Helin Bölek şarkıları ve direnişiyle iz bıraktı

  • 09:07 10 Nisan 2020
  • Portre
Safiye Alağaş
 
İSTANBUL - Şarkılarını özgürce söyleyebilmek için bedeniyle büyük bir direniş başlatan Grup Yorum üyesi Helin Bölek, sesiyle, iradesiyle insanların yüreğine sızdı. Ölüm orucunun 288’inci gününde yaşamını yitiren Helin’i anlatan Seher Adıgüzel, “Helin bir Kürt kızı. Annesinden ninnileri dinledi. Sonra kendisi türkü oldu” dedi.
 
Grup Yorum üyesi ve solisti Helin Bölek, tutuklanan müzisyen arkadaşlarının serbest bırakılması, Grup Yorum’a dönük baskılar ve konser yasaklarının kaldırılması talebiyle açlık grevi eylemi başlattı. Grup Yorum için konser yasağı uzadıkça bir kadının yasaklara karşı ve sanatı için direnişi daha da büyüdü. 3 Nisan’da ölüm orucunun 288’inci gününde yaşamını yitiren Helin, şarkılarıyla ve direnişiyle iz bıraktı.
 
Helin 1992 yılında Diyarbakır’da dünyaya geliyor. Kürtçe olan adının anlamı ‘kuş yuvası’. Helin’in çocukluğu Diyarbakır’da geçerken, daha sonra ailesi İstanbul’a göç ediyor. Henüz lise yıllarında iken sanatla ilgileniyor. İdil Kültür Merkezi’nde sanat çalışmalarında yer alan Helin, uzun yıllar Grup Yorum’un solisti olarak şarkılar söylüyor.
 
Liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavlarına giriyor ve Çanakkale Üniversitesi Maliye Bölümünü kazanıyor. Üniversite yıllarını Çanakkale’de geçiriyor. Üniversite okurken İdil Kültür Merkezi korosunda yer alarak sanatla ilgilenmeye devam eden Helin, 2013 yılında İstanbul’a döndükten sonra İdil Kültür Merkezi’nde Grup Yorum üyesi olarak müzik çalışmalarına devam ediyor.
 
Cezaevinde açlık grevine başladılar
 
Helin, 2016 Kasım ayında İdil Kültür Merkezi'ne düzenlenen bir polis operasyonu sırasında grubun 7 üyesiyle birlikte "polise mukavemet, hakaret ve terör örgütü üyesi olma" suçlamalarıyla önce gözaltına alındı ve ardından tutuklandı. Helin'in yanı sıra Bahar Kurt, Barış Yüksel, İbrahim Gökçek ve Ali Aracı da cezaevinden yaptıkları bir açıklama ile yaşadıkları baskılar, uygulanan konser yasakları, kültür merkezine yapılan baskınların son bulması için 17 Mayıs 2019 tarihinde “süresiz ve dönüşümsüz” açlık grevine başladıklarını duyurdu. Tutsaklar, açlık grevi eylemini daha sonra ölüm orucuna dönüştürdü. 20 Kasım 2019 tarihinde Çağlayan 35’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Helin’in de aralarında bulunduğu Grup Yorum üyelerinin ilk duruşması görüldü. Duruşmada Helin ile birlikte 5 kişi tahliye oldu.
 
Helin ve İbrahim tahliyenin ardından ölüm orucu eylemini sürdürmeye devam etti. 11 Mart 2020 günü ölüm orucunun 268’ci günündeki İbrahim ile 265’ci günündeki Helin, İstanbul'da Sarıyer’deki Küçük Armutlu'da bulundukları “Direniş Evi”nde sabaha karşı düzenlenen polis baskınında çıkarılarak Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Zorla müdahale edilmek istendi. Ancak Helin’in de İbrahim’in de tedaviyi kabul etmemesi üzerine iki gün sonra Direniş Evi’ne geri getirildi.
 
Helin, Küçük Armutlu’da bulunan direniş evinde ölüm orucunun 288’inci gününde 3 Nisan tarihinde yaşamını yitirdi.
 
Cenaze töreni engellendi
 
Cenazesi Okmeydanı'ndaki cemevine getirilmek üzere cenaze aracıyla yola çıkarıldı. Ancak buna izin vermeyen polis tazyikli su ve gazla müdahale etti. Cenaze aracının önü Nurtepe Kavşağı'nda polisler tarafından kesilerek aracın şoförü gözaltına alındı. Helin’in cenazesi polis zoru ile Feriköy Mezarlığı'na götürülerek, sadece avukatlar ile Helin ile birlikte ölüm orucuna giren İbrahim Gökçek'in ailesinin mezarlığa girmesine izin verildi. Helin, cenaze töreni düzenlenmeden defnedildi.
 
‘Haklı olanın karşısında hiçbir güç duramaz’
 
Helin ölüm orucu sırasında verdiği bir röportajda “Haklı olanın karşısında hiçbir güç bu zamana kadar duramamıştır, bundan sonra da duramaz. Mutlaka bedeller olacak ama bu bedelin ne kadar ödeneceği aslında sürecin sürdürücüleri tarafından belirlenecektir. O yüzden herkesi sesimize daha çok ses olmaya davet ediyorum” demişti.
 
İlk kez 2014’te sahneye çıkıyor
 
Grup Yorum üyesi Seher Adıgüzel, 2014 yılında Grup Yorum’un gerçekleştirdiği Bağımsız Türkiye Konseri’nde Helin’in de ilk kez sahneye çıktığını söyledi. Klasik düzenin içerisinde olan bir müzik grubu olmadıklarını belirten Seher, Helin’in sinir ucu iltihabı olmasına rağmen direnmekten vaz geçmediğini aktardı.
 
Annesinin kızını ninnilerle büyüttüğünü söyleyen Seher, “Helin bir Kürt kızı. Annesinden ninnileri dinledi. Daha sonra kendisi türkü oldu. Grup Yorum’un 35 yıllık bir tarihi var. Ayçe İdil Erkmen 1996 yılında ölüm orucu direnişinde yaşamını yitirdi. Helin ilk açıklama yaptığında onlardan güç aldığını söylemişti. Biz sanatçıyız ama her şeyden önce biz devrimciyiz. Biz bugün düzen sanatçıları gibi yozlaşmayı döven sanatçılar değiliz. Helin de bu çizgide müzik yaptı. Her zaman gerçekleri haykırdı. Konserlerimiz yasaklandı. Başımıza ödüller konuldu. Helin de artık ‘Bundan daha ötesi yok’ diyerek ölüm orucuna başladı. Helin bedenini ölüme yatırarak aslıda cevabını verdi. Biz en doğal hakkımızı istiyoruz. Bir müzik grubunun konser vermesi en doğal hakkı. Ama biz bunun için ölebiliyoruz. Ne yazık ki bugünün Türkiye’sinde bunun için ölünüyor. Çünkü bugünün Türkiye’sinde fikirlerimizi, şarkılarımızı söylememize izin verilmiyor” dedi.
 
‘Sevgisinden güç aldı’
 
Aslında Helin’i anlatmaya kelimelerin yetmediğini söyleyen Seher, şöyle konuştu: “En güzel yönlerinden biri sevgisiydi. O sevgisinden güç aldı. Cenaze gününde selam verdiği insanlar Helin’i sahiplenmeye gelmişti. Helin halkın içinde yaşayan bir kadındı. Bir sürü zorluktan gelen biriydi. Daha sonra o mütevaziliğini hiç kaybetmedi. Bu duygularla ölüm orucuna başladı. Biz elbette ölmeyi sevmiyoruz. Ölü sevici değiliz ama bize direnmekten başka şans bırakılmıyor.  Hem Berkin Elvan’ın mezarına yakın olmak için hem de İdil Kültür Merkezi’ne yakın olmak için Feriköy mezarlığında defnedilmek istenmişti. Biz ondan çok şey öğrendik. İradesi açık gittik. Her dakikasıyla bizlere bir şeyler öğretmeye çalıştı.”
 
‘Milyonlarla birlikte şarkı söylemeyi hayal ederdi’
 
Helin’in tanıştığı herkese büyük bir emek verdiğini dile getiren Seher, “Halka müthiş bir inancı vardı. Sevgi ile bakardı. Fedakardı, hep önce o atılırdı öne. Açlık grevinde iken kendisi bizimle birlikte direniş evini hazırladı. Ben direnişçiyim oturayım demedi. Çok güçlü bir kişiliği vardı. Müthiş bir kahkahası vardı. Güldüğünde bir uçtan diğer uca duyarsınız. Hapishane hücrelerinde Helin’in gülüşünü duyabiliyordunuz. Hep güven verirdi. En büyük hayali milyonlarla olmak, o milyonlarla umutla şarkılarını söylemekti. O hayali olmasaydı ölüme yatmazdı. Yoksa ölüme yatmak o kadar kolay değil” diye ifade etti.
 
Helin’in günlerini anlatan Seher, şunları belirtti: “Biz onu hava alsın diye arada dışarı çıkarıyorduk. Bir gün çıkardık kapıda bir genç vardı. O gence ‘ismin ne senin’ dedi. Arkadaş da ismini söyledi. Sonra bir şey söylemedi eve gittik. Birkaç gün sonra yine dışarı çıkardık. Yine o arkadaşı gördük. Arkadaşa doğru gittik ona ismiyle hitap etti. ‘Nasılsın neler yapıyorsun’ dedi ve sohbet ettiler. O arkadaş çok şaşırmıştı. ‘Bu haliyle nasıl benim ismimi aklında tutmuş. Nasıl böyle ilgileniyor benimle’ dedi. Ondan sonra kötüleşti bir daha dışarı çıkaramadık. Son günlerinde de neşeliydi. O haliyle bile dışarıda bir insanın halini hatırını sormayı unutmazdı. Her zaman önce başkalarını düşünürdü. Ondan güç alırdık.”