
Soma Davası'nda mütalaa: Hukuk skandalı
- 14:21 19 Haziran 2018
- Hukuk
MANİSA - Soma Davası’nda savcılık mütalaasına karşı savunma yapan avukatlar, mütalaanın değerlendirme kısmının hukuk skandalı olduğunu söyledi.
Manisa'nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014'te meydana gelen ve 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciaya ilişkin 5'i tutuklu 51 sanığın yargılandığı davanın 22'nci duruşması görülmeye başlandı.
Duruşmaya; tutuklu sanıklar getirilirken tutuksuz sanıkların ise bir kısmı katıldı. Duruşmada taraf avukatları ile mağdur ailelerinin yanı sıra, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri ve adayları, çok sayıda sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcisi de katıldı.
Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada, savcılığın önceki duruşmada verdiği mütalaa tekrarlandı. Önceki duruşmada verilen mütalaada aralarında maden sahipleri Alp Gürkan, Can Gürkan ile genel müdür Ramazan Doğru ve yönetim kurulu üyeleri Akın Çelik, Hayri Kebapçılar, Mustafa Yiğit, İsmail Adalı hakkında, “Bilinçli taksirle öldürme” ve “Bilinçli taksirle yaralama” suçlamalarıyla 22 yıl 6’şar ay hapis cezası istemişti.
Savcılık ayrıca tutuksuz sanıklardan patron Alp Gürkan ile Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Yiğit’in de tutuklanmasını istemişti. Yine mütalaada, 33 sanık hakkında beraat kararı verilmesi talep edilirken, 11 sanık hakkında da “Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma” suçlamasıyla 15 yıl hapis cezayla cezalandırılmaları istenmişti.
Tutuklu avukat Selçuk Kozağaçlı dilekçe ile savunma yaptı
Duruşmada, ilk olarak tutuklu avukat Selçuk Kozağaçlı'nın cezaevinden göndermiş olduğu savunma dilekçesi okundu. Selçuk, dilekçesinde savcılığın mütalaasında işveren ve işveren vekillerinin tüm kusurlarını sıralayıp ardından, "Olası kastla birden fazla kişinin ölümüne sebep olunduğunu” görmediğini ve cezalandırmanın, "Bilinçli taksirle" yapılmasını istenmesinin cezasızlık uygulanmasıyla eş değer olduğunu ifade etti.
'Kusurlu davranışta sebat mümkün değildir'
Selçuk, savunmasının devamında, "Savcı kast ve taksirin ayrılması için kullanılacak ölçütün 'neticeyi isteme(me)k; razı olmak, olursa olsun inşallah olmayacak demek, olmaz canım bir şey diye düşünmek, Allah’ım lütfen olmasın diye dua etmek' türünden sübjektif bir ayrıma dayanarak halledebileceğini sanmaktadır. Cevap arka arkaya üç tane şişirme genellemeyle geliyor; 'hayatın olağan akışına aykırı, kimse bedelini görebileceği kusurlu davranışta sebat etmez, sonuçları hafifletmek için cansiperane uğraşmış bu basit nedamet olamaz. Başka? Yok. İçsel bir davranış olan ihmalle mi, yoksa bir hedefi, iradesi, bilinci olan, dışsal bir davranış kabul edilen ihmali eylemle mi gerçekleştiğini inceleriz. İşveren galeriyi yapmayı unutsaydı yahut dikkat ve özen göstermeyerek kusurlu kazsaydı, taksir konuşurduk. Eğer savcılık galerinin iradi bir biçimde, para harcamamak için kazılmadığına kanaat getirdiyse taksirden söz edemez. TCK'nin 83. maddesini iş cinayetlerinde görmezden gelmek, hiç böyle bir madde yokmuş gibi davranmak şeklindeki kusurlu davranışınızda daha ne kadar sebat etmeyi düşünüyorsunuz? Malum kusurlu davranışta sebat mümkün değildir" ifadelerine yer verdi.
'Mütalaa sübjektif bir değerlendirmedir'
Ardından söz alan avukat Can Atalay da, savcılık mütalaasında bahsedildiği gibi "Bilinçli taksir" olamayacağını, aksine "Olası kastla" cezalandırma yapılması gerektiğini belirtti. Mütalaadaki eksik ve çelişkili hususlara dikkat çeken avukat Nergiz Tuba Aslan da, mütalaanın subjektif bir değerlendirme olduğunu söyledi. Nergiz, “Biz hala katliam olduğunu düşünüyoruz. Bunu hamaset olarak söylemediğimizi de kanıtladık. Tarihsel bir karar vereceğinizin eminim ki farkındasınızdır. Özellikle; tayinle gelmiş olmanız nedeniyle de zorlukla karşı karşıyasınız. Ancak şunu bilin ki; bu mütalaanın bir bütünlüğü yok” diye konuştu.
Olgusal anlatımlarla ilgili kaygı taşıdıklarını ve mütalaada doğru tespitlerin olduğunu vurgulayan Nergiz, mütalaaya dair, “Bu tespitlere rağmen bu değerlendirme bir hukuk skandalıdır. Kanundan ve sözleşmeden kaynaklanan garantörlük yükümlülüklerini ihmal etmişlerdir. TCK’nin 83.maddesi uygulanmalı ve ailelerin adalet beklentisi karşılanmalıdır” ifadelerini kullandı.
Avukat savunmalarının ardından savcılık makamı, mütalaasını tekrarladığını belirterek, mütalaaya göre ceza verilmesini istedi. Mahkeme, duruşmaya bir saat ara verdi.
Aranın ardından sanıkların mütalaaya karşı savunmaları alınacak.
'Önümüzdeki duruşma karar verilebilir'
Verilen arada adliye önünde açıklama yapıldı. Avukat Can Atalay, davada karar aşamasına gelindiğini belirterek, kararın önümüzdeki hafta verilebileceğini söyledi.