Ve unutmaz gözlerimiz o en güzel yadigarı: Deniz Fırat

  • 09:03 8 Ağustos 2020
  • Portre
Dîcle Demhat
 
“O hep bir akıştır, ellerimizden akıp anlamına ulaşan. Ve gözlerimiz hiç unutmaz gördüğü o en güzel yadigârı. Ellerimiz sıcaklığını hep hisseder…” Deniz Fırat
 
KOBANÊ - Gazeteci Deniz Fırat, DAİŞ’in Şengal ve Maxmur Kampı’na saldırılarını dünyaya ilk duyuran gazetecilerden biri oldu. Özgür basın geleneğinin ve hakikatin arayışçısı olan Deniz Fırat’ın aramızdan ayrılışının altıncı yıldönümünde ardılları kameralarının objektifiyle hakikatin bayrağını yükseltiyor.
 
Bir gazeteci olarak çetelerin ilk olarak yöneldiği kadınların sesini duyurmaya çalışan Deniz Fırat (Leyla Yıldıztan), 8 Ağustos 2014’te DAİŞ’in Maxmur’a yönelik saldırısını takip ederken vücuduna isabet eden şarapnel parçaları nedeniyle hayatını kaybetti. Özgür basın geleneğinin temsilcilerinden biri olan Deniz Fırat, yüzlerce genç kadının bu gelenekle tanışmasına vesile oldu. Federe Kürdistan ile Kuzey ve Doğu Suriye’de özgür basın alanında çalışan yüzlerce genç Gurbetelli Ersöz ve Deniz Fırat’ın hakikat yolunu kendine esas alarak karanlıkta kalan gerçekleri gün yüzüne çıkartmak için gece gündüz çalışıyor. Deniz Fırat’ın yolundan giden gazeteciler Mezopotamya toprakları üzerinde olan saldırıları ve katliamları dünyaya duyurmak için canı pahasına, kameralarını bir an olsun bırakmadan, anı anına gelişmeleri kaydederken yaşamlarını yitiriyor.
 
Hakikat yolcusu olan Deniz Fırat
 
Van'ın Çaldıran ilçesine bağlı Hangedik (Xecê Xatun) köyünde 1984 yılında dünyaya gelen Deniz 6 yaşındayken, devlet baskıları nedeniyle ailesi ile birlikte İran’ın köylerine göç etmek zorunda kalır. Bir dönem İran’da kalan aile, 1991 yılında Federe Kürdistan’ın Xakurke alanına göç eder. Bu dönemde Deniz ve kardeşleri yaşamın zorlu koşullarıyla yüzleşirken, 1992’de Türkiye, KDP ve YNK’nin PKK’ye dönük saldırılarına da tanıklık eder. Bu savaşta Deniz için başka anlamları olan PKK’li kadınlar yaşamını yitirir ve bu süreç Deniz’de derin bir iz bırakır. Deniz, yaşamını yitiren PKK’lilerin izinden yürüyeceğinin sözünü vererek, 1992’de kardeşi Sarya ile birlikte özgürlük mücadelesine katılır. 1992’den 2007 yılına kadar kadın özgürlük mücadelesinde yer alan Deniz ve kardeşi Sarya yaşamda ve kadın duruşunda birer örnek olur. 
 
Deniz kadının sesi olur
 
2007 yılında kadın haberciliğinin gelişmesiyle beraber Deniz de uzun bir dönem Tanrıça Zilan dergisinde çalışır, Denge Welat radyosunda “Rojeva Jin” programını sunar. Deniz, 2011 yılında Yekitîya Ragihandina Demokratîk (YRD) çatısı altında çalışmalarını sürdürür. Basının neredeyse her alanında kendini geliştiren Deniz, 2013 yılında Basın Konferansı’nda koordinasyon üyesi olarak görev alır. Konferansın ardından Maxmur Kampı’nda gazetecilik faaliyetlerini sürdüren Deniz, burada haftalık gazete Rojeva Welat, Stêrk TV, kadın haber ajansı JINHA, ROJNEWS ve ANF için haber takibi yapar. Aynı zamanda Şengal saldırılarını ve Şengal’de yaşayan Êzidî kadınların sesini dünyaya duyuran ilk gazetecilerden biri olan Deniz, DAİŞ çetelerinin Maxmur Kampı’na dönük saldırılarını anbean takip ederek halka ulaştırdı.
 
Çalışmalarına ve yaşama büyük bir aşkla yaklaşan Deniz, nerde olursa olsun gazetecilik gözünü her an açık tutar, bilinmeyenleri açığa çıkarır.
 
Yaşamın her parçası bir aşktı 
 
Yaşamın her bir parçası bir aşktır Deniz için. Yaşamın her anını kamerasına yansıtır. Şu kelimelerle fotoğraf karelerini dile getirir Deniz: “Günümüzde elden ele geçen fotoğraflar ile tarihin derinliklerine bir tur yaptım. Fotoğrafların dili ve çekilen dönem üzerine öyle şaşırtıcı şeylerdi ki karşılaştığım. Bir an için, ‘İyi ki varmış şu kareler’ dedim. Tarihe gerçekten de bir iz bırakıyor hepsi.
 
Fotoğraf, yarına dünü anlatan bugündür. Peki bu makine, nasıl oldu da yaşamımızda bu denli yer buldu? Yediden yetmişe, herkesin eli dokundu ona? İnsanın göz yapısı baz alınarak icat edilen fotoğraf makineleri, gerçekten de kısa bir sürede gözümüz haline geldi. Gözümüz, beynimize kazıdığı hareketli görüntüleri hafıza arşivinde saklarken, fotoğraf makinesi, objektiflerin vizöre ulaştırdığı ışık oyunlarını, film karelerinde dondurur. Bunlar kimi zaman geniş çerçevelerin göbeğinde sergilenirken, çoğunlukla da fotoğraf albümlerinin sayfalarında düne ışık tutar.
 
Birçok meslek alanı içinse, bir ‘kanıt’ aracı haline gelir. Başlarda gazeteler için, yazıyı destekleyici öğe konumundayken, en son geldiği aşamada yazı karelerin yardımcısı olmaya başlar. Fotoğrafçılık birçok insan için vazgeçilmez bir hobi iken, birçok insanın da geçim kaynağı oluyor. Bu işi kendine zevk edinmiş, özel olarak uğraşan, dergileri, sergileri kaçırmayan insanlar, çektiği her kareden sonra fotoğrafçılığa bir kat daha bağlanıyor. Özel ilgi alanı fotoğraf oluşturmaya başladıkça, bu alanın bir sanat dalına dönüşmesi ise kaçınılmaz hale geliyor.”
 
‘Deniz’in kız kardeşleri takipçileri oldu’
 
Deniz, 2014 Ağustos ayında DAİŞ çetelerinin Maxmur Kampı’na saldırılarını takip eder. Savaş bölgesindeki gelişmeleri, ajanslara ve kanallara naklen bildiren Deniz, 8 Ağustos’ta ağır yaralanarak Hewler Hastanesi’ne götürülür. Deniz ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirir… 
 
Deniz son yolculuğuna ailesinin, arkadaşları, meslektaşları ve yoldaşları tarafından uğurlanır. Deniz için önce Kandil’de, ardından Federe Kürdistan’da ve en son Van’da düzenlenen törenin ardından, Çaldıran ilçesine bağlı Xecê Xatun köyünde defnedilir. Deniz’in takipçileri olarak kız kardeşleri Binevş Sarya ve Beritan Medusa onun bıraktığı yerden gazetecilik faaliyetlerini devam ettirir.
 
Agiri, Arin, Nujiyan ve Dilişan Deniz’in takipçileri oldu
 
Deniz’in ardından, Türkiye ve DAİŞ saldırılarında savaş alanında gazetecilik yapan birçok gazeteci yaşamını yitirir. Kobanê’de 13 Nisan 2015’te Agiri Yılmaz (Meryem Mihemed), Hesekê bölgesine bağlı Holê şehrinde 31 Ocak 2016’da Arin Cudi (Ahin İbrahim), Şengal’in Xanesor bölgesinde 23 Mart 2017’de JINHA muhabiri Nujiyan Erhan (Tuğba Akyılmaz), Derezor’da 12 Ekim 2017 tarihinde Hawar Haber Ajansı (ANHA) muhabiri Dilişan İbiş, iki muhabir arkadaşıyla beraber yaşamını yitirir. 
 
‘Eylül, Şilan, Ruhenda ve Dilovan’
 
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırılarında ise Şehba’da 20 Kasım 2016’da Eylül Nuhilat (Ronahi Omer), Dêrik bölgesine bağlı Qereçox’ta 25 Nisan 2017’de Şilan Botan (Rim Xişman), Efrîn’de 10 Mart 2018’de Ruhenda Xemgin (Şen Kedro), Girê Spî’de 13 Ekim 2019’da ayında Dilovan Gever (Dilan Ölmez) yaşamını yitirir.
 
Gurbetelli Ersözlerin, Şilan Arasların, Deniz Fıratların mirasıyla büyüyen özgür basın geleneği, birçok gazeteci kadının mücadele alanı olur…