Savaşın çocuklarını anlatan belge: Anne Frank’ın günlüğü

  • 09:01 11 Haziran 2019
  • Portre
Sibel Özalp
 
HABER MERKEZİ - İkinci Dünya Savaşı’nın ve Yahudi Soykırımı’nın simge isimlerinden Anne Frank, öldüğünde 16 yaşındaydı. Savaşın çocuklarının yaşadıklarını anlatan en etkili belge niteliğini taşıyan günlüğün sahibi Anne, 12 Haziran 1929 tarihinde doğdu. Anne’nin, 90’ıncı yaş günü ama Anne hep 16 yaşında.
 
Tam adı Anneliese Marie Frank olan Anne Frank, Holokost’ta yaşamını yitiren bir milyonu aşkın Yahudi çocuktan yalnızca biri. İkinci Dünya Savaşı sırasında Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanyasında Yahudilere karşı sistematik bir soykırım gerçekleştirildi. Köleleştirilen insanlar toplama kamplarına götürüldü ve kurtulamayan yaklaşık 6 milyon kişi hayatını kaybetti. Holokost’ta yaşamını kaybeden çocukların sembolü haline gelen Anne Frank, korkularını, umutlarını ve yaşadıklarını kaydettiği bir günlük tuttu. Anne’nin günlüğü, savaştan sonra pek çok dilde yayınlandı ve tüm dünyada binlerce ortaokul ve lisenin müfredatına alındı.
 
Nazi işgalinden sonra Amsterdam’a taşındı
 
Anne, Otto ve Edith Frank’ın kızları olarak 12 Haziran 1929 tarihinde Almanya’nın Frankfurt kentinde dünyaya geldi. 1933 yılında Almanya’da Nazilerin iktidara gelmesinin ardından Anne ve ailesi Amsterdam’a taşındı. Anne’nin ailesi, burada Nazi işgalinden sonra ismi Gies & Co olarak değiştirilen reçel üretimi yapan Opekta Şirketi’ni kurdu. Almanlar, 1940 yılında Amsterdam’ı işgal etti ve Hollanda’nın Naziler tarafından işgal edilmesinden sonra Almanya’da olduğu gibi Hollanda’daki Yahudilere de kısıtlamalar getirildi. Bu kısıtlamalar sonucunda Anne, ablası Margot ile birlikte sadece Yahudilerin eğitim aldığı bir okula başladı.
 
‘Savaşın çocuklarını anlatan en etkili belge’
 
Alman yetkilileri ve onların Hollandalı işbirlikçileri Temmuz 1942’de Yahudileri Hollanda’dan Alman işgali altındaki Polonya’da bulunan ölüm merkezlerine sürmeye başladı. Durum böyle olunca Hollanda’da artmış olan Nazi baskılarından dolayı Anne’nin ailesi kızlarından gizli olarak saklanma hazırlıklarına başladı. Tarih Anne’nin 13’üncü yaş gününü gösterdiğinde savaşın çocuklarının yaşadıklarını anlatan en etkili belge niteliğinde olan günlüğün temelleri atıldı. Anne’nin babası Otto Frank, kızına doğum günü hediyesi olarak daha önce mağazada gösterdiği kırmızı beyaz karelerden oluşan ajandayı aldı. Anne, normalde ajanda olmasına rağmen bu defteri günlük olarak kullanmaya karar verdi. İlk yazı yazmaya başladığı tarih 14 Haziran 1942’dir. Hiç arkadaşı olmadığını düşünen Anne, günlüğünü arkadaşı olarak benimsedi ve ona “Kitty” adını verdi.
 
‘Gizli Oda’ da saklanma başladı
 
Ablası Margot’a 5 Temmuz 1942’de Yahudi Göçmenlik Merkez Ofisi’nden Almanya’daki toplama kampına gitmesi ile alakalı bir bildiri geldi. Normalde 16 Temmuz 1942 tarihinde saklanmayı planlayan aile, saklanma hazırlıklarını hızlandırdı. Bildirinin gelmesiyle hemen ertesi gün baba Otto’nun çalışmış olduğu Prinsengracht caddesindeki ofisin arkasındaki evde, çalışma arkadaşları olan Victor Kugler, Johannes Kleiman, Miep Gies ve Bep Voskuijl’in yardımlarıyla 4 Ağustos 1944 tarihine kadar sürecek olan saklanmaları başladı.
 
Saklandıkları evi “Gizli Oda” olarak adlandıran Anne, ileriki zamanlarda diğer gelecek olan aileleri de günlüğüne not etti. Her zaman yazar ve gazeteci olmak isteyen Anne, sürgünde olan Hollanda Başbakanı’nın savaş sonrası günlüklerin ve yazıların toplanıp kanıt olarak sunulacağını söylediğini duyduktan sonra günlüğüne yazmış olduğu yazılara daha fazla önem vermeye başladı. Önceden yazmış olduğu yerlere göz atan Anne, gereksiz yerleri çıkarttı ve kendisini eleştirmeye başladı. Günlüğüne yazı yazmanın dışında Anne, saklandığı süre boyunca boş vakitlerini değerlendirip Fransızca öğrenmeye başladı.
 
Toplama kampına gönderildi
 
Ancak 4 Ağustos 1944 sabahı saat 10.30’da saklanmış oldukları “Gizli Oda” SS subayları (Schutzstaffel:Koruma Timi) tarafından basıldı ve saklananlar tutuklandı. “Gizli Oda”da bulunan kişiler, önce transit kamp olan Westerbork Toplama Kampı’na gönderildi. 3 Eylül 1944 tarihinde ise imha kampı olarak da bilinen Auschwitz’e transfer edildiler. Genç oldukları için çalışmak üzere seçildiklerinden Anne ve ablası Margot, 1944 Ekim ayı sonlarına doğru Kuzey Almanya’daki Bergen-Belsen toplama kampına gönderildi.
 
Tifüs nedeniyle hayatını kaybetti
 
Anne’nin gönderildiği Bergen-Belsen’de yarı terk edilmiş olması ve temizlik koşullarının yetersiz olması nedeniyle bitlenme ve 17 bin kişinin ölümüne neden olan tifüs salgını başladı. Anne ve Margot, 1945 Mart’ında İngiliz birliklerin kampı özgürlüğe kavuşturmasından sadece birkaç hafta önce hastalıktan öldü. Kız kardeşlerin annesi 1945’te Ocak ayının başlarında Auschwitz’de öldü.
 
Saklananlar arasında sadece Otto Frank hayatta kaldı
 
“Gizli Oda”da saklananlar arasında sadece Anne’nin babası Otto hayatta kaldı ve Ocak 1945’te Auschwitz’in Kızıl Ordu tarafından kurtarılmasının ardından Haziran 1945 tarihinde Amsterdam’a geri döndü. Kızlarına ulaşmaya çalışan baba Otto, Anne’nin ölüm haberini aldıktan sonra ailenin saklanmasına yardım eden Miep Gies, Anne’nin babasına vermek için sakladığı günlüğü  ulaştırdı. Günlüğü okuduktan sonra kızının bu yönlerini hiç bilmediğini belirten Otto, günlüğü yayınlamaya karar verdi ve günlüğün kopyasını profesör bir arkadaşına gönderdi.
 
‘Kağıt insanlardan daha sabırlıdır’
 
“Ellerimi başıma dayadığım ve tembellikten dışarı mı çıksam, evde mi kalsam bilemediğim, sonuçta aynı yerde pinekleyip kaldığım hafif melankolik günlerimden birinde canım sıkıldığında ‘Kağıt insanlardan daha sabırlıdır’ sözü içime işledi” diyen Anne’nin günlüğü, savaş sonrası “Anne Frank’in Hatıra Defteri” adıyla kitaplaştırıldı.
 
Saklandığı ev müzeye çevrildi
 
1947 yılında yayınlanan ve ilk başta 150 bin adet olarak basılan Anne’nin günlüğü günümüzde 60’tan fazla dile çevrildi. Anne Frank’in saklanmış olduğu ev, 1960 yılında müzeye çevrildi ve günümüzde müze olarak hizmet vermektedir. Bir süre sonra Frances Goodrich ve Albert Hackett bu kitabı tiyatroya uyarladı ve ilk kez Broadway Sahneleri’nde oynandı. Daha sonra Münih Kommerspiele Tiyatrosu’nda tek dekorlu bir tiyatro olarak Alman tiyatrocu Christia Keller tarafından canlandırıldı.
 
Günlük, Anne Frank’in iç dünyasının yansıması
 
Günlüğünde yer alan “Böylesi zamanlarda yaşamak zordur: içimizdeki idealler, hayaller ve umutlar yaşamın acımasız gerçekleri yüzünden paramparça olur… Hayatımı kaos, acı çekme ve ölüm üzerine kurmam mümkün değil. Dünyanın yavaş yavaş vahşete büründüğünü görüyorum; bir gün bizi de yok edecek olan fırtınanın sesini duyuyorum; milyonlarca insanın acı çekişini hissediyorum” cümlelerini Anne’nin iç dünyasının çok güzel bir yansıması olarak düşünmek mümkün.