‘Hukuk Türkiye’de olduğu gibi Kıbrıs’ta da ideolojik’

  • 09:04 26 Ekim 2018
  • Hukuk
Sibel Özalp
 
İZMİR - Kuzey Kıbrıs’ta hak ihlalleri, ayrımcı ve kadınların aleyhine kullanılan yasalara karşı mücadele ve kazanımlarını anlatan Avukat Faika Deniz, “Hukuk Türkiye’de olduğu gibi Kıbrıs’ta da ideolojik. Son dönemde son derece yükselen milliyetçilik ve muhafazakârlaşmadan etkilenmedik diyemeyiz. Nefreti yasalardan kaldırdık ancak kafalardan kaldıramadık” dedi.
 
Kuzey Kıbrıs’ta hak ihlalleri ve yasalardaki ayrımcılığa karşı mücadele eden hukukçular, eksiklikleri olsa da birçok kazanım elde etti. Yasaların kadının aleyhine kullanıldığına dikkat çeken Kuir Kıbrıs Derneği’nden Avukat Faika Deniz Paşa, 2014 öncesi yürürlükte olan İngiliz Sömürge İdaresi döneminden kalma “doğaya aykırı cinsel ilişki” suçunun kaldırılma sürecini aktardı. 
 
Ceza yasasının değişmesi için verilen mücadelenin ilk filizlerinin 2007 yılında kurulan “Homofobi Karşıtı İnisiyatif” ile verildiğini belirten Faika, 2012 yılında bir gönüllünün dava açmasıyla yasanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AYM) taşındığını dile getirdi. Faika, AİHM’e yapılan başvuru ve davanın ardından nihayetinde 27 Ocak 2014 tarihinde yasanın değiştiğini söyledi. 
 
‘Kadının aleyhine kullanılıyordu’
 
AİHM’e yaptıkları başvurunun yasanın kaldırılmasını hızlandırdığını belirten Faika, süreci şöyle anlattı: “AİHM bizim iç hukukumuzun bir parçası. Davayı ilgili yasanın ‘özel hayata haksız bir müdahale’ olması gerekçesiyle açtık. Eşcinsel erkeklere ayrımcı bir uygulama olduğunu belirttik. 2013 yılında Türkiye’den istenen savunma sonucunda yasa maddesinin değiştirileceği belirtilmişti. Türkiye kendi hukukunda olmayan bir madde nedeniyle mahkum olmak istemiyordu. Ve yasa 2014 yılında değişti.” 
 
Değişimden önceki yasada “kadın düşmanı”, “ahlak” ve “namus” gibi kavramların bulunduğunu dile getiren Faika, bunların mütemadiyen kadınların aleyhine işlendiğini dile getirdi. Faika, “Türkiye’deki ceza yasasıyla benzer yerleri vardı. Eşin eş tarafından da cinsel şiddete uğramasının kabulü gibi. Yapılan değişimle yasadaki ‘ahlak’ ve ‘namus’ terimleri kalktı. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ifadeleri yasaya girdi. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık da suç olarak tanındı” diye konuştu.  
 
 ‘Nefreti yasalardan kaldırdık kafalardan kaldıramadık’
 
Nefreti yasalardan kaldırdıklarını ancak kafalardan kaldıramadıklarının altını çizen Faika, “Ceza yasasının değişmesiyle kazandığımız özgüven sayesinde ‘Aile Yasası Değişmeli İnisiyatifini’ kurduk ve değişen aile yasasında artık cinsiyetsiz bir dil var. ‘Karı-koca’ yerine ‘eşler’ ifadesi geçiyor. Velayet, mal bölüşümüne dair yapılan değişiklikler toplumsal cinsiyete duyarlı hale geldi. Aile kurumu heteroseksist bir kurum. Aile yasası birebir eşcinsellere uygulanmasa da orada önemli olan, feminist kadınlarla, birçok kadın örgütüyle birlikte mücadele verilmesi oldu” ifadelerini kullandı. 
 
‘Kıbrıs’ta işkence için veri tabanı oluşturduk’
 
Verilen bu mücadele sürecinin benzer şekilde baroyu da dönüştürdüğünü söyleyen Faika, 2018 başlarında daha ilerici bir yönetimle beraber komiteleşme çalışmalarının olduğunu aktardı. Faika, “Kıbrıs’ta işkence için veri tabanı oluşturduk. Avukatlara forumlar dağıtarak ‘veri tabanımız olsun’ dedik. ‘Nerelerde sistematik nerelerde münferit bilelim’ dedik. Çünkü hiçbir veri toplanmadığında bu tür iddialar mahkemelerde sunulduğunda genellikle tek bir bireyin yaptığı bir şey gibi görünmektedir. Doktorlarla eğitim yaparak, gözaltında şiddeti düzgün raporlayabilen bir rapor taslağı hazırlama gibi çalışmalarımız oldu. Bunlar dışında baro bünyesinde toplumsal cinsiyet eşitliği adı altında atölyeler yapmaktayız“ diye çalışmalarına ilişkin bilgi verdi. 
 
‘Yükselen milliyetçilik ve muhafazakârlıktan etkilendik’
 
Hukukun objektiflik yerine ideolojik mekanizma olduğunu hatırlatan Faika, Türkiye’de olduğu gibi Kıbrıs’ta da hukukun ideolojik olduğunu kaydetti. Son dönemde son derece yükselen milliyetçilik ve muhafazakarlaşmadan etkilendiklerini aktaran Faika,  şöyle dedi: “Ancak belki daha az eforla daha çok olumlu sonuçlar elde edebildik. Bu da Kıbrıs’ın coğrafi gerçekliğinden kaynaklı. Küçük bir toplum olması yapılan çalışmalarda kolaylık sağlıyor. Kıbrıs’ın kuzeyinde şu anda koalisyon hükümeti var. Dört siyasi partiden üçü artık gelenekselleşen 17 Mayıs yürüyüşlerinin organizasyon komitesindeler. Bu yüzden değişim için mevcut durumu biraz daha iyiye götürmek kolaylaşıyor. Tabi ki bu kazanımlarla Kıbrıs’ın kuzeyinde çok iyi olduğumuzu çok fazla söyleyemeyiz. Kendimizi başka yerde yapılan toplumsal cinsiyet, hak ve özgürlüklerle ilgili mücadelelerden, ihlallerden ayıramayız.”