Yaşam ve mücadelesi ile sembol olan kadın: Leyla Güven

  • 09:06 23 Ocak 2019
  • Portre

Beritan Elyakut

DİYARBAKIR - Yaşamının büyük bir bölümü direniş ve mücadeleyle geçen Leyla Güven, 2016 yılında olduğu gibi bugünde tecridin kaldırılması talebiyle süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde. Eyleminin 77’nci gününde olan Leyla, özgürlüğe adadığı yaşamıyla kadınlar için bir sembol oldu.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle 8 Kasım 2018’de açlık grevine başlayan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven, fitilini ateşlediği eylemin 77’inci gününde. Leyla’nın mücadele tarihi ve direnişi hakkında az çok bilgi sahibi olunsa da “Leyla kimdir?” (Leyla kîye?) sorusunun cevabını bir kez daha paylaşıyoruz.
 
Küçük yaşlarda evlendirilen ve eşinden ayrılarak iki çocuğunu büyüten Leyla Güven, 29 yılını kadın mücadelesinde geçirdi. "Mücadeleye başladığımda kendimi bile tanımıyordum" diyen Leyla, özgürlüğe adadığı yaşamıyla kadınlar için bir sembol oldu. İki kez belediye başkanı olan Leyla, “KCK” operasyonlarında tutuklanarak 5 yıl tutsak edildi. Viranşehir halkı cezaevinden çıkışıyla büyük bir mutluluk yaşarken, Leyla 7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP’den milletvekili adayı oldu. Ancak 7 Haziran seçimleri sonrası devreye konulan konsept sonucu halkın iradesi tanınmayarak seçim sonuçları iptal edildi. 
 
'Kim olduğumu anladım'
 
Orta Anadolu Kürtlerinden olan Leyla, 1964 yılında Konya'nın Cihanbeyli ilçesine bağlı Yapalı beldesinde dünya geldi. 7 kardeşin en küçüğü olan Leyla, 16 yaşından sonra okula gönderilmedi ve teyzesinin oğluyla nişanlandırıldı. 17 yaşında ise evlendirilen Leyla, daha sonra Almanya’ya göç etti. 5 yıl Almanya’da yaşayan Leyla’nın bir kız ve oğlu dünyaya geldi. Evliliğini sonlandırma kararı alarak topraklarına dönen Leyla, çocuklarını da kendisi büyüttü. Bu süreci ise Leyla, "Ne şanslıyım ki partiyle tanıştım" diyerek özetledi.
 
1990'larda siyasi parti çalışmalarına katılan Leyla, kendisinde yaşanan değişimi bir röportajında şöyle anlattı: "Partiyi tanırken kendimi de tanıdım. Kim olduğumu anladım. Ben kadınım, ben Kürdüm, kimliğim yasaklı, yaşamımız üzerinde baskılar var, 4 parçadaki Kürtler özgürce yaşayamıyor. Bunlar bende sorular oluşturdu." 
 
Hem çocuklarını hem de mücadelesini büyüttü!
 
Bunlarla birlikte bir çabanın içine giren Leyla, hem evin geçimini sağladı hem çocuklarını büyütüp okula gönderdi hem de siyasi mücadelesini yürüttü. Siyasete 1994 tarihinde HADEP Konya İl Yönetim Kurulu üyeliği ile başlayan Leyla, aynı ilde HADEP Kadın Kolları Başkanlığı görevini üstlendi. 1999'a kadar yaşamını bu şekilde sürdüren Leyla, o yıl parti çalışmalarında resmi olarak sorumluluk aldı. 
 
Leyla bundan sonraki hikayesini ise, 2016’da Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan JINHA’ya verdiği röportajda şöyle anlattı: "Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan tutsak edilmişti. Ben de artık hareketin içindeki bir Kürt kadını olarak şöyle bir karar aldım 'Ben artık profesyonel çalışmalıyım.' Partide sadece belli sürelerde olmak yeterli değil. Böyle bir sorumluluk almak çok gerekliydi hem ben hem halkım, kadınlar için, çocuklar için ve her şey için. Bu nedenle de çalışmalarda daha çok yer aldım."
 
Seçildikten sonra 5 yıl cezaevinde kaldı
 
Çocuklarını büyüttükten ve kendi ayakları üzerinde durmalarını sağladıktan sonra tüm zamanını çalışmalara ayıran Leyla, 1999 seçimlerinde Konya'da milletvekili adayı oldu. 2001 yılında Ankara'ya giden Leyla, HADEP Merkezi Kadın Kolları yöneticiliği yaptı. Parti Meclisi üyesi de olan Leyla, 2004'e kadar bu görevleri yürüttü. 2004 yılında yapılan yerel seçimlerde Adana'nın Seyhan ilçesine bağlı Küçük Dikili Belde Belediye Başkanlığı'na seçildi. 5 yıl belediye başkanlığı yapan Leyla, 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri’nde ise Urfa Viranşehir Belediye Başkanlığı’na seçildi. Ancak görevini yapamayan Leyla, 8 ay sonra "KCK" adı altında yürütülen operasyonlar kapsamında gözaltına alınarak tutuklandı. Binlerce siyasetçiyle birlikte tutsak edilen Leyla, 5 yıl Diyarbakır Cezaevi'nde kaldı. Leyla, bu süreci de "Bizim moralimizden, coşkumuzdan hiçbir şey götürmedi. Biz dışarıda da içeride de ayaklarımızın üstünde durduk. Başımız dik oldu" diye anlattı. 
 
‘Bu savaşın durması içinde kadınlar dışarı çıkmalı’
 
Leyla, en son 7 Haziran 2015 seçimlerinde Urfa'da HDP’den milletvekili adayı oldu ve seçilerek Meclis’e gitti. Bu süreçte seçimlere hazırlanan Leyla, şu cümleleri kurdu: "Kadın mücadelesine başladığımızda Kürt kadınlarının bu kadar ileri bir noktaya geleceğine, bilinçleneceğine insanlar inanmamıştı. Biz bilincimizi zindanların önünde, evlerimize saldırdıklarında, babalarımızı, çocuklarımızı kardeşlerimizi aldıklarında kazandık. Biz dedik ki eğer savaş çıkıyorsa bu savaşın durması içinde kadınlar dışarı çıkmalı. Bu nedenle de biz 2015 seçimlerinde de yerimizi aldık." 
 
DTK Eşbaşkanlığı’na seçildi
 
Ancak halkın iradesini tanımayan AKP, seçimleri iptal etti ve 5 ay sonra tekrar sandıklar tekrar kuruldu. Leyla, büyük bir baskı altında gerçekleştirilen 1 Kasım seçimlerinde seçilemedi. Kadın ve siyaset çalışmasına hiç ara vermeyen Leyla, 26 Mart 2015 tarihinde gerçekleştirilen Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Olağanüstü Kongresi’nde DTK Eşbaşkanı seçildi.
 
‘Eğer sistem değişecekse kadın eliyle değişecek’
 
Yıllarını bu şekilde direniş ve mücadele ile geçiren Leyla, yılların nasıl geçtiğini bile hatırlamıyor. Çünkü her günün mücadeleyle geçtiğini, halkın üzerindeki baskıyla geçtiğini ve her an nasıl mücadele edeceklerini düşündüklerini söyledi. Mücadelenin içinde ayrıca birçok şeyi de öğrendiğini dile getiren Leyla, röportajında yıllarını ve bugünlere gelişini şu sözlerle anlattı: "25 yıl önce partiye girdiğimde kendimi bile tanımıyordum. 'Biz kadınız, Kürdüz' diyorduk o kadar. Ama şimdi görüyoruz ki her kadın kadın gibi değil. Belki biyolojisi, fiziksel yapısı kadın ama zihniyeti erkek zihniyeti. Kürt kadınlarının iradesi çok güçlü. Bir eksiklik gördüğümüzde eleştiriyoruz ve düzelene kadar da kabul etmiyoruz. Biliyoruz ki büyük emekleri, bedelleri Kürt kadınları verdi. Bunlara öyle kolay şeyler gibi yaklaşamayız. Biz bunların hepsini öğrendik ve önceki gibi değiliz daha da bilinçliyiz. Eğer sistem değişecekse kadın eliyle değişecek."