Elif Kısa ‘engellerle’ dolu bir yaşama meydan okudu

  • 09:01 17 Ocak 2020
  • Portre
HABER MERKEZİ - 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde iki engelli çocuğundan koparılarak tutuklanan 64 yaşındaki Elif Kısa, “engellerle” ve zorluklarla dolu yaşamına rağmen yaşama dair umutlarını yitirmedi. Kızı Hatice’nin “Annem çok güçlü bir kadın ve bir o kadarda acı dolu hayatı olan bir anne” dediği Elif, cezaevinde en fazla çocukları için üzülüyor…
 
Maraş’ın Elbistan ilçesinde Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla 3 Aralık 2019 günü gözaltına alınan Elif Kısa ve eşi Ali Kısa aynı günün akşamında “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” iddiasıyla tutuklandı. Biri ağır olmak üzere iki engelli çocuğu olan Elif ve Ali’nin tutukluluğuna yapılan itiraz neticesinde 6 Aralık 2019 tarihinde Ali Kısa serbest bırakılırken, Elif Kısa hala tutuklu.
 
Serbest bırakıldıktan sonra çocukları İsmail ve Ahmet ile birlikte basın açıklaması yapan Ali Kısa, 17 Kasım 2019 tarihinde gerçekleştirilen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Elbistan İlçe Kongresi öncesi polisler tarafından “HDP’ye gidersen ve yönetime katılırsan seni yine alırız” denilerek tehdit edildiğini açıklamıştı. 64 yaşında olan ve birçok hastalığı bulunan Elif’in 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde tutuklanmasına ve engelli çocuklarının yalnız bırakılmasına tepki yağsa da hala tutuklu. Elif’in tutuklu olması en çok da zihinsel engeli bulunan İsmail ile konuşma ve işitme engeli bulunan Ahmet’i etkiliyor. 
 
Zorlu bir yaşamın ardından gelen tutsaklık…
 
Elif Maraş’ın Elbistan ilçesine bağlı Çiftlikkale köyünde 1956 yılında dünyaya gelir. Elif için zorlu yaşam mücadelesi babasının vefatından sonra başlıyor esasında. Elif’in babası iki büyük kızını okula gönderme imkanı bulamıyor, ancak Elif’i okula gönderme konusunda çok kararlıdır. Okula kaydını da yaptırıyor babası. Ancak babası hastalığı sonucu 35 yaşında hayatını kaybedince, annesinin imkanları da elvermediği için okuldan almak zorunda kalıyor Elif’i. Elif’in babası yaşamını yitirdikten sonra aile annesinin evlenmesi için baskı yapsa da annesi buna yanaşmıyor. Yaşam mücadelesinde öyle güçlü duruyor ki Elif’in annesi, köyde Elif’in ailesi babasının adıyla değil, annesinin adıyla anılıyor. Annesinin güçlü iradesi, asiliği Elif’i de derinden etkiliyor. Elif çocuk yaşta evleniyor. Evlenmeden önce iki engelli kardeşine bakan Elif, evlendikten sonra da doğan dört çocuğundan engelli iki çocuğu için mücadele ediyor. Yüzde 90 engelli olan büyük çocuğu İsmail’i 16 yaşındayken dünyaya getiriyor. İsmail’in engelli olduğunu öğrenmek, Elif için küçük yaşlarda yeni bir mücadeleye başlaması anlamına geliyordu. İsmail’den sonra Ahmet’in de engelli dünyaya gelmesi Elif’i ne kadar üzmüş olsa da onu mücadele etmekten alıkoymuyor. Eşi maddi sıkıntılar nedeniyle yurtdışına gidince Elif, yaşamın bütün zorluklarıyla tek başına baş etmek zorunda kalıyor. Yaşamındaki zorlukları kimseye hissettirmeden aşmaya çalışan Elif, daha sonraları bu anılarını çocuklarına anlatırken duygusallaşıyor…
 
Bir yanı hep köyünde kaldı…
 
Elif’in çocuklarının anadillerini bilmesi de Elif sayesinde oluyor. İlk Kürtçe TV kanalı açıldığında Elif köy koşullarında kanalı takip etmeye başlıyor.  Köyü terk etmemek için de çok çabalıyor Elif. 1990’lı yıllarda başlayan savaş sürecinde köydeki bütün evler bir bir giderken Elif’in ailesi kaldı. İki ya da üç yıl köyde yalnız yaşadıkları süreçte korucu ve asker baskısı Elif ve ailesine topraklarını terk ettiremedi. Ve sonunda yapılan baraj nedeniyle Elif’in evi ve çok sevdiği bahçesi sular altında kaldı. Elif o zamandan sonra da her gün eski evinin yakınlarına gider, bahçesine hayıflanarak bakar… Elif, küçük olan iki çocuğu da büyüyünce onları okula gönderebilmek için Elbistan’a taşınır. Ama Elif’in bir ayağı yine de köydedir. Elif Elbistan’a yerleştiğinde burada siyasi parti çalışmalarına dahil olur. O dönem bir siyasi partide yer almak demek, birçok şeyi de göze almak demek aynı zamanda. Dönemin gençleri tarafından “Elif Ana” olarak bilinen Elif, gençlere şunu söylüyor: “Gençler okuduğu için haksızlığın ne olduğunu biliyor ve karşı duruyor. Biz okumuyoruz, haksızlığı da bilmiyoruz. Bilmeyen karşı çıkamaz.”
 
Savaşın bir gün son bulacağına olan inancını hep diri tutarak siyasi parti çalışmalarına katılıyor Elif. Partiye uğrayan herkes bir şekilde Elif ile tanışır ve evine misafir olur. Elif için misafirperverlik kırmızı çizgisidir. Siyasi partinin kadın kollarının oluşturulmasında da büyük çaba harcıyor Elif. Sonunda başarıyor da. Elif, parti çalışmaları sırasında Rojava’dan gelen tutsaklarına aileleri ile de tanışıyor, görüş zamanında. Ancak Suriye’de savaş başlayınca ailelerin gelişi de zorlaşınca, ailelerin ricası üzerine Elbistanlı 6 kadın ile birlikte tutsakların vasisi olur. 8 yıldır vasisi olduğu tutsağın görüşüne giden Elif ve eşi Ali, çözüm süreci bitirildikten sonra tekrar baskıların hedefi olur. 
 
İki kardeşi ve iki çocuğu engelli olan Elif için yaşamın pek de kolay geçtiği söylenemez. Elif, bu kez de Türkiye’de kimsesi olmayan bir tutsağa yardım ettiği için “örgüte yardım etme” suçlamasıyla tutuklu.
 
Elif Kısa’nın dört çocuğundan biri olan ve İngiltere’de yaşayan Hatice Özdemir ile avukatı Özgür Çıkın ajansımıza konuştu. 
 
‘Annem bu yaşta bile mücadele ediyor’
 
“Annem çok güçlü bir kadın ve bir o kadarda acı dolu hayatı olan bir anne” sözleriyle annesi Elif’i anlatmaya başlayan kızı Hatice, annesinin zorlu yaşamında hep güçlü durmaya çalıştığını söylüyor ve ekliyor: “64 yaşında annem. Bu yaşına rağmen hala çok neşeli, sevecen, güleryüzlü, doğa ile iç içe yaşayan bir kadın. Yaşamdan umudunu hiç yitirmedi. Hiç kimseye bir kötülüğü yoktur. Herkesi kendisi gibi görür ve herkese kucak açar. Okuma yazması yok ama bu yaşta bile mücadele ediyor öğrenmek için. Annemle tutuklanmadan bir gün önce konuştum. Ahmet abim annem için alfabeyi deftere yazmıştı. Annem de kameradan hepsini bana okumaya çalıştı. Annemin o yüzündeki sevinci dünyaya bedeldi.”
 
Beş farklı ilaç kullanıyor
 
Annesinden uzakta olan Hatice, normal koşullarda annesi için zaten kaygılandığını, bu durumda daha fazla kaygı yaşadığını söylüyor. Şimdi hem annesi cezaevinde sağlık sorunları ile mücadele etmek zorunda hem de iki kardeşi annesiz yaşamlarını sürdürmek zorunda. Annesinin günde beş farklı ilaç kullandığını söyleyen Hatice, “Birçok hastalıkla mücadele ederken şimdi cezaevinde… Sık sık annemi arardım, sıcacık evin içinde bile ‘Kızım üşüyorum’ diyordu. Babam annemin görüşüne gittiğinde annem ısınmak için pet şişelere sıcak su doldurarak yatağına koyduğunu söylemiş. Cezaevi şartlarının annemi daha da kötüye götüreceğini düşünüyorum ve annemin bir an önce evine gelmesini istiyorum. Annem bunları hak edecek ne yaptı” diyor.
 
‘Bu bir suç ise neden bakan onay veriyor?’
 
Annesinin bir tutsağı ziyarete gittiğine değinen Hatice, “Annem bakanın verdiği onay ile her ay ziyarete gitmiş. Bu bir suç ise neden bakan onay veriyor?” diye soruyor.  Hatice, annesi olmadığı için abisi İsmail’in zorluk yaşadığını da şöyle dile getiriyor: “Abim annemle beraber yaptığı her şeyden zevk alıyordu. Şu an abim evin içinde oda oda gezip annemi arıyor. Abim bazı günlerde annemi bulamadığı için agresifleşiyormuş. Kader zaten ağzını dilini almış. Şimdi de annesini kopartıyorlar ondan. Bu hangi vicdana sığar?” 
 
‘Her defasında bir poşet ilaçla geliyordu’
 
Hatice, annesinin üç defa İngiltere’ye yanına geldiğini ifade ediyor ve şöyle devam ediyor: “Benim iki oğlum var. Onlar dünyaya geldiğinde ana yüreği işte, beni yalnız bırakmak istemedi ve yanıma geldi. Her geldiğinde 3 hafta anca kalıyordu. Her gelişinde bir tane koca bir poşet ilaçla geliyordu. ‘Kızım inşallah ben gidene kadar bunlar bitmez yoksa ben ne yaparım’ diyordu. Durum böyle… İlaçlarla ayakta kalan yaşlı anam şu an ne durumda düşünmek bile istemiyorum. Ahmet abim bana, ‘Resim gönder anneme göndereceğim’ dedi. Ben de üzgün durmamaya çalışarak çekip gönderdim ama babam görüşe gittiğinde annem, ‘Hatice’ye söyle niye öyle üzgün durmuş. Hiç mi benim sütümü emmedi? Söyle güçlü dursun’ demiş.”
 
‘Konuşma yapmak’ suç delili olarak dosyaya girdi
 
Elif’in yargılandığı davaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan avukat Özgür Çıkın, dosyaya ilişkin şunları paylaşıyor: “4 yıl önce de örgüt üyesi olmak suçlaması ile bir soruşturma yürütüldü. O soruşturma sonunda da Elif ve Ali Kısa tutuklamaya sevk edildi. Ali Bey tutuklanırken, Elif Hanım adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Tarih 4 Ocak 2016 idi. Ali Bey yaklaşık 8 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı ve çıkarıldığı mahkemece beraatına karar verildi. Suçlamalar yine benzer suçlamalardı: Bazı cenazelere, anmalara katılmak, Newroz’da konuşma yapmak (Konuşmanın içeriğinden bağımsız olarak sadece konuşma yapmak suçlama olarak yöneltildi), evde bulunan bazı kitaplar ve benzeri. Bu suçlamalar gerçekten çok komikti ve zaten beraatla sonuçlandı. Elif Hanım'a da benzer suçlamalar yöneltiliyordu. Hatta bir Newroz etkinliğinde giymiş olduğu yerel kıyafetler bile delil olarak gösteriliyordu.
 
‘Gizli tanık üzerinden oluşturulan bir senaryo’
 
Ali Bey beraat etti ama Elif Hanım hakkında soruşturma devam etti ve nihayet 4 yıl sonra, örgüt talimatı ile Elbistan Cezaevi’ndeki bir hükümlüye vasi olmak, bazı hükümlülere çamaşır, gömlek, pantolon gibi şeyler götürüp yardımda bulunmak, vasisi olduğu Abdullah Hasan isimli hükümlünün hesabına para yatırmak suçlamasıyla tutuklandı. Bu suçlamalar gizli tanık beyanları üzerinden oluşturulan bir senaryoya dayandırılıyor ve tek delili gizli tanık. Onun için biz senaryo olduğunu düşünüyoruz.
 
Hukuki değerlendirme yapmak gerekirse; bir insanın yasal haklarını kullanması hiçbir zaman bir suçun konusu olamaz. Hele hele bir kişinin yargılanıp beraat ettiği suçlamalar hakkında yeniden iddianame oluşturulamaz.”
 
Duruşma 1 Nisan’da görülecek
 
Avukat Özgür, Elif’in de tutuklanmasına şaşırdığını ifade ediyor, ancak onu üzen tek şeyin “ağır engeli bulunan oğlu İsmail’in annesiz kalması” olduğunu aktarıyor. Duruşmanın 1 Nisan günü görüleceğini ifade eden Özgür, “Yargılama sürecinden beklentim şudur ki, toplumda iktidarın siyasi yöneliminden dolayı düşman olarak kodladığı insanlara farklı bir hukukun uygulanmaması, ceza ve yargılama hukukunun evrensel ilkelerinden sapılmaması ve insan hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesi yönündedir” diyor.