‘Cizre bodrumlarının’ ardından: Takipsizlik kararları ve kapanan dosyalar

  • 09:02 4 Şubat 2018
  • Hukuk
ŞIRNAK - Yaralı olarak sığındıkları Cizre bodrumlarında katledilen yurttaşların dosyalarına tek tek ‘takipsizlik’ kararı veriliyor. Herhangi bir delil, tıbbi örnek, olay yeri incelemesi olmaksızın “Çatışmada öldü” denilen yurttaşların avukatları ise, verilen kararların hukuka uygun olmadığını dile getiriyor. 
 
Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Aralık’ta ilan edilen ‘Sokağa çıkma yasağının’ 41.gününde yaralı yurttaşların sığındıkları 3 farklı bodrum kamuoyu gündemine düşmüş, ardından bodrumlardaki yaralılar katledilmişti. Bostancı, Niran ve Akdeniz Sokak ekseninde olan bodrumlara ilişkin 7 Şubat 2016 gecesinde “Bodrumlarda 60 kişi öldürüldü” şeklinde haberler servis edildi. Ardından bir daha iletişim kurulamayan yaralıların katledilmiş bedenlerine ulaşıldı. 
 
Bodrumların üzerinden iki yıl geçmesine rağmen açılan dosyaların hiç birinden sonuç alınamadı. Hayatını kaybeden 300’e yakın kişi için açılan dosyaların çoğuna kopyala-yapıştır yöntemler ile  “Kamu adına kişinin BTÖ mensubu olması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla…” şeklindeki ibarelerle takipsizlik kararı verildi. 
İki yılı aşkın süre zarfında toplam 42 dosyaya takipsizlik kararı verildi. 7 dosyada ise halen gizlilik kararı bulunuyor.  Dosyalara, görüntü, ses, resim vb. kayıtların gizlilik kayıtları kaldırıldıktan sonra eklenmesi gerekiyor. Fakat dosyalara bu zamana kadar otopsi raporları dışında pek bir şey eklenmedi. 
 
Son süreçte takipsizlik kararı verilen dosyalardan biri de Felek Çağdavul’un dosyasyı. Felek’in dosyasında soruşturma raporları ve polislerin telsiz konuşmaları da bulunuyor. Telsiz konuşmalarında polis ekipleri önce “Çatışma var olay yeri güvenli değil” diyor. 10-11 Şubat tarihli kayıtlarda ise  “Çatışmalar bitti, şehr-i Cizre’de havai fişek gösterisi olacak, bu da sana gelsin” şeklinde cümleler sarf edilerek katliam kutlanıyor. 
 
Yasak sırasında katledilen Mevlüde Özalp, İsa Tilaver, Tahir Akdoğan ve Mustafa Uğur hakkında açılan dosya ise birleştirilerek kısıtlılık kararı getirildi. Şırnak Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararının kaldırılması yönünde görüş bildirmesine rağmen Şırnak Savcılığı kısıtlılık kararını kaldırmıyor. Şırnak Savcılığı tarafından açılan soruşturma dosyası ilkin bir yıl boyunca bekletildi. Bir yılın sonunda aileler dosyanın ne durumda olduğunu öğrenmek amacıyla avukatlara vekâlet verdi. Vekâlet alan avukatlar dosyayı inceleme talebinde bulundu. Avukatların talebinden hemen bir gün sonra savcılık dosyaya 'kısıtlılık kararı' getirdi. Kısıtlılık kararından bir gün sonra ise dosyadaki soruşturma 'Kovuşturmaya yer yok' gerekçesi ile takipsizlik ile sonuçlandı. Takipsizlik ile sonuçlanan dosya avukatların ve ailenin isteğine rağmen verilmiyor. Neyin saklandığının bilinmediği dosya için avukatlar Sulh Ceza Hâkimliği’ne konu hakkında suç duyurusunda bulunacak.
 
Savcılar dosyayı kapatmanın derdinde!
 
Savcıların “Emniyete yazı gönderiyoruz, onları bekliyoruz” diyerek beklettiği dosyaların hadi hesabı olmadığını dile getiren avukatlar, savcıların dosyaları en iyi “En iyi nasıl kapatırım?” derdine düştüklerini ifade etti.  Savcıların ayrıca “Dosya ne kadar erken kapanırsa o kadar iyi olur” düşüncesi ile hareket ettiğini dile getiren aileler ve avukatlar dosyalardaki delilerin de ona göre toplandığını söyledi.
 
Olay yerinde inceleme için alınan kıyafetler ortada yok!
 
Gizlilik kararı kaldırılan dosyalardan en göze çarpan ve kuşkuları büyüten bir diğer nokta ise, olay yerinde alınıp adli incelemeye gönderilmesi gereken kıyafetlerin ortadan kaybolması. Dosyaların çoğunda olay yerinden alınan elbiseler otopsi fotoğrafları sırasında bulunmuyor. Prosedür gereği inceleme için verilen elbiselerin akıbetinin ne olduğu hakkında kimsenin bir bilgisi yok. Bu elbiselerin kaçının Adli Tıp’a gönderildiğini, kaçının imha edildiğinin bilinmemesinin dışında incelenen elbiselere ait raporlar da Emniyet tarafından Savcılığa teslim edilmiyor. 
 
Takipsizlik verilen dosyalara da olay sonrasında elbise inceleme raporunun gönderildiğini dile getiren avukatlar, savcıların ellerindeki delilleri bile incelemeden dosyaları kapattığını vurguluyor.
 
O elbiselerde yakın atış yapılıp yapılmadığı, olay esnasında vücuttaki yaralar ve elbisedeki yara izleri aynı mı değil mi cevapların bulunduğunu ifade eden avukatlar, ölümlerin infaz mı yok da çatışma esnasında mı yaşandığının ancak bu şekilde ortaya çıkarabileceklerini dile getiriyor.
 
Tek delileri ‘gizli tanıklar’
 
Neredeyse bütün dosyaların ‘Kopyala-yapıştır’ şeklinde hazırlandığı ve hataların yapıldığı görülürken, takipsizlik kararı verilen bütün dosyalarda gizli tanık ve vücutta bulunan antimonlar delil gösterilerek, “BTÖ mensubu üyesi olduğu için güvenlik güçlerinin meşru müdafaa haklı bulunarak kovuşturmaya yer olmadığı” kararı alınıyor. Bir görüntü, bir delil olmadan verilen kararların hukuka uygun olmadığını dile getiren avukatlar, dosyalarda kişilerin çatışıp çatışmadığına dair bir ibare bulunmadan gizli tanık ifadeleri ile kişinin ‘BTÖ’ mensubu ilan edildiğini söylüyor.
 
Katledilen kişilerin dosyalarında alınan parmak izlerinde artış artığı bulunmamasına ve “Antimon elementi var” diye tıbbi raporlar verilmeden, “Çatışmada bulundu” şeklinde ibareler geçiyor. Gizli tanık ifadelerinin çoğunun çürümesine rağmen eski ifadelerin halen kaldırılmadığı dosyalara takipsizlik kararı veriliyor. 
 
Berjin bu örneklerden sadece biri!
 
Bu dosyalardan biri olan Berjin Demirkaya’nın dosyasında bulunan çelişkili ifadeler de dosyaların “Bir an önce kapatalım” tarzının en iyi göstergesi. Dosyada şu ifadeler yer alıyor: “Söz konusu ifadelerden, güvenlik güçleri bodrum katına girdiğinde cenazelerin henüz bütün olduğu anlaşılıyor. Çünkü bulundukları yerler ve durumları net olarak tarif ediliyor. Fakat ailelerin teslim aldığı cenazelerin birçoğunun vücut bütünlükleri yoktu ve çocuklarına ait birkaç uzuv poşetler içinde verilmişti.”
 
Soruşturma dosyasındaki çelişkili ifadeler
 
Savcılık soruşturma dosyasındaki ifadeler, o tarihlerde devlet kurumları tarafından yapılan açıklamalarla da çelişiyor. Savcılık, 10 Şubat 2016 tarihinde yapılan söz konusu aramada toplam 25 cenazenin mevcut olduğunu söylüyor. Fakat 10 Şubat 2016 tarihinde, Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada ise şunlar kaydedilmişti: “Şırnak Cizre’de devam eden operasyonda; 20 (5+15) bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiştir. (09 Şubat 2016 tarihli basın açıklamasında yer verilen 15 bölücü terör örgütü mensubu terörist bu rakama dâhildir.) 10 Şubat 2016 tarihinde de 3 ayrı bölgede, daha önce etkisiz hale getirildiği değerlendirilen 12 bölücü terör örgütü cesedi ele geçirildi…”