Savcılığa göre Tarsus T Tipi’deki işkence ‘asılsız’mış!

  • 09:22 18 Ekim 2017
  • Hukuk

Safiye Alagaş

DİYARBAKIR– Tarsus T Tipi Kapalı Cezaevi’nden sürgün edilen tutsak kadınlar, geçen haftalarda sevk sırasında işkenceye maruz bırakıldıklarını İHD aracılığı ile duyurmuştu. İHD Diyarbakır Şubesi ise Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı dilekçe yazarak olayın araştırılmasını ve sorumlular hakkında gerekli işlemlerin yapılmasını istemişti. 6 Ekim’de dilekçeye cevap veren savcılık, ‘suçlamaların asılsız olduğunu’ iddia etti  
 
Haziran ayında açılan Tarsus T Tipi Kadın Kapalı Cezaevi, ilk günden itibaren usulsüzlükleri ve hak ihlalleriyle gündemden düşmedi. Sincan Kadın Cezaevi ve Tarsus C Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’nden Tarsus T Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’ne sevk edilen kadınlar, cezaevinde görevli asker ve gardiyanlar tarafından darp edilerek yerde sürüklenmiş, cinsiyetçi küfürlere ve tecavüz tehdidine maruz bırakılmıştı. İşkence ve tehdit nedeniyle kadın tutsaklar, “Burada büyük bir baskı ve şiddet var. Bizim sesimizi duyun” çağrısında bulunmuştu. 
 
Tutsak yakınları ise konuyla ilgili İHD derneğine başvuruda bulunarak hukuki yardım talebinde bulundu. Başvurular üzerine işkence ve kötü muameleye maruz bırakılan kadınlarla görüşen İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana ve Mersin şubeleri, cezaevinde yaşanan hak ihlalleriyle ilgili rapor hazırladı.
 
İHD ve tutsak yakınları, kadın tutsaklara yönelik işkence ve kötü muamelede bulunan cezaevi görevlileri hakkında savcılığa ve Adalet Bakanlığına şikayette bulunmuştu.
 
‘Sorumlular hakkında gerekli işlemler yapılsın’
 
Sevk sırasında darp edilen Saadet Akın’ın ablası Emine Akın, 14 Ağustos tarihinde İHD Diyarbakır şubesine başvuruda bulunarak ablasının sevk sırasında darp edildiğini, tehdit edildiğini bu nedenle hayatından endişe duyduğunu aktararak hukuki destek talebinde bulunmuştu. Başvuru üzerine İHD Diyarbakır Şubesi Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla dilekçe yazarak sorumlular hakkında gerekli işlemlerin yapılmasını ve konuyla ilgili kendilerine bilgi verilmesini istedi.
 
‘Araştırma yapılsın’
 
İHD dilekçesinde, cezaevindeki hükümlü ve tutsakların sahip olduğu hakların keyfi bir şekilde engellenmesinin hukuka aykırı bir durum olduğunu, bu konuda gerekli önlemlerin alınmasını tutuklu ve hükümlülerin ayrım gözetmeksizin insani muamele görmesi ve hukuka uygun, yasalar çerçevesinde yaşadıkları koşulların düzeltilmesi gerektiğini belirtti.
 
Dilekçenin devamında, “Yurttaşların gayri insani muameleye ve işkenceye tabu tutulması, hem Anayasaya hem de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Bu nedenle ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun iddiaları doğrultusun gerekli araştırmanın yapılarak iddiaların araştırılması ile sorumlular hakkında gerekli işlemlerin yapılması, hangi işlemlerin yapıldığı noktasında bilgi verilmesini talep ediyoruz” denildi. 
 
İşkence ve ölüm tehdidi gerçeği yansıtmıyormuş!
 
Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı 6 Ekim tarihinde dilekçeye cevap yazdı. Savcılık Saadet’in daha önce 5 günlük bir açlık grevine girdiğini belirterek, şuanda açlık grevinde bulunan kimsenin olmadığını vurguladı. 
 
Cevapta Saadet’in 20 Haziran 2017 tarihinde Tarsus Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakil edildiğine dikkat çekilerek, “Adı geçenin kurum 1. Müdür Mahmut Çaça, İnfaz ve Koruma Memurları ve asker tarafından darp ve işkenceye maruz kaldığı, ayrıca infaz ve koruma memurlarının kendisini ‘90’lı yılları arayacaksınız’ diyerek ölümle tehdit edildiği iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır” iddialarında bulundu.
 
İşkence söylemi ‘provoke amaçlı’ denildi
 
Herhangi bir hükümlü ve tutukluya yönelik darp, işkence olayının yaşanmadığını, durumun kamera kayıtlarında da teyit edilebileceğini ileri süren Savcılık, “Hükümlü ve tutukluların darp şikayetleri ile ilgili Tarsus Cumhuriyet başsavcılığınca yürütülen soruşturma dosyası kapsamında hükümlü Saadet’in 13 Temmuz 2017 tarihinde Tarsus devlet hastanesince düzenlenen raporda her hangi bir darp olmadığı belirtilmektedir. Kurumumuzda bulunan hükümlü ve tutuklulara baskı yapıldığı, hak ihlallerine uğradıkları iddiaları gerçeği yansıtmamakta olup, bu iddialar son günlerde PKK yandaşları tarafından Ceza İnfaz kurumlarına yönelik provoke amaçlı yapılan asılsız iddialardır” şeklinde iddialarda bulundu.
 
İşkence faili ‘tanıdık’ çıktı
 
Yeni açılan Tarsus T Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’ne müdür olarak atanan Mahmut Çaça, daha önce müdür olarak görev yaptığı cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülere yönelik uygulamaları nedeniyle sicili hayli kabarık. Mahmut, Diyarbakır 24 Eylül 1996 tarihinde 11 PKK’li tutsağın demir sopa ve çubuklarla katledildiği, 24’ünün de yaralandığı sırada Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 1. Müdür olarak görev yapıyordu. Olayların ardından Mahmut görevinden uzaklaştırıldı, katliam ile ilgili açılan davada hakkında “kasten yaralama” suçundan açılan dava zaman aşımı nedeniyle düştü.
 
Katliamda yaşamını yitiren tutukluların ailelerinin yaptığı itiraz üzerine karar Yargıtay tarafından bozuldu. Mahmut, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Diyarbakır Cezaevi Katliamı davasında sanık olarak yargılanıyor. Katliamın ardından TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan bir Alt Komisyon, 26 Ekim 1996 tarihinde Diyarbakır E Tipi Cezaevinde incelemeler sonucunda hazırladığı raporda Cezaevinin 1. Müdürü Mahmut’un da ismi geçiyor.
 
Mahmut, komisyona verdiği ifadesinde yaşamını yitiren tutsakları suçlayarak, müdahale kararını verdikten sonra inisiyatifin müdahaleyi yapan askerlere geçtiğini ileri sürmüş, yaşanan ölümlerden sorumlu olmadığını iddia etmişti.