Dengbêj Gazin: Klamlarıyla kadınların yüreğine ulaştı

  • 09:01 20 Ağustos 2020
  • Portre
Hikmet Tunç
 
VAN - 90’lı yıllarda Kürtçe klamlar söylediği için bedeninde işkence izlerini taşıyan dengbej Gazin, yaşamını yitirişinin ikinci yıl dönümünde anılıyor. “Ben duygularımın, klamlarımı bu kadar özgür söyleyebilmişsem bu Kürt kadın mücadelesinin sayesindedir” sözlerini kullanan Gazin’in kendisi de kadın mücadelesinin bir parçası oldu. 
 
Bölgede “dengbêj Gazin” olarak tanınan Raziye Kızıl, 1959 yılında Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Kavar (Ünsüz) köyünde dünyaya geldi. Henüz 14 yaşında iken evlendirildi. Kadınların, erkeklerle aynı sofraya oturması “günah” sayılan bir dönemde eril zihniyete karşı klamlarını kapalı kapılar ardından da olsa söylemeye devam etti. 90’lı yıllarda zorla göçe maruz kalan Gazin, Van’a yerleştikten sonra da Kürtçe klam söylediği için sıklıkla gözaltına alınıp, işkenceye maruz kalır. 
 
Göğsünde işkence izleri ile Kürtçe klam söylemekten geri adım atmayan Gazin, 21 Ağustos 2018 tarihinde bir programda yine klamlarını seslendirdiği sırada beyin kanaması sonucu yaşamını yitirdi.  Gazin,ölümünün ardından sevenlerine 9 CD ve 1 tane klip bıraktı. 
 
Dengbêjliğin kadın mirası olduğunu her röportajında dile getiren Gazin’i, kendi sözleriyle anlatıyoruz. 
 
‘Toplumda, evde kadının sesi kısılmıştı’ 
 
Bir röportajında 6 yaşında klam söyleyeme başladığını söyleyen Gazin, “Koyun sağmaya, pancar toplamaya gittiğimizde, kapı önlerinde toplanan kadınların birlikte söylediği klamlarla büyüdüm. Ne evde, ne de toplumda kadının her alanda sesi kısılmıştı. Tanıklık ettiğim seslerden 10 kaset doldursam yine de eksik kalır. Çünkü çok geniş bir kültürümüz var” diye belirtiyor. 
 
‘Dengbêjlik kadın üretimidir’ 
 
“Dengbêjlik kadın üretimidir” sözlerini kullanan Gazin, “Kadın dengbêjliği üretmiş var etmiştir. Ünlü Kürt dengbêji Zahiro Ermeni bir kadından dengbêjliği almış, Şakiro ise Zahiro’nun  öğrencisi. Buradan dahi dengbêjliğin bir kadın ürünü olduğunu ispatlayabiliriz. Klamların her bir sözünde kadının çektiği acı, aşkı ve bastırılmışlığı anlatılır. Erkek yaşamın başından bu yana hep dışa dönüktür. Kimi zaman bir avcı, kimi zaman bir tüccar, kimi zaman bir çobandır. Ama kadın toplumu var eden ve sabit bir mekanda yaşamın her alanında üretimle uğraşadır” diyor.
 
‘Ben yaşamımı Kürt kadın hareketine borçluyum’ 
 
Kadının savaş ve çatışmalarda eşi, kardeşi, çocuğu için klam söyleyerek acılarını dile getirdiğini kaydeden Gazin, “Sınırda öldürülen eşi, kardeşi, çocuğu için ağıt yakmıştır. Belki annelerimizin, ninelerimizin duygularını dile getirmesi engellenmiştir. Ama ben onlara göre çok şanslıyım ve duygularımı klamlarla dile getirebildim. Defalarca söyledim yine söylüyorum. Ben duygularımı, klamlarımı bu kadar özgür söyleyebilmişsem bu Kürt kadın mücadelesinin sayesindedir. Ben yaşamım boyunca Kürt kadın hareketine borçluyum. Borçlu olarak da öleceğim” ifadelerini kullanıyor. 
 
‘Gaz lambası önünde klamlarımızı söylerdik’ 
 
“Kadın sesi haramdır” denildiği için  stranlarını içinden söylediğini ama ona rağmen söylemekten vazgeçmediğini ifade eden Gazin, “Evlendirildiğimde iş sırasında klam söylüyordum. Söylediğim klamı içimden söylüyordum sesim duyulmuyordu. El hareketlerimle içimden söylediğim parçayı anlatıyordum. Kayınpederim beni öyle görünce evdekilere ‘bizim gelin delirmiş’ diye anlatıyordu. Köyde üç kız olarak seslerimiz güzeldi bunun için köyde düğünlerde bizi klam söylememiz için çağırırlardı. Ben dengbêjliğimi ailemden aldım çünkü ailenin hepsinin sesi güzeldi. Köyde özellikle uzun kış gecelerinde herkesin büyük bir odası vardı. Her gece gaz lambası önünde bir evde toplanır klamlarımızı söylerdik. Hikayeler anlatılırdı” şeklinde konuşuyor. 
 
‘Dengbêjliğin taşıyıcısı kadındır’ 
 
Dengbêjliğin ifade tarzı olduğunu aktaran Gazin, “Dengbêjin en temel özelliği, saz ya da herhangi bir enstrümanla icra edilmiyor. Sadece yalın, çıplak sesle, ezgi ile söyleniyor. Yaşanan aşk, savaş, ölüm vesaire bildiğimiz duygulanmaları anlatan bir alandır. Genelde bilinen ilk dengbêjlik örneği Evdilê Zeynikê ve Gulê. Gulê, Evdilê Zeynikê’nin eşi oluyor ve aralarındaki atışmalardan doğuyor. İkisi de dengbêjdir. Dengbêjlik geleneği sonuçta sözlü bir aktarımdır, yaşanmışlıkların aktarımıdır. Genelde taşıyıcısı kadınlardır, yaratıcısı da kadınlardır. Fakat daha çok erkeklerden dinlemişizdir. Bunun temel sebebi toplumsal yapıdan kaynaklı, aslında Kürtlerde binlerce dengbêj kadın vardır ama toplumsal baskılar ve kısıtlamalardan dolayı kendilerini ifade edemiyorlar. Fakat dengbêj geleneğinin günümüze gelmesinde kilit noktadır kadınlar. Hem çok önemliler, hem de gizli kalmışlardır. Toplumsal baskılar onların gizli kalmasına neden olmuştur” diyor.
 
Serhat Kadın Dengbêj Evi’ni açtı
 
Toplumsal cinsiyet rollerini reddederek, “Maalesef erkekler bizlere malıymış gibi bakıyor her alanda üzerimizde tahakkümlerini kurmaya çalışıyorlardı” diyen Gazin, “Ben bunu kabul etmedim. Uzun yıllar kadın hareketinde yer aldım. Kurumlarda da erkeklerin bizlerin üzerindeki gerici uygulamaları devam etti. Bundan kaynaklı daha önce erkeklerle birlikte belediye bünyesinde faaliyet yürüten bir dengbêj evinde beraber söylüyorduk. Oradaki erkekler de biz kadınları bir dengbêj olarak görmez, onlarla birlikte klam söylediğimizi, bir farkımızın olmadığını kabullenemezlerdi. Daha çok dengbêj evini temizlemek, onlara hizmet etmek için yer aldığımızı ve bizlere yaklaşımlarda bu temelde gelişirdi. Ben bu yaklaşımı kabul etmediğim için dengbêj kadınlarla 2010 tarihinde Serhat Kadın Degbêj evini açtım. Orada çalışmalarımızı sürdürdük” diye anlatıyor. 
 
‘Annem klamlarla yaşadığı, klamlarla öldü’ 
 
Gazin’in yaşamın her alanını klamlarla geçirdiğini kaydeden kızı Gamze Kızıl, “Annem çok mücadeleci bir kadındı. Ben doğduğumda, onun sesiyle var oldum, var olmaya devam ediyorum. Onun sesiyle uyur, onun sesiyle uyanırdım. Ezgilere sevgisi çok büyüktü. Hep ‘ben öldüğümde türküyle ölmek istiyorum’ derdi, aynen öyle de oldu. Çünkü öldüğü gün program yapıyordu ve o sırada rahatsızlandı. Onun en büyük sevdası türküydü” dedi.  
 
‘Annemle geçirdiğim her anım çok değerliydi’ 
 
Gazin’in, isteklerinin birinin de aileden herkesin sanatla uğraşması olduğunu kaydeden Gamze, “Tüm torunları bir şekilde sanat yapıyor. Onun istediği gibi kimisi erbane, kimisi gitar, kimisi müzikle uğraşıyor. Ben annemin tüm programlarına birlikte giderdim. Son açtığı genç kadın dengbêj kursunda da eğitmenlik yaptım. Annemle gittiğim her yerden çok keyif alırdım. Çünkü gittiğimiz her an güzel geçiyordu. Çok mutluydu ve mutluluğu bize yansırdı” ifadelerini kullandı.