Özgürlükçü Demokrasi gazetesi çalışanları tahliye edilmedi

  • 14:42 6 Aralık 2018
  • Hukuk
İSTANBUL - KHK ile kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin 5'i tutuklu 14 gazete çalışanının yargılandığı davanın ikinci duruşmasında tahliye çıkmazken, bir sonraki duruşma 21 Şubat 2019'a ertelendi.
 
Kayyım atandıktan sonra kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin 5'i' tutuklu 14 çalışanının yargılandığı davanın ikici duruşması İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya tutuklu yargılanan Hicran Ürün, Reyhan Hacıoğlu, Mehmet Ali Çelebi, İshak Yasul ve İhsan Yaşar hazır edildi. Tutuksuz yargılanan Pınar Tarlak, Ramazan Sola ve sanık avukatları Müslüm Kocaoğlu, Özcan Kılıç, Nurenşah Torunoğlu, Tahir Enes Yosul'un katıldığı duruşmayı çok sayıda gazeteci, aileler, yabancı heyetler, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu izledi. 
 
Önceki duruşmada İstanbul Emniyeti'ne yazılan yazıya verilen cevabın okunmasıyla başlayan duruşmada, sanıkların dijital materyalleinin incelenmesi sonucu elde edilen raporlar soruldu.
 
'Hakikat gazeteciliği yapıyoruz'
 
Ardından söz alan Reyhan savunmasında, evde bulunan dijital materyallerin ve evrakların kendisine ait olmadığını söyledi. Reyhan, "Elde edilen her şey bana ait değildir. Daha öncede belirtmiştim. Şuanda bizim şahsımızda gazetecilik yargılanıyor. Bu, düşünce ve ifade özgürlüğüne bir darbedir. Bütün haberlerimiz gerçeklere dayalıdır. Biz içeri girmeden önce Türkiye düşünce ve ifade özgürlüğü sıralamasında 185.sıradaydı. Şuanda 187. sırada. Beraatle sonuçlanabilecek bir davadır. Hakikat gazeteciliği yapıyoruz. Beraatimi talep ediyorum" dedi. 
 
'Her şey terörize ediliyor'
 
Hicran Ürün ise iddianamede kendilerinin örgüt üyesi olduğu ileri sürüldüğünün altını çizerek kendilerinin yalnızca muhalif gazetecilik yaptıkları için yargılandıklarını söyledi. Türkiye'de her şeyin terörize edildiğini ifade eden Hicran, "Her şeyin bu kadar terörize edildiği bir yerde iktidarın yönetme sorunu var diye düşünüyorum. Tahliyemi talep ediyorum" şeklinde savunma yaptı. 
 
'Gazetenin bir yayın çizgisi var'
 
Gazeteye giriş tarihinin 2016 yılı olduğunu dile getiren İshak Yosul ise, gazetenin zaten bir yayın çizgisi olduğunu, yayın çizgisinde etkili olamayacağını belirtti. Yazı işleri müdürlüğünün kanunen zorunluluğu olduğu için yazı işleri müdürlüğünü yürüttüğünü kaydeden İshak, "Gazetede günde yaklaşık 60 yazı yayınlanıyor. Kanunen hepsini denetlemem veya sansür uygulamam mümkün değildir. Editörün yaptığı haberlere müdahale etmem söz konusu değil. Hepimiz adresleri belli olan insanlarız. Örgüt üyesi olan bir kişi kendisi gelip savcılığa ifade verir mi? Tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum" diye konuştu. 
 
'Gazetecilik yaptığımız için yargılanıyoruz'
 
Bilirkişi raporunda kendisiyle iliği suç olabilecek herhangi bir foto haber ve materyalin bulunmadığının altını Çizen Mehmet Ali Çelebi de, gazetecilik yaptıkları için yargılandıklarını yineleyerek, tahliyesini talep etti. İhsan Şayar ve Ramazon Sola ise tahliyelerini talep etti. Gazetede çay ve temizlik işlerinden sorumlu olduğunu söyleyen Nedim Demirkıran ise tanık olarak dinlendi. Mahkeme başkanı Nedim'e "Süreli veya süresiz bir şekilde değişik muhabirler gazeteye gelip gidiyor muydu? Gazetenin işleyişi ile ilgili bilgin var mı?" diye sordu. Nedim ise bu şekilde herhangi bir muhabir görmediğini gazetenin işleyişi ile ilgili bilgi sahibi olmadığını ifade etti.
 
'İllegal bir durum varmış gibi yansıtılıyor'
 
Savunmaların ardından söz alan Avukat Özcan Kılıç dijital materyallerde ciddi delillerin bulunmadığını dile getirerek şunları söyledi: "Şuanda bir Efrîn meselesi var. Efrîn meselesinden dolayı bir çok insan yargılanıyor. Bu dosya da ise propagandanın sadece Efrîn'den ibaretmiş gibi yansıtılıyor. Sanki gazetede Efrîn haberlerinden başka haber yokmuş gibi yansıtılmış. Oysa birçok haber var. Daha önce birçok haberden dolayı yargılandılar. Bu dosyada örgüt üyeliği olarak yargılamanın yapılmaması gerekiyor. Gazete çıkar satışa gider, dağıtımı yapılır. Savcılığa ihbarı yapılır. Burada bir suç olduğunda savcılık ifadeye çağırır. Böyle bir işleyiş varken illegal bir durum varmış gibi yansıtılıyor." 
 
Avukatlar müvekkillerinin 8 aydır tutuklu olduğunu maddi ve manevi olarak zarar gördüklerini ifade ederek tahliyelerini talep etti. 
 
Ardından iddia makamı adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını ileri sürerek sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. 
 
Mahkeme heyeti, ise verilen aranın ardından sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek bir sonraki duruşmayı 21 Şubat 2019 tarihine erteledi.