Kadın avukatlardan eril yasalara karşı mücadele çağrısı

  • 09:16 13 Ekim 2017
  • Hukuk
Zülal Koçer
 
İSTANBUL - Kadınların tepkiyle karşıladığı Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nı değerlendiren kadın avukatlar, kadınlara dönük saldırıların seçme seçilme hakkına müdahale edilmesine kadar varabileceğini söyleyerek, tüm kadınlara mücadele çağrısında bulundu.
 
Kadın örgütlerinin, gündeme geldiği ilk günden bu yana itiraz ettikleri il ve ilçe müftülüklerine nikah kıyma yetkisini de kapsayan "Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı",  İçişleri Komisyonu'ndaki görüşmeler sonucunda alt komisyona gönderildi. Alt komisyonda kabul edilen tasarı yeniden İçişleri Komisyonu'na gönderilerek kabul edildi. Tasarının önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu'na gelmesi bekleniyor. 
 
Söz konusu tasarıya ilişkin JIN NEWS'e değerlendirmelerde bulunan kadın avukatlar, tasarının yasallaşması halinde kadınların uzun yılları bulan mücadelelerle elde ettikleri kazanımları kaybedeceklerine dikkat çekti. 
 
'Dini referanslarla yeni bir sistem inşası'
 
Avukat Züleyha Gülüm,  kadınların kazanımlarına yönelik uzun zamandır bir saldırı olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Biz bunu kürtaj yasağında, kız çocuklarının istismarcısı ile evlendirilmek istenmesinde gördük. Başbakanların, bakanların, cumhurbaşkanlarının kadın meselesi konusunda dini referanslara dayalı olarak kadınlara öngördükleri bir takım yaşam biçimlerini dayattıklarını görüyoruz. Bu konularda bazen dini cemaatler, bazen müftülükler, bazen diyanet öne çıkarılıyor. Kamusal tüm alanlarda kadınların kazanımlarının yok edilmeye çalışıldığını, yasal olarak elimizden alınmamış hak ve kazanımların da fiili olarak aslında elimizden alındığını görüyoruz." 
 
'Kadınları zapturapt altına almak istiyorlar'
 
Demokratik hakların tamamen ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir dönemden geçildiğine işaret eden Züleyha, bunun OHAL ile kalıcılaştırılmaya çalışıldığına dikkat çekti. İnşa edilmek istenen yeni sistemin en önemli parçasının kadınlar olduğunu dile getiren Züleyha, "Çünkü kadınları zapturapt altına alamadığınız bir sistemde; sizin istediğinizi yapma şansınız yoktur. Bu nedenle de hızla kadınların kazanımlarına saldırıyorlar" ifadelerini kullandı. 
 
Kadınlara saldırının ilk olarak "özel hayat, dokunulmaz" denilen alanlardan başlandığını kaydeden Züleyha, "Bunu aileyi yeniden yapılandırma gayesi üzerinden yapıyorlar. Yani aile üzerinden bütün bir toplumu dine dayalı olarak yeniden yapılandırdıkları bir süreç işletiyorlar" dedi. 
 
'Nafaka hakkını bile tartıştıracaklar’
 
Bu konuya sadece müftülüklere nikah yetkisi olarak bakılmayacağını bunun daha ötede bir saldırı söz konusu olduğunu dile getiren Züleyha, Mağdur Hakları Yasa Tasarısı’na da değindi. Züleyha, "Boşanma komisyonunun içerisinde bir sürü yasal düzenleme var. Kadınların nafaka hakkını bile tartışma konusu yapan yasal düzenlemeler serisi önümüzde duruyor" diye konuştu.  
 
 'Kadınların birlikteliği önemli'
 
Daha öncede benzer yasa tasarılarına karşı kadınların verdiği mücadele deneyimlerini hatırlatan Züleyha, kadınların aynı şekilde bugünde birlikteliği sağlamaları halinde bu yasaların geçmeyeceğini söyledi. Kadınları buna rağmen karşısına alan bir iktidar söz konusu olduğunu kaydeden Züleyha, "Bu yasa bugün geçer ya da geçmez. Ancak geçse bile, bununla birlikte pek çok yasa değiştirmek zorundalar ya da o yeniden inşa süreci için çok fazla fiili uygulamalara da gitmek zorundalar. Bu nedenle biz bugün bu yasayı durduramasak bile bir sonraki adımı kolaylıkla atmalarını engellemiş olacağız" ifadelerine yer verdi.  
 
Kadınlar olarak sokakta olmaya devam edeceklerinin altını çizen Züleyha, "Meclise geleceği gün de sokakta olacağız, tüm kadınlara da sokakta bu yasaya karşı birlikte olma çağrısında bulunuyoruz" dedi. 
 
'Siyasi iktidar istismarcıyı cesaretlendiriyor'
 
Avukat Diren Cevahir Şen ise, bu düzenlemenin kadınların uzun yılları bulan mücadeleleri sonucu kazandıkları haklara yönelik ciddi bir saldırı olduğuna dikkat çekti. Diren, yasadaki müftülüğe ilişkin maddenin çocuk istismarının önünü açabilecek durumda olduğunu dile getirerek, "Buradaki amaç bütünüyle istismarcıyı korumak. Buna kesinlikle, işte memleketin gerçeği şuydu, kötü niyet yoktu gibi bir bahane uydurulamaz. Siyasi iktidarın ne yaptığını biz çok net olarak görmekteyiz. Amaç istismarcıyı, tecavüzcüyü cesaretlendirmektir, çocuk yaşta evliliklerin önünü açarak kadını aile içine hapsetmektir" diye konuştu. 
 
Yaşanan sürecin kaygı verici olduğunu belirten Diren, bu sürecin seçme seçilme hakkına müdahale edilmesine kadar varabileceğini söyledi. 
 
'Kadın kimliğinde buluşup karşı çıkmalıyız'
 
Kadınların yasa tasarısının gündeme geldiği günden beri çeşitli şekillerde itirazlarını yükselttiğini ifade eden Diren şöyle devam etti: "Hangi kültürden, etnisiteden olursa olsun kadınlar bedenlerine ve kimliklerine sahip çıkmalı. Bizi birleştiren şey kadın olmamız ve iktidarın tüm hamleleri bizim bu kimliğimize yönelik ve bu saldırılar da sürecek. İktidardan hemen her gün kadınların aleyhine açıklamalar duyabiliyoruz. Dolayısıyla nasıl bir kadın düşmanlığı, nasıl bir erkek egemenliği içerisinde olduğumuz belli. Buna karşı tek çare, ortak kimliğimiz yani kadın kimliğimizde buluşup bütün kazanımlarımıza sahip çıkmak. Kadınların örgütlü mücadelesinden, bir arada durmasından başka yol yok."
 
'Tecavüz ve istismar yasallaşıyor’
 
Tasarının yasallaşması haline ortaya çıkacak tabloya değinen Diren, "iktidar her ne kadar 'bu tek seçenek değil' dese de bir çok kadına hangi evlilik yoluna gitmek istediği sorulmayacaktır. 14-15 yaşında pek çok çocuğun istismara, yine pek çok kadının tecavüze uğraması pekala mümkün kılınacak. Doğum bildirimi meselesi ise devlet kontrolünde istismar ve tecavüz olarak çıkacak karşımıza. Yani şu durumda, tecavüz ve istismar yasallaşıyor desek pek de yanlış olmayacak. Yine hayatlarında savaş gerçeği olan kadınlar açısından da katmerli bir şiddet olacak" sözlerini kullandı.  
 
Diren, son olarak kadın dayanışmasına vurgu yaparak kadınların mücadele etmeleri gerektiğini ve mücadeleden artık geri dönüş olmadığını söyledi.