
Bodrum'da 'barış' konuşuldu
- 22:07 25 Haziran 2025
- Güncel
MUĞLA - Bodrum Kadın Platformu'nun düzenlediği barış konulu söyleşide konuşan DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, "Devletin demokratik değişimi erkek egemenlik zihniyetiyle de mücadeleden geçiyor. Özne olduğumuzun farkında olarak hareket edersek, egemenlerin verdiğiyle yetinmeyiz." dedi.
Bodrum Kadın Platformu, “Kadınlar Barışı Konuşuyor” konulu söyleşi düzenledi. Söyleşiye Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, Kadın Koordinasyon üyeleri ve çok sayıda kadın katıldı.
‘Barış içinde kadınların nasıl rol alacağı önemli’
Barışın asıl muhatabının kadınlar olduğunu dile getiren Halide Türkoğlu, savaşın uzun yıllardan beri hem ülkelerin hem de erkek egemen sistemlerin ürettiği bir kriz hali olduğunu kaydetti. Halide Türkoğlu, “Filistinli, Rojavalı, Afganistanlı kadınlar bin yıllarca savaşların kadınların hayatlarına nasıl mal olduğunu aynı zamanda kadınların savaşlara karşı mücadelesini de aktarmak gerekir. Savaşın hayatımızı nasıl tahrif ettiğinden çok barışın hayatlarımıza neyi kazandıracağını, barışın içinde bizlerin nasıl rol alacağı meselesi en önemli. Çünkü savaşı somut olarak yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerin her bir durmadan kendisini üreten savaşın krizli haliyle ilgili” dedi.
‘Savaşlar devam ederken kadın mücadelesi de gelişti’
Çatışma ve savaş üreten zihniyetlerin isimleri değişse de emperyal güçlerin ya da ulus devlet aklının kadınların ve halkların yaşamlarına uzun yıllar müdahale ettiğini dile getiren Halide Türkoğlu, “Erkek egemenliğinin kendisini kurumsallaştırmasının kendisi Birinci Dünya Savaşını bir barışla bitirdi. Birinci Dünya Savaşı bir savaş ya da savaşsızlık hali değildi. Aynı zamanda bir başka savaşın zeminini oluşturan ve Ortadoğu'da o sancılı halin kendisini oluşturmasıyla ilgiliydi. Birinci Dünya Savaşı devam ederken kadınlar özgürlük, eşitlik, mücadelesi verdi, oy hakkı, eğitim hakkı mücadelesi verdi. İkinci Dünya Savaşındaki barış gerçek bir barış mıydı? Değildi. Emperyalistlerin kendi arasında çizmeye çalıştığı sınırların, ulus devlet aklının milliyetçiliği, cinsiyetçiliği, dinciliği yüz yıl boyunca hayata geçirmeye çalıştığı erkek devlet aklının organizasyonuydu. Faşizmin kurumsallığı bir süreç yaşandı. Ötekini yok saymaya, kendisi gibi olmayanı yok edecek hamleler gelişti. Bunu yaparken de kadınlar üzerinden yapılmaya çalışıldı. İkinci dünya savaşı ile çokluluk ve farklılıkları öğrenmeye başladık. Tek tip olmadığımızı, kadınların deneyimlerinin var oluş felsefesine dayandığını öğrendik. Beden politikasını öğrendik” ifadelerini kullandı.
'Kimlik tartışmaları başladı’
Ortadoğu ve dünyada bir savaş sistemi oluşmuşken 1990'lı yıllarda kadınların krizlerden çıkmaya çalıştığını ve kimlik tartışmalarının başladığını dile getiren Halide Türkoğlu, “Etnik mücadele veren kadınların durumu, LGBTİ meselesinin durumu. Savaş tekliği dayatırken kadınların sorgulamaları bize bu dünyanın anlamı olmasını öğretiyordu. Bir yönüyle baktığımızda sistem bireycilik üzerinden bir şeyler inşa etmeye çalıştı. Ama buna karşı mücadele edenler de hiç durmadı. Latin Amerika'da sol-sosyalist rüzgarı yaşandı. O da tek başına yetmedi. Sistem kendini yenilemek isterken bir yandan savaş, bazen fiziksel, bazen psikolojik bazen ekonomik ve siyasal süreçlerin getirdiğiyle toplum yenilenme yaşadı. Toplum tüm umutsuzluğunu bir devlet mekanizmasına ya da iktidar olgusuna teslim ederek kendi devrimini önledi” diye belirtti.
‘Bir tek Rojava Kadın Devrimi sisteme entegre olmadı’
Arap Baharı'nda kadınların devrimi yaşanıyor diye düşünürken halkların devriminin başka bir güce teslim edildiğinde meydanların kadınlara kapatılmaya başlandığını dile getiren Halide Türkoğlu, o dönem sisteme bir tek Rojava Kadın Devrimi'nin eklemlenmediğini ifade ederek şöyle devam etti: “Kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesini yüz yıllık sorgulamanın içinde götüren bir litaratüre sahip olan, Sayın Öcalan'ın demokratik ulus paradigması yaşam bulduğu bir gerçekliğe geldi. Bu kadar savaşın içinde alternatifler var. Bir o kadar da gündelik hayatın içinden tutun her gün siyasetin merkezinde, kapitalist güçlerin bir yerlere müdahale ettiği, dünyanın merkezinin enerji savaşlarında olduğu, kadınları özne olarak görmeyen bir bakış açısı var. Öyle olunca insanlarda barışı birileri yapıyor, bizde yaşayacağız beklentisi oluşuyor. Sayın Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta başlattığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı devlete, örgüte ama en çok da topluma bir çağrı. Demokratik değişim dediğimizde demokratik mücadele alanlarının büyümesi gerekiyor. Devlete demokratikleş dersin ama o demokrasiden ne anlar bilemeyiz. Barış sürecinde bunları iç içe gören bir yerden bakmak lazım.”
‘Barış çatışmasızlık hali değildir’
Barışın çatışmasızlık hali olmadığını ifade eden Halide Türkoğlu, “Her gün açlık, eşitsizlik, kimliklerin inkarının, kadın cinayetlerinin, nefret söyleminin olduğu bir yerde savaş yoktur diyebilir misiniz? Zihniyet savaşını yürütmeye devam ederiz. Gelecek tahayyülü oluşturacaksak mesele sadece AKP'nin tekelinde götürülecek bir durum mu olur? Elbette olmaz. Tam burada kadınları, gençlerin, emekçilerin mücadele eden her kesimin mücadelesi önemli. Eşitlikten, adaletten ne anlıyoruz? Yeni bir yaşamın içinde olamayacak mıyız? Bizim gelecek planımız yok mu?” diye sordu.
‘İnşa edilen erkek egemenliğine müdahale devrimci bir müdahaledir’
Yüz yıl boyunca egemenlerin kadınlara makul kadın sınırlarını dayattığını söyleyen Halide Türkoğlu, özgürlük, eşitlik, demokrasi, adaletin günlük hayatta toplum içinde uygulanması gerektiğini ifade etti. Devletin bütün kurumalarının çürüdüğünü dile getiren Halide Türkoğlu, “Yargı mekanizması, eğitim kurumu, sağlık sistemi çökmüş. Bunun hepsini devlet yapmış. Bunlar toplumun kendisinin oluşturması gereken kurumlarken, bu şekilde çöken bir mekanizmadan bahsediyoruz. Bu çöken mekanizmanın içini de erkek egemenliği her gün inşa ediliyorsa en çok buraya müdahale etmemiz gerekiyor. Devletin demokratik değişimi erkek egemenlik zihniyetiyle de mücadeleden geçiyor. Bu devrimci bir müdahaledir” diye kaydetti.
‘Kadınlar beklememeli’
Başka bir dünyanın mümkün olması için yaşamak istenilen bir sistem ve toplum inşa edilmesi gerektiğinin altını çizen Halide Türkoğlu, “Barış derken bunları konuşmalıyız. Tarihi bir fırsatın içindeyiz. Özne olduğumuzun farkında olarak hareket edersek, egemenlerin verdiğiyle yetinmeyiz. Kadınların dünyasında buna müdahale etmek vardır. AKP ne yapacak diye bekleyemeyiz. Demokratik siyaset alanlarının gelişmesi, ifade özgürlüğünü güvence altına alacak, kadınların mücadelesini güvence altına alacak, durmadan hareket halinde olduğumuz bir sürecin içindeyiz” dedi.
Ardından buluşma kadınların konuşmaları ile devam etti.