‘Bu hesaplaşma kadınları da yakından ilgilendiren bir hesaplaşma’

  • 09:17 16 Kasım 2018
  • Hukuk
Habibe Eren
 
ANKARA - Devrimci 78'liler Federasyonu üyesi Sevil Turgut, Yargıtay’ın bozduğu 12 Eylül davasının 18 Ocak 2019 tarihinde yeniden görülecek duruşmasına katılım çağrısında bulunarak, “Eğer bir darbe hesaplaşması olacaksa gerçek bir hesaplaşma olmalı. Bu hesaplaşma kadınları da yakından ilgilendiren bir hesaplaşmadır" dedi.
 
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 12 Eylül Darbesi’nin mimarları Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı davaya ilişkin yerel mahkeme kararını bozdu. Gerekçede, yerel mahkemenin yeni Türk Ceza Kanunu uyarınca sanıklar hakkında ölüm nedeniyle düşme kararı vermesi, bozma nedeni sayıldı. 
 
Bozma kararı uyarınca dava, 18 Ocak 2019 tarihinde Ankara Adliyesi 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görülecek. Devrimci 78'liler Federasyonu'ndan Sevil Turgut, dava sürecine ilişkin konuştu. 
 
'Eğer bir darbe hesaplaşması olacaksa gerçek olmalı'
 
Federasyon olarak Yargıtay’ın bozma hükmüne yerel mahkemenin uymasını ve soruşturmanın genişletilmesini talep ettiklerini belirten Sevil, "Bu taleplerle birlikte 12 Eylül darbesinin sadece 5 darbeci generalle sınırlı olmadığını, 5 generalden oluşan konseyin altında yer alan komuta kademesinin, Danışma Meclisi’nin, sıkıyönetim kadrolarının, emniyet müdürlerinin, valilerin, işkencecilerin, cezaevi müdürlerinin, gardiyanların, cezaevlerinde ve emniyetlerde görev yapan imamların, sivil ayaklarının ve darbeye iştirak eden, destekleyen, öven tüm kadroların yargılanmasının önü açılacaktır. Eğer bir darbe hesaplaşması olacaksa gerçek bir hesaplaşma olmalı" dedi. 
 
'Darbeyle ve darbecilerle hesaplaşmaya niyetleri yok'
 
"Bir taraftan darbenin nimetlerinden faydalanıp bir taraftan darbeye karşıymış gibi görünmek hiç de inandırıcı değil. Bazı darbeleri 'Allahı'n lütfu' olarak görmek bir hesaplaşma ikliminin önünü kapatan en büyük engellerdir" diyen Sevil, üzerinden 38 yıl geçmesine rağmen 12 Eylül anlayışının hala sürdürüldüğüne dikkat çekti. Sevil, "Hala insanlığa karşı suçlar işleniyorsa, hala gözaltılar işkenceler, tutuklamalar devam ediyorsa, hala insanlar bir kararnameyle işinden, aşından, özgürlüğünden mahrum kalıyorsa, hala halkların iradesi ve talepleri yok sayılıyorsa, hala cezasızlığın yanı sıra suç işleyenler ödüllendiriliyorsa bunların darbeyle ve darbecilerle hesaplaşma niyeti yok demektir" ifadelerini kullandı. 
 
'Bu hesaplaşma kadınları da yakından ilgilendiren bir hesaplaşmadır’
 
Darbe ve savaşlardan en büyük zararı kadınlar ve çocukların gördüğünü aktaran Sevil, "Kadın fiziksel ve ruhsal olarak uğradığı saldırıların yanı sıra, özgürlüğünün kısıtlanmasının yanı sıra tutuklanan eşi, çocuğu ve yakınları nedeniyle de etkilenir ve zarar görür. Eve ekmek getiren eşi tutukluysa aç kalır. Çocuğu tutukluysa harap olur. Hamileyse bakmak zorunda olduğu yavrusunun kaygısına düşer. Cezaevinde doğum yaptıysa çocuğunun da özgürlüğü kısıtlanır.12 Eylül'de tüm askeri cezaevlerinin bir veya iki tane kadınlar koğuşu vardır. Bu koğuşların hiç birinde faşist gerici bir davadan yargılanan kadın göremezsiniz. Başkaldıran, itiraz eden, 'hayır' diyen muhalif devrimci kadın tutsaklar vardır hepsinde. Bu hesaplaşma kadınları da yakından ilgilendiren bir hesaplaşmadır" diye konuştu. 
 
'İlk mahkemede bile gerçek hesaplaşma amacı yoktu'
 
12 Eylül davasının 4 Nisan 2012 tarihinde görülen ilk duruşmasında bile gerçek bir hesaplaşmanın önünü kesen tavır ve yaklaşımları gördüklerini ifade eden Sevil, bu yaklaşımları boşa çıkartmak için 57 kentte işkence davalarının açılması için savcının söz konusu kentlere talimat göndermesini sağlayıp, davayı yerellere yaymaya çalıştıklarını vurguladı. Açılan davaların hepsine hükümet tarafından müdahale edildiğini aktaran Sevil, "Mahkeme heyetleri değiştirildi ya da mahkemeler başka illere taşındı. Sonuçta ya takipsizlik kararı çıktı ya da zaman aşımından düşürüldü" dedi. 
 
'Darbe Anayasası yamalarla yeniden tahkim edildi'
 
12 Eylül'ün mirası olan Anayasa’nın hala yürürlükte olduğunu dile getiren Sevil, 12 Eylül'ün yarattığı kurumlardan, zihniyetten kurtulmak için ciddi bir mücadeleye ihtiyaç olduğuna işaret etti. Sevil, şöyle devam etti: "Başlıca taleplerimiz arasında 12 Eylül Darbe Anayasası’nın tarihin çöp sepetine atılması ve yerine demokratik katılımcı bir Anayasa yapılması bulunuyor. Şimdiye kadar iktidara gelen tüm siyasi partiler yeni bir Anayasa yapmak yerine Darbe Anayasası’nı yamalarla onarmaya, yeniden tahkim etmeye çalıştılar. Zaten 12 Eylül'ün kurumları olan HSYK, YÖK, MGK, RTÜK adları değişse bile işlevleri değişmedi. Hepsi Demokles'in kılıcı gibi halklarımızın başında sallanıyor."
 
Son olarak 8 Ocak 2019 görülecek duruşmaya katılım çağrısı yapan Sevil, "12 Eylül darbesinin bilançosuna baktığınızda yüz binlerce, milyonlarca insanın orada olması gerekir. Tarafı insanlıktan, demokrasiden yana olan tüm dostlarımızı bekliyoruz"  dedi.