Sözü yazıya mücadeleyi eyleme geçirmenin adıdır Rewşen Bedirxan

  • 09:07 1 Haziran 2020
  • Portre

Aysel Işık

HABER MERKEZİ - Geçmişten bugüne her kuşağın belleğinde yer edinmiş ve edinecek olan gazeteci, yazar ve bir aydındır Rewşen Bedirxan… O aynı zamanda cins mücadelesini yaşamıyla harmanlayan bir Kürt kadınıdır.
 
Tarihte yaşamış nice aydın Kürt kadın vardır, kendisinden sonrakilerin hafızalarında yer edinen, yaşamına sinen… Geçmişten geleceğe taşınan miraslar, bazen bir söz bazen bir ezgi, bazen de bir direniş hikayesi ile karşımıza çıkar… İşte bu mirası devreden kadınlardan biri de Rewşen Bedirxan’dır…
 
Sürgünle başlar…
 
“Adımız ister Türk, ister Arap, ister Fars, ister Kürt olsun; tenimiz ister beyaz, ister sarı, ister esmer olsun, kadın olarak erkeğin sömürgesi, mülkiyeti, kaba ve psikolojik şiddetin bir hedefi, mağduru idik.” Bu sözler Rewşen’in yaşamının bir özeti niteliğindedir. Rewşen, 19’uncu yüzyılın ikinci yarısında ailesinin sürgün edildiği Kayseri’de 11 Temmuz 1909’da dünyaya gelir.  Bu nedenle Rewşen’in hikayesi aslında bir sürgün hikayesidir.
 
Sürgünde doğup büyüyen Rewşen, 1913 yılında Bedirxanilerin bu kez Ortadoğu ve Afrika’ya sürgüne gönderildiği dönemde Şam yakınlarındaki Salihiye dolaylarına yerleşir ailesiyle. Ailesinin de çabasıyla kendi dili ve kültüründen uzak bırakılmayan Rewşen, sürgündeki ilk acısını babasını kaybederek yaşar. Bunu yaşadığında 6 yaşındadır.
 
Hayali gazeteci olmak
 
Rewşen, okula Şam’da başlar. Annesi öğretmen olmasını istese de Rewşen, hayali olan gazeteciliği seçer. Daha sonraları, her iki mesleği birlikte yapabileceğini düşünerek, Arap öğretmenlik okulunu bitirir. 1925’te Arapça öğretmeni olarak çalışır, bir dönem de okulda müdürlük yapar. Arapçası Kürtçesinden daha iyi olduğundan, edebi ve kültürel çalışmalarını Arapça yapar. Ayrıca, dillerden Arapçaya çeviriler de yapar Rewşen. 
 
1929 yılında Ömer Madan isimli bir Arap ile evlenen Rewşen, bu evliliğinden sonra Celadet Bedirxan ile evlenir. Rewşen’in eserlerinde, eşi Celadet Bedirxan’ın etkisi olur.
 
Öğretmenlik yapar
 
Rewşen Bedirxan, iki yıl Türkçe, üç yıl da Fransızca ve İngilizce ders alıp bu dilleri öğrenir. 1924-1927 yılları arasında Ürdün’ün doğusunda bulunan Kerek kentinde bir okulda yöneticilik yapar, ayrıca dil öğretmeni olarak görev alır. 1928’de Şam’a döner ve bir yıl sonra da burada kurulan okulda öğretmenlik yapmaya başlar, bu görevini 1935 yılına kadar sürdürür. Ardından da, 1964’e kadar okulda müdürlük yapar. Daha sonra tekrar eski görevine döndürülerek müdürlüğüne el konulan Rewşen, bunun üzerine emekli olur. Artık kendini tamamen evindeki çalışmalarına verir.
 
Hawar dergisine yazan ilk Kürt kadın
 
Rewşen eşi Celadet Bedirxan ile ilk Kürtçe dergilerden Hawar’a yazılar yazar. Bir dönem derginin editörlüğünü yapan Rewşen, aynı zamanda Latin alfabesiyle Hawar dergisine yazan ilk Kürt kadındır.
 
Kadının ikinci konumu onu düşündürür
 
Rewşen,1934 yılında Kadın Birliği Derneği çalışmalarına katılır, ancak 1945’te Kahire’de yapılan kadın kongresinde çalışmalardan ayrılır. 1951’de Türkçeden iki öykü çevirir. İlki “Bir Kadının Anıları” başlığı ile basılır. İkincisi de “Aşk ile Çilem” adıyla yayınlanır. 1947’de birkaç ay radyoda çocuk bölümünde çalışır. Çalıştığı yerlerde kadının arka planda olması onu düşündürür. Müdür olmaya karar vermesi de cins mücadelesini eğitime yansıtmak amacıyla olur.
 
Öncülük misyonu
 
Kadının toplumdaki konumunun değişmesi için ciddi çalışmalarda yer alır. Rewşen cins bilincinin ve feodal düzenin kadın üzerindeki baskı ve şiddetini şu şekilde dile getiriyor: “Dünyadaki tüm kadınların kurduğu ortak birliğe üye olarak, çalışmalarımı resmi bir düzeye taşımak istedim. 1934 yılında Kadınlar Birliği’ne üye oldum. Suriyeli kadınlar arasında öyle bir öncülük misyonu yüklenmişti ki bana, 1944 yılında Suriye kadınları adına Mısır’a, Dünya Kadınlar Kongresi’ne katıldım. Ama bir yanım hep ‘Kürdistanlı bir kadın olarak, ne zaman temsil hakkını buluruz, rengarenk kadınlar arasında? Kendi rengimizle ne zaman sorunlarımızı dile getiririz?’ diye sorgulamalarla yanıyordu için için… Bir yanımız gülerken, diğer yanımız ağlıyor, bir yanımız hep yarım kalıyordu. Sürgün parçalıyor, ikiye bölüyordu öpüşlerimizi…”
 
‘Jin û Bextiyariya’ makalesi
 
Rewşen Bedirxan, cins sorunu hakkında çok önemli makaleler de yazar. Amacı kadınlara ulaşabilmek, bilinçli ve aydınlık geleceğe yürüyecek cehaletle savaşan kadınlar görebilmekti. Bu amaçla kaleme aldığı makalesi “Jin û Bextiyariya”da şunları dile getirir: “Bugün birçok kadın, evin rahatlık ve güzelliğinin para ve zenginlik olduğuna inanıyor. Ancak öyle değildir. Huzur ve mutluluk sadece zenginlikte yatmaz. Fakirlerin öyle elbiseleri var ki, huzur ve bahtiyarlık onların içinde, zenginlerin köşklerinin içinden daha çok karar kılıyor ve rahat yer ediniyor. Güzellik ve bahtiyarlık para ve köşkler değil. Güzellik şudur: Güzel söz, alışveriş ve kendi milleti ve vatanına harcadığı emek, iş ve çalışmadır. Parayla olan yaşamın güzelliği biter. Ancak yurtseverlik ve bilgi ile olan yaşamın güzelliği bitmez.”
 
1951 yılında Celadet Bedirxan’ı kaybeden Rewşen, kiraladığı bir evi Kürt şair Qedrîcan’ın eşinin kız kardeşi Sebahat ile paylaşır. Sebahat Xanım, Rewşen Bedirxan’a birçok konuda yardımcı olur.
 
Yıldızlar bile düşecekti…
 
Rewşen,1956 yılında Dr. Nuri Dêrsimî, Hasan Hişyar, Haydar Haydar ve Osman Efendi ile Halep’te Kürt Bilim Ve Yardımlaşma Derneği’ni kurar. Daha sonra Mustafa Barzani’nin daveti üzerine Federe Kürdistan Bölgesi’ne gider. Mezopotamya topraklarına gitmenin özlemini ve sevincini Rewşen şu sözlerle ifade eder: “Mustafa Barzani’nin daveti ve isteği üzerine Güney Kürdistan’a gitmeye karar verdim. Çünkü Cizîrê’ye ulaşamazsam da, Mezopotamya topraklarında yaşamak, ciğerlerime bambaşka bir hava dolduracaktı. Eğer Kürdistan’da bir kez olsun nefes almasaydım, yıldızlar bir bir düşecekti ve zifiriye dönüşecekti yaşam. Sürgün hedefine ulaşacaktı.”
 
Delege olarak gider
 
Bu süreçte, 1957 yılında Yunanistan’da gerçekleştirilen Kolonyalizm Karşıtı Kongre için Kürtlerden altı delege istenir. Bu altı delegenin içinde Rewşen de yerini alır.
 
Yaşamı boyunca toplumsal mücadele ve cins mücadelesi veren Rewşen, 1 Haziran 1992’de Suriye’nin Banyas kentinde yaşamını yitirir.