenir. Şimdi ise mücadelesini ve barış isteğini ardında kalanlara devretti.