
'Cezaevlerinde çocuklarıyla kalan kadınlara tutukluluk yerine alternatif yöntem geliştirilmeli'
- 09:04 5 Aralık 2018
- Hukuk
Sibel Özalp
İSTANBUL - Cezaevlerinde çocuklarıyla kalan ve hamile olan kadınları hatırlatarak, ceza yönteminde hapsetme yerine alternatif yöntemlerin geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Avukat Cennet Ceyda Boğa, "Şartlı salıverme, kefaletle kişinin hapis cezası almasının önüne geçilmesi ya da toplumda rehabilite etme çalışmalarının yaygınlık kazandırılması gerekiyor" dedi.
Cezaevlerinde hapsetmenin alternatif tedbirlerini, cezaların caydırıcılığının yerinde uygulanıp uygulanmadığını değerlendiren Aydın Barosu Çocuk Komisyonu Başkanı Avukat Cennet Ceyda Boğa, hapishanedeki kadın tutukluların durumunu ve Türkiye'deki mevcut uzun tutukluluk döneminin etkilerini değerlendirdi.
'Cezalandırma işlemi sapsız bir kılıca benzer'
Hapis cezalarından sadece uygulanan kişinin değil aynı zamanda uygulayıcının da etkilendiğini belirten Cennet, "Cezalandırma işlemi sapsız bir kılıca benzer. Bunun nedeni de cezayı veren anlayışın da cezayı alan kişinin de maddi ve sosyal hükümlülükler altına girmesidir. Bu sebeple daha fazla cezaevi inşa etmek, daha fazla suçluyu içeriye almak demek onların tüm yaşamlarını tamamıyla sorumluluğuna almak demektir. Bu da devlet politikasını olumsuz bir şekilde etkiler. Tek bir kişinin cezaevine konması bile devleti maddi olarak çok fazla zarara uğratabiliyor. Devlet politikalarını bu şekilde sürdürmeye devam ettikçe ekonomik anlamda ciddi zararlara uğrayacaktır" ifadelerini kullandı.
'Bazı Avrupa ülkeleri örnek alınmalı'
Hapsetme cezasının alternatif tedbirlerine de değinen Cennet, konuyla ilgili Türkiye'nin bazı Avrupa ülkelerini örnek alması gerektiğini söyledi. Bu alternatif tedbirlere ilişkin örneklemelerde bulunan Cennet, "Şartlı salıverme, kefaletle kişinin hapis cezası almasının önüne geçilmesi ya da toplumda rehabilite etme çalışmalarının yaygınlık kazandırılması gerekiyor. Kişinin gözaltına alınma sürecinde de toplumda çalıştırılma imkânının sağlanması gerekir. Sadece ceza verme anlayışı ya da ceza vermenin bu kadar sıkı bir şekilde uygulanması bireyi psikolojik, sosyolojik açıdan olumsuz etkiler" diye konuştu.
'Cezaevlerinin görünmeyen kısmı çocuklar'
Yüzlerce çocuğun da anneleriyle beraber cezaevlerinde olduğunu hatırlatan Cennet, "Cezaevinde olan 600-700 çocuktan bahsediliyor. Birçok hamile kadın var. Hamilelerin sağlık durumları ne olduğuna ilişkin sivil toplum kuruluşlarının gözlemlemesine izin verilmelidir. Çünkü bu durum cezaevlerinin görünmeyen bir kısmının olduğunu gösteriyor. Ana rahminde olan çocuk boyutunun altını önemle çizmek ve bu konuya dikkat etmek gerekiyor" ifadelerini kullandı.
'Türkiye AİHM kararlarına uymalı'
Uzun tutukluluk durumunda Türkiye'nin AİHM tarafından mahkûm edilebilir olduğunu vurgulayan Cennet şöyle devam etti: "Anayasanın 90'ıncı maddesi çok açık bir şekilde 'taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler, temel haklar ve hürriyetlere ilişkin birtakım durumlar hiç gözetilmeksizin, yani siyasi ya da hukuki nedenlere bakılmaksızın, doğrudan uygulanır' diyor. Tutukluluk da bir özgürlük hakkına müdahale olduğu için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) bu durumda her somut olaya göre bir tutuklama süresinin belirlenmesi gerektiğini söylemektedir."
'Toplumda cezalandırma anlayışı gerçekleştirilmeli'
Cezalandırma ve hapse atma yöntemlerinin suçların önlenmesinde etkili olmadığının altını çizen Cennet, "Alternatif yaklaşımların geliştirilmesi ve diğer Avrupa ülkelerinde nasıl olduğuna ilişkin bakılması kamu kuruluşlarının ve STK'lerin görevidir. Toplumda cezalandırma anlayışı, şartlı salıverme, denetimli serbestlik, gerektiği hallerde adli kontrol gibi alternatif yöntemler hapislerdeki doluluk oranının azaltılmasına yardımcı olacaktır" dedi.