
‘AİHM kararı HDP’nin tasfiye edilmeye çalışıldığını tasdikliyor’
- 09:01 28 Kasım 2018
- Hukuk
ANKARA - AİHM’in HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verdiği kararın HDP’nin tasfiye edilmeye çalışıldığını da tasdikler ve destekler nitelikte bir karar olduğunu belirten HDP’li Ayşe Acar Başaran, “Ben uygulamıyorum” gibi bir alternatifi olmayan Türkiye hukukunu büyük bir sınavın beklediğini söyledi.
HDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verdiği kararın Türkiye’de politik nedenlerle tutuklu olan tüm siyasetçiler adına emsal bir karar olduğunu belirten HDP’li Ayşe Acar Başaran, Türkiye’nin kararı “ben uygulamıyorum” gibi bir alternatifinin olmadığını söyledi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), kendi tarihinde bir ilke imza atarak Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili kararında, bir vekilin seçme ve seçilme hakkıyla ilgili bir değerlendirme yaparak, bu hakkın ihlal edildiğine ve tutukluluğunun politik olduğuna karar verdi. HDP Hukuk Komisyonu üyesi ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, AİHM kararını değerlendirerek, bu kararın diğer tutsak siyasetçiler için de nasıl bir emsal teşkil edeceğini anlattı.
‘AİHM kararı HDP’nin tasfiye edilmeye çalışıldığını tasdikliyor’
AİHM’in Türkiye açısından daha önce hiç değinmediği maddelere değinerek bir karar verdiğini belirten Ayşe, özelikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 18. Maddesine özel bir atıf yapıldığını belirtti. Ayşe, “Bunun anlamı da şuydu; Uzun bir süredir, dokunulmazlıkların kaldırılmasından milletvekillerine yönelik operasyon ve sonrasında belediye eşbaşkanlarımıza ve kitlemize yönelik tüm operasyonlarda şıkça dile getirdiğimiz bunların ‘hukuki değil politik’ olduğu ve HDP’nin tasfiye edilmeye çalışıldığını tasdikler ve destekler nitelikteydi” dedi.
‘Türkiye AİHS’in imzacılarından biri’
AİHM kararının Türkiye tarihi açısından önemli bir karar olduğunu vurgulayan Ayşe, “Ama kararın verildiği günden bu yana iktidar kanadından mahkeme nezdinde henüz bu kararın uygulanması girişimi gerçekleşmedi. Tam aksine hem AKP Genel Başkanı’nın hem de Adalet Bakanı’nın söylemleri ve iktidar cephesinden ortaya konulan söylemler AİHM’in verdiği kararın kendilerini bağlamadığı ve alternatif yol ve yöntemlerinin olduğu yönünde. Şunu hatırlatmak gerekiyor; Türkiye, Avrupa Konseyi’nin üyesi ve AİHS’in imzacılarından birisi. Yine özellikle AKP döneminde çokça övündükleri Anayasa’nın 90. Maddesi’ne göre uluslararası sözleşmeler iç hukukun bir parçasıdır. Hatta ‘iç hukuk ve uluslararası sözleşmelerin çakıştığı alanda uluslararası sözleşmeler esas alınır’ diye çok net bir tanımlama var” diye konuştu.
‘Yerel mahkemenin nasıl bir tutum alacağını göreceğiz’
Hükümet’in HDP’li siyasetçilerin tutuklanmasına yönelik sarf ettiği söylemlere karşı politik bir tavır alacaklarını kaydeden Ayşe, Selahattin Demirtaş’ın avukatlarının tahliye talebinde bulunduklarını söyledi. HDP olarak kararın sonucunu beklediklerini dile getiren Ayşe, “Özellikle önümüzdeki süreçte yerel mahkemenin nasıl bir tutum alacağını göreceğiz. Bugüne kadar baskısı altında olduğu, iktidarın politik çıkarı ve rantı çerçevesinde mi hareket edecek yoksa bağımsız ve tarafsız mahkeme sıfatını görüp bu yönde kimliğini hatırlayıp mı karar verecek. Bekleyip göreceğiz. Bu karar sadece Demirtaş şahsında değil, Türkiye’de politik nedenlerden dolayı tutsak ve rehin durumunda olan Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ, vekillerimiz, belediye başkanlarımız ve üyelerimiz olmak üzere bütün tutsaklar açısından uygulanması gereken ve emsal teşkil eden bir karar” ifadelerini kullandı.
‘Türkiye hukuku açısından büyük bir sınav’
Türkiye’nin karara ilişkin “ben uygulamıyorum” deme gibi bir alternatifi olamayacağına vurgu yapan Ayşe, “Mahkeme başka tedbirlere de hükmedebilirdi; tazminat ya da sadece ‘var olan aksaklıkları giderin’ de diyebilirdi. Ama mahkeme çok net bir şekilde kararında, bunun politik olarak devam ettiğini, hukuki bir çerçevede açıklanmayacağını ve derhal tahliye kararı verilmesini ifade etmiştir. O açıdan bekleyip göreceğiz. Bizim de bu yönde çalışmalarımız devam ediyor. Hem hukuki olarak hem politik olarak bu kararın uygulanması için her türlü çabaya devam edeceğiz. Bu Türkiye hukuku açısında da büyük bir sınav” dedi.
‘Bu AİHM açısından da bir sınavdı’
Ayşe, AİHM’in PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarının işkence ve kötü muameleye ilişkin yaptığı başvuruya ilişkin verdiği ret kararını hatırlatarak, şöyle dedi: “Özellikle Avrupa Konseyi’nin genişlemesi ve yeni devletlerin dahil olmasıyla beraber 90’lı yıllarda aldığı tutumlardan uzak bir şekilde daha politik ve liberal kararlar verme eğilimi içerisinde. Bunun en bariz örneklerinden birisi Sayın Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın disiplin cezasına ilişkin verilen karardı. Bu gerçekten bir hukuk skandalıydı. AİHM Avrupa’nın en yüksek yargı organı. Döneminde de insan hakları açısından var olan krizleri hukuk çerçevesinde çözebilecek rol ve yöntemler belirlerken, bugün daha politik eğilimli kararlar veriyordu. Demirtaş’a ilişkin verilen son kararla birlikte tekrar özüne dönebilme ve kendi ilkeleri çerçevesinde karar veriyor olma ihtimalini bize düşündürdü açıkçası. Bu AİHM açısından da bir sınavdı. Tıpkı devam eden Cizre dosyasında vereceği kararın kendi misyonuna uygun olup olmayacağının belirleyeceği gibi.”
‘AİHM’de diğer vekillerimize ait dosyalarda var’
AİHM’in verdiği kararın yerinde olduğunu vurgulayan Ayşe, Türkiye ya da herhangi bir ülkenin vatandaşına HDP’ye yönelik operasyonların nedeni sorulduğunda “politik” olduğu söyleneceğini aktardı. Ayşe, “Delile ihtiyaç duyulmadan görünen tablo çok açık ve net. Bu karar da bu anlamda umut verici. Umuyoruz önümüzdeki dönemlerde verilecek kararlar da aynı şekilde olur. Çünkü mahkemenin önünde diğer vekillerimize ait dosyalarda var. Şu anda diğer milletvekili arkadaşlarımızın Demirtaş’tan hukuki ve politik olarak farklı bir durumları bulunmamaktadır. O açından AİHM’in diğer milletvekili arkadaşlarımız içinde en kısa zamanda karar vermesi gerekiyor” diye konuştu.