Mücadelenin en önünde bir kadın: Nure Tekin

  • 09:02 4 Haziran 2020
  • Portre
MARDİN - Yaşamı mücadele ile geçen Barış Annesi Nure Tekin’i anlatan kızı, “Annem hem hastalığa hem de baskılara uzun yıllar direndi. Hayatında en çok zılgıt çekmeyi ve direnmeyi severdi. Her zaman en önde yürürdü” dedi. 
 
Barış Annesi Nure Tekin (64) Mardin'in Nusaybin ilçesinde 1 Haziran günü yaşamını yitirmişti. Uzun yıllar Nusaybin Barış Anneleri Meclisi’nde yer alan Nure'nin 90'lı yıllardan bu yana gözaltı ve baskılarla geçen bir yaşamı oldu. Nusaybin'de doğup büyüyen Nure'nin 7 tane çocuğu var. İlçeye bağlı Yeşilkent Mahallesi’nde yaşayan Nure, 90'lı yıllardan sonra uzun süre kadın mücadelesinde yer aldı. 
 
Kobanê ve Bagok’da canlı kalkan oldu
 
Barış Anneleri Meclisi’nde anneler ile birlikte de uzun yıllar mücadele eden Nure'nin bu süre zarfında evine çok kez baskın yapıldı. Birçok kez tutuklanan oğlu nedeniyle ömrünün yarısı cezaevi kapısında geçen Nure, 2014 yılında Barış Anneleri ile birlikte Kobanê'ye giderek burada canlı kalkan eylemlerine katıldı. Burada aylarca kalan Nure, bir yıl aradan sonra ilçede mezarlığın yıkıldığı Bagok Dağı’nda annelerin yapmış olduğu canlı kalkan eylemine katıldı. Burada da günlerce kalan Nure, 2015-2016 yılları arasında ilçede çıkan çatışmalar ile birlikte ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında eşi ile beraber 50 gün yasakta evinde kaldı. Bu esnada sağlık sorunları baş göstermesi nedeniyle ilçeden çıkmak zorunda kalan Nure'ye gittiği hastanede pankreas kanseri teşhisi kondu. 
 
Doktorların “üç ay yaşayabilir” dediği Nure, hastalığa 5 yıl gibi bir süre direndi. Hastalığının ilerlemesinin ardından Nure, 1 Haziran günü kaldırıldığı Kızıltepe Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. 
 
‘Mücadele için bir şey yapmak onu mutlu ediyordu’ 
 
"Annem en çok direnmeyi severdi" diyen Xemgin Tekin, kelimelere sığdıramasa da annesini anlatmaya çalıştı. Çocukluğundan bu yana annesinin bir gün bile evde kalmadığını, her gün alanlarda kadınlar ile birlikte olduğunu dile getiren Xemgin, "Annem hayatının her alanında direnen ve direnmeyi seven bir kadındı. Türkçe konuşmayı bilmezdi zaten. Sadece Kürtçe konuşur ve kendi dilinin peşinden giderdi. Zulme karşı her zaman mücadele etti ve buna karşı oldu. Ben daha küçük yaşlarımdayken annem her daim açıklamalara yürüyüşlere gidiyordu. Beni çok fazla yanında götürmezdi. Ama her geldiğinde bir şeyler yapmış olmanın mutluluğunu yüzünde görebiliyordum. 90'lı yıllarda burada yaşananlara direndi, gençlik çalışmalarında bulunan kardeşim defalarca gözaltına alındı darp edildi. Annem bunlara karşı yıllarca cezaevi kapısında bekledi. Kobanê'de savaşta canlı kalkan eylemlerinde yer aldı yine Bagok Dağı’nda Barış Anneleri ile birlikte günlerce nöbet tuttu. Oralara gidip geldiğinde yaşadıklarını bize anlatıyordu. Anneler ve kadınlar adına bir şey yapmak onu mutlu ediyordu" dedi. 
 
‘Direnmeyi seviyordu’
 
Annesinin eylemlerde en çok zılgıt çekmeyi sevdiğini söyleyen Xemgin, Nure’nin 5 yıl boyunca hastalığa direndiği gibi 90'lı yıllardan bu yana da var olan baskılara direndiğini dile getirdi. Xemgin, "Bir açıklama olduğunda insanlar ona ‘bir tek sen zılgıt çek sesin herkese gidiyor’ diyorlardı. Sesi çok gürdü annemin en çok zılgıt çekmesini severdi. Çok ağır zamanlar da gördü ama hiçbir zaman yılmadı. Direnmeyi çok seviyordu. Ben onun yanında büyüdüm hastalığı ortaya çıkana kadar bir gün bile evde kalmıyordu. Eylemlerden sonra eve geldiğinde çok mutlu oluyordu. Ben annemin yürüyüş ve eylemlerinin hikayeleriyle büyüdüm” diye konuştu. 
 
‘Her zaman en önde yürüdü’ 
 
Annesi eylemlerdeyken hastalığı nedeniyle endişe de duyduklarını söyleyen Xemgin, “Biz onun için korkuyorduk ama kendisi hiçbir şeyden korkmuyordu. Her zaman en önde yürürdü. Hiç bir şeyden korkmazdı. Nasıl bir amaç uğruna bunları yaptığını biliyordu. Davasını da davasını seven insanları da çok seviyordu. Hasta olduktan sonra hastalığa da yıllarca direndi. Onu anlatacak kelime bile bulamıyorum. O yaşamını yitirdi belki ama onun fikirleri ve düşünceleri hep yaşayacak. Hep bizimle olacak” sözleri ile annesini anlattı.