Aytül Kaplan: Mahkemenin üzerinde Nuriye ile ilgili yoğun bir baskı var

  • 09:14 23 Ekim 2017
  • Hukuk
Esra Aydın 
 
ANKARA- KHK ile işlerinden ihraç edilen ve 227 gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için bir sonraki duruşma 17 Kasım tarihinde görülecek. Duruşmada Nuriye'nin bilincinin açık olacağı düşüncesinde olduğunu söyleyen avukat Aytül Kaplan, mahkemenin üzerinde Nuriye için yoğun bir baskı olduğu kanaatinde olduğunu belirtti.    
 
KHK ile işlerinden ihraç edilen, 227 gündür de açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın "örgüt üyeliği" iddiasıyla yargılandığı davanın üçüncü duruşması 20 Ekim'de görüldü. Mahkeme heyeti Semih'in 'adli kontrol şartı' ile tahliyesine, Nuriye'nin ise tutukluluğunun devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 17 Kasım tarihine ertelendi. Avukatları bir sonraki duruşmanın, Nuriye için çok geç olabileceğini söylerken, mahkeme ise başka tarih olmadığı cevabını vermişti. Konuyla ilgili görüştüğümüz avukat Aytül Kaplan, Nuriye'nin bir sonraki duruşmada bilincinin açık olacağını tahmin ediyorum. Ancak ifade verebilecek enerjisi olur mu bilemem. "Tahliye olsaydı, onun için büyük bir moral olurdu. Bu olmadı. Mahkemenin üzerinde Nuriye ile ilgili yoğun bir baskı olduğu düşüncesindeyim" şeklinde ifade etti. 
 
Nuriye'nin bir sonraki duruşmada sağlığının nasıl olacağını kimse bilemez..
 
Mahkemenin Nuriye ile Semih'i duruşmaya getirmek istemediklerini aktaran Aytül, Nuriye'nin sağlığı Semih'in sağlığından daha kötü olduğu ve Semih için "Sağlığı, duruşmaya getirmek için uygun değildir" şeklinde bir rapor  almaları zor olduğundan Semih'i götürmek zorunda olduklarını söyledi.  227 gündür açlık grevinde olan Nuriye'nin sağlık durumunun duruşmaya gelebilecek durumda olmasına rağmen, yorgunluğu ve halsizliğini bahane ederek getirmediklerini söyleyen Aytül, "Nuriye fiziksel olarak daha zayıf. Böylesine zayıflamış, küçülmüş bir bedenin kamuoyunda yaratacağı etki farklı olacaktı. Birinin tahliye edilip diğerinin edilmemesinin nedenleri hukuki değil. İkisi de, işlerini istediği ve açlık grevi yaptıkları için yargılanıyorlar. Dosyada hukuki durumları aynı. Duruşmada görüldüğü gibi itirafçının iftiraları deşifre oldu. Üç yıl arayla, birbirine 180 derece zıt iki beyanı var, itirafçının. Baskı gördüğü ortada" şeklinde konuştu. 
 
'İktidarın Nuriye'ye daha öfkeli olduğunu düşünüyorum'
 
Nuriye'nin neden duruşmaya getirilmediğini ve tahliye edilmediğini ise Aytül, "İktidarın Nuriye'ye daha öfkeli olduğunu düşünüyorum. Çünkü 9 Kasım'da İnsan Hakları Anıtı önüne ilk giden Nuriye oldu. Direnişi Nuriye'nin cesareti başlattı" şeklinde değerlendirdi. Mahkemenin, Nuriye'nin duruşmaya getirilmesi yönünde bir karar almadığını belirten Aytül, kararın, hastaneye SEGBİS sisteminin kurulması şeklinde olduğunu ifade etti. Nuriye'nin bir sonraki duruşmada, bilincinin açık olacağını düşündüğünü, ancak uzun bir ifade için enerjisinin yetmeyebileceğini söyleyen Aytül, ne doktorlar ne de avukatları olarak Nuriye'nin sağlık durumunda ne olacağına dair kesin şeyler söyleyemeyeceğini ve  her vücudun dayanma gücünün farklı olduğunu, bunu da önceki açlık grevinden bildiklerini şeklinde ifade etti. 
 
'Nuriye'nin tutulduğu koşulların değişmesi gerekiyor'
 
227 gündür açlık grevinde olan Nuriye'nin bulunduğu koşulların kötü olduğunu aktaran Aytül, Nuriye'nin bir an önce hiç gün ışığı görmeyen koğuştan çıkarılması gerektiğini ve hastanede tutulacaksa da bu kampüs hastanesi de olabileceğini söyledi. Nuriye için duruşmadan daha önemlisi  koşulların iyileştirilmesi gerektiğini söyleyen Aytül, duruşma tarihine kadar neler olacağını bilemediklerini ve  avukatları olarak duruşma tarihi için 17 Kasım'ın çok geç olduğunu söylemelerine rağmen duruşma tarihinin 17 Kasım tarihine verildiğini belirtti. 
 
 'Nuriye tahliye olsaydı onun için büyük bir moral olurdu'
 
Nuriye'yi kaybetmek istemediklerini, avukatları olarak bunun için mücadele ettiklerinin vurgusunu yapan Aytül, "Nuriye tahliye olsaydı, onun için büyük bir moral olurdu. Ancak bu olmadı. Mahkemenin üzerinde Nuriye ile ilgili yoğun bir baskı olduğu düşüncesindeyim" dedi.