
Muhammed ve Furkan'ın davası ertelendi: Rapor Leman dergisine kapak olur
- 12:52 25 Ekim 2018
- Hukuk
ŞIRNAK - Silopi'de evlerine giren panzerin altında kalarak yaşamını yitiren Muhammet ve Furkan kardeşlerin ölümüne ilişkin 2 polis hakkında açılan davanın duruşması yine ertelendi. Duruşmada sanıklar ve tanıklar emri verdiği iddia edilen dönemin İlçe Emniyet Müdürü Selçuk Erdoğan'ı suçlarken, hazırlanan "olay yeri inceleme" raporunu eleştiren avukatlar, "Rapor Leman dergisine kapak olur" dedi.
Şırnak'ın Silopi ilçesine bağlı Karşıyaka Mahallesi'nde 3 Mayıs 2017 tarihinde, evlerine giren panzerin altında ezilerek yaşamını yitiren Muhammed (7) ve Furkan Yıldırım (6) kardeşlerin ölümüne neden olan zırhlı araç sürücüsü polis Ömer Yeğit ve onu görevlendiren amiri Murat Maden hakkında açılan davanın 5'nci duruşması görüldü. Sanıklar hakkında, "Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçundan açılan davanın duruşması Cizre 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. İlk duruşmada tahliye edilen polis Ömer Yeğit ve tutuksuz yargılanan polis amiri Murat Maden hazır bulundu. Duruşmayı çocukların babası Mesut Yıldırım, Şırnak Barosu avukatları, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Nuran İmir, çok sayıda HDP,DBP yöneticisi ve avukat izledi.
'Emniyet müdürü kendisini sağlama almak için tutanak tuttu'
Duruşma da ilk olarak Koruma Büro Amirliği'nde çalışan tanık Ahmet Karaaslan dinlendi. Ahmet ifadesinde, "Ya o gün ya da ertesi gün panzerde iki kişi olurdu. Bu esnada eğitim konusunun da geçtiğini hatırlamıyorum. Ben TOKİ polis lojmanlarının olduğu noktada çalışıyordum. Olay MHP ilçe teşkilatının olduğu noktada yaşandı. O dönem panzer aracının muayene dönemi gelmişti. Bu nedenle muayene için gerekli yerleri aramıştım. Daha sonra panzer aracına ulaşamadım. Panzer olayı olduktan sonra tekrar noktaya geldiğimde Selçuk ve Tuncay arasında personel diyaloğu geçtiğini duydum. Olaydan sonra emniyet müdürü kendisini sağlama almak için tutanak tuttu. Olaya ilişkin doğrudan bilgim yoktur. Aralarındaki konuşma 8-10 dakika sürdü. Konuşma içinde azarlama da vardı. Başkomiser Tuncay ve İlçe Emniyet Müdürümüz arasındaki konuşmada emniyet müdürünün başkomiseri azarladğını biliyorum. Ama konuşmada neyin geçtiğini hatırlamıyorum" dedi.
Tanık ifadesinin ardından Avukat Rojhat Dilsiz, duruşma salonunda silahlı polis memurlarının bulunmaması gerektiği yönünde talepte bulundu. Avukatın talebi tutanağa geçirildi.
'Selçuk Erdoğan panzerin çekilmesi emrini verdi'
Daha sonra tanık Osman Fatih kürsüye çıktı. Olay yerine gittiklerinde panzer sürücünün orda olmadığını söyleyen Osman, panzerin de emniyet müdürünün emriyle olay yerinden alındığını dile getirdi. Osman, " Benim olayla alakalı kısmım, biz TOKİ'ye geçmiştik. Panzerlerin olduğu kısma geçtik. Müdürümüz neden panzerin çalışmadığına dair soru sordu. Ayın 4'ünde panzerin kontrolleri olduğunu biliyordum. Müdürümüz bu panzerlerin aktif olarak çalışacağını söyledi. Tuncay 'Elimizde yeteri kadar personel yok gelince çalışacaklar' dedi. Müdürümüz de bu panzerlerin çalışması gerektiğini bir şekilde çalıştırmamızı istedi. O gün gittiğimizde de orada panzer yoktu. Biz gittiğimizde olay yerinde nokta görevlileri vardı. Panzere daha sonra ulaşamadık. O gün olay yerine gittiğimizde panzer evin içine girmişti. Müdürümüz Selçuk da panzerin oradan çekilmesi gerektiğini söyledi. Daha sonra panzer çekildi. Panzerin bir kısmı da içerideydi. Panzerin sürücüsü de orada değildi" ifadelerini kullandı.
'Hazırlanan rapor Leman dergisine kapak olacak nitelikte'
Daha sonra Şırnak Baro Başkanı Avukat Nuşirevan Elçi savunma yaptı. Hazırlanan olay yeri inceleme raporunun sanıkların cezadan kurtarılması için zorlama bir şekilde hazırlandığını dile getiren Nuşirevan, " Leman dergisine kapak olacak şekilde bir rapor hazırlanmış. Kusuru panzere atmak insanın aklıyla dalga geçmektir. Ne siz ne de biz o panzeri sanık olarak yargılayamayız. Biri ehliyeti yokken araç kullandığında onun asli değil tali kusurlu olarak görülüyorsa bu hukuki değildir. Bizim aklımızla dalga geçiyorlar. Yasada kamu görevlisi olsun başka biri olsun, kimseye bu durumda bir istisna sağlanamaz. Yarın öbür gün bu davada buna göre bir karar verilirse Türkiye'de ki bütün görevliler zaten bizim içinde böyle bir rapor hazırlanır derler. Davanın sağlıklı bir şekilde yürümesi için bu raporun heyete geri gönderilip yeniden yapılması lazım" diye konuştu.
'Olayın taksirle değil bilinçli öldürme şeklinde ele alınması gerekiyor'
Ardından avukat Rojhat Dilsiz, raporun basmakalıp bir şekilde hazırlandığını söyleyerek, "Sanki sanıkları kurtarmak için bu rapor hazırlanmış durumunda. Dosya içerisindeki delilleri bırakın da biz tartışalım. Raporda dosyadaki deliller tartışılıyor. İlk celsede bugüne kadar gerek sanıklar gerek sanıklar vekilleri bu dosyada tali bulunan Selçuk Erdoğan ve Tuncay Taşdemir'in burada bulunması gerektiğini talep ediyoruz. Panzeri çeken personelin de delileri karartma noktasında yargılanması gerek. Bir kere şu netleşti zırhlı aracı kullanma yetkisini veren dönemin emniyet müdürü. O yüzden bu dosyada kesinlikle Selçuk Erdoğan içinde ek iddianame hazırlanıp eklenmesi gerek. Disiplin soruşturmasında da iki kişi hakkında görevi kötüye kullanmaya dair rapor hazırlanmıştı daha önce. Ama sanıklar kamu görevlisi olduğunda biz bunların yargılanması konusunda çok büyük bir dirençle karşı karşıya kalıyoruz. Orada inceleme yapılmadan panzerin çekilmesi nasıl izah edilir. Telsiz konuşmalarından da anlaşılıyor. Orada inceleme yapılmadan panzerin çekilmesi emri neden verilir ki. Bu dosyada bunların hepsinin dile getirilip gözden geçilmesi gerekiyor. Hemen hemen bütün deliler toplandı, keşif raporu hazırlandı. O yüzden sayın mahkemenin hukuki taleplerimizi artık gündeme almasını istiyoruz. Sertifikasız araç kullanma anayasa maddelerine de aykırı bulunuyor. Ama benzer durumlarda tonlarca aracın bilinmeden kullanılmasını basit taksirle değil bilinçli taksirle değerlendirilmesini istiyoruz. O yüzden davanın daha sağlıklı bir şekilde yürümesi için sanıkların tutuklanmasını, ismi geçen yöneticilerin de yargılanmasını talep ediyoruz" dedi.
'Nisandan sonra bütün panzerler aktif olarak çalışmaya başladı'
Daha sonra konuşan sanık polis memuru ve kaza esnasında panzeri kullanan Ömer Yeğit, "4 Nisan tarihinde ilçe emniyet müdürü Selçuk Erdoğan'ın panzeri telsizden anons ettiğini duydum. Ama telsiz buna cevap vermedi. O gün benim görevlendirmem değişti. Parti binasında koruma iken TOKİ'lerde bulunan panzerlere geçtim. 4 Nisan tarihine kadar sadece bir panzer çalışıyordu. Diğerleri aktif değildi. 4 Nisan tarihinden sonra bütün panzerler çalışmaya başladı. Oraya geçtikten bir ay sonra da kaza meydana geldi zaten. Bu olayda ben değil yazılı emri verenler suçludur o yüzden dosya hakkında beraatimi talep ediyorum" ifadelerini kullandı.
Duruşma ertelendi
Duruşmaya verilen 5 dakikalık ara sonrası karar verildi. Mahkeme heyeti avukatların taleplerin reddederken, duruşmayı da 25 Aralık tarihine erteledi.
Verilen karara tepki gösteren avukatlar adliye önünde kısa bir açıklama yaptı. Açılmada kararın hukuki olmadığı ve davanın takipçisi olacaklarına dikkat çekildi.