Figen Yüksekdağ: Bu onurlu hareket mutlaka kazanacak

  • 13:24 19 Nisan 2019
  • Hukuk
ANKARA - Tutuklu bulunduğu davanın duruşmasında savunma yapan HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Leyla Güven'in siyasi iktidarın üstlenemediği sorunun çözüm noktasında aktif rol aldığını ve sorumluluk üstlendiğini belirterek, "Hesapsız kitapsız bir davayı mutlaka kazanırsınız.  Bu onurlu hareketin mutlaka kazanacağına inanıyorum" dedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın tutuklu yargılandığı ve hakkında hazırlanan 7 fezlekenin birleştirilmesiyle oluşturulan davanın 11'inci duruşması, Sincan Cezaevi Kampüsü Ankara 16'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı.  Demokratik Toplum Kongresi (DTK) bünyesindeki faaliyetleri, katıldığı eylem ve yaptığı konuşmalar nedeniyle hakkında hazırlanan 92 sayfalık iddianamede "örgüt yöneticisi" olmakla suçlanan ve hakkında 83 yıla kadar hapis istenen Figen, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Duruşmaya Figen'in avukatlarının yanı sıra HDP Kadın Meclisi üyeleri de katıldı. 
 
'En yakınımızdaki insanların bedenlerinin her gün eridiğini görüyoruz'
 
Birleşen  dosyalar  kapsamında savunmasına başlayan Figen,  duruşmaya  bizzat katılmak istediğini ancak Türkiye'de  tırmanan kriz ortamında bir siyasi yargılama yapıldığına dikkat çekti.  Figen,  savunmasına açlık grevlerine dikkat çekerek  şunları söyledi: "Bulunduğum cezaevinde çok yoğun bir siyasi hareket yaşanıyor. Bu siyasi hareketin adı süresiz açlık grevi. Kendini ifade ve hakkını arama yöntemi. Bugün Türkiye genelinde 7 bin üzerinde siyasi mahpus süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Hakkari milletvekili sayın Leyla Güven öncülüğünde başlayan ve 150 gün aşmış durumda olan açlık grevi benim bulunduğum cezaevinde de yoğunluklu olarak devam ediyor. Odada birlikte bulunduğun birlikte her şeyi paylaştım DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ve Hakkari Milletvekili Selma Irmak açlık grevinde ve 100 güne yaklaştılar. Onlardan önce  başlayan  bazı arkadaşlarımız 100 günü aşmış durumda.  Türkiye hapishanelerinde sayısız sorun ve ihlal  varken bir de açlık grevleri ile uzun süredir ve yıpratıcı bir sürecin tanığı olduk. En yakınımızdaki insanların bedenlerini her gün eridiğini görüyoruz. Siyasi sorunun çözülebilmesinden dolayı cezaevlerinde kendi bedenini feda eden insanlar, yaşanan ölümler var.  Bu Türkiye'nin siyasal aklının ne kadar düğümlendiğini ve bu düğümün çözülmesi için bizim ne kadar uğraştığımızı gösteriyor.  Türkiye'deki adalet ve hukuk sistemi yargılama süreçlerinde sağlıklı ilerleme düşünemezken ,Türkiye'deki tüm toplumsal konularda sorunlara yol açan atmosferi ortadan kaldırmak için uğraşmak gerekiyor. Açlık grevine başlayanların temel talebi İmralı tecridinin son bulması ve barış  koşullarının yeniden oluşturulması. Şuan 7 bine yakın açlık grevinde dünyada böyle bir örnek yok."
 
'Leyla Güven siyasi sorumluluk üstlendi'
 
Bu kadar derin bir kriz karşısında bütün toplumsal yapının sorduğu soruya cevap vermesi  gerektiğini  ve bu düğümlerin  çözümü için herkesin mücadele etmesi gerektiğine dikkat çeken Figen, "Bundan 3-4 yıl önce hükümetin desteğiyle sistematik görüşmeler yapıyordu İmralı'yla. Bu tutumu geri geliştirilmesindeki en temel engel siyasetin ülkeyi değil kendini merkeze koyması.  Bugün AKP-MHP ittifakı halkın ihtiyaçlarını  bir tarafı bırakıp kendi ihtiyaçlarını öne koyuyor ve halkı  zapturapt altına alıyor. Sayın Leyla Güven bu nedenle siyasi sorumluluk üstlendi.  Siyasi iktidarların üstlenemediği  bu sorunun çözüm noktasında aktif oldu.  Bu memleketin barışa ihtiyacı var dört yıl önce silahlar kınında,  asker kışlasındaydı.  İnsanların güvenlik sorunu siyasi iktidar tarafından pazarlanmıyordu.  Bu ülkenin insanı ilk defa yarına geleceği umutla bakmayı öğrenmişti.  Ne zaman ki İmralı kapısına kilit vuruldu. O zaman  savaş başladı ve  bu savaş gerilim siyasetini de beraberinde  getirdi.  İşte bugün  7 bin  tutsak bunun için açlık  grevinde.  Milyonlarca insan bunun için çözüm çözüm diye bağırıyor" ifadelerini kullandı.
 
'Bu onurlu hareket mutlaka kazanacak'
 
Bugün  zor koşullarda da olsa bu direnişin başarılı olacağı umduğunu söyleyen Figen, " Hesapsız kitapsız bir davayı mutlaka kazanırsınız.  Bu onurlu hareketin mutlaka kazanacağını inanıyorum. Yanımdaki arkadaşı refakatçisiyim. Koşullardan kaynaklı zorluklar yaşanıyor. Umarım önümüzdeki duruşmada bu sorunlar  çözülmüş olur ve ben bizzat gelip savunmamı yapmış olurum" diye konuştu.
 
'Katliam girişimi ile karşı karşıya kaldık'
 
Figen ardından fezlekeleri ile ilgili savunmaya geçti. Abluka döneminde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde yaptığı açıklamadan dolayı hakkında hazırlanan fezlekeye ilişkin konuşan  Figen, şunları söyledi:  Fezlekeye konu olan bu basın açıklamasının esas çıkış noktası sokağa çıkma yasakları ve Sur'daki ablukayı protesto etmek. Ve Sur içerisinde mahsur kalan insanlarımızın can güvenliği talebini dile getirmek. Basın açıklamasında  benimle birlikte bulunan 150 arkadaş ve Diyarbakır halkıyla birlikte katliam girişimi ile karşı karşıya kaldık.'Yavuz hırsız ev sahibini bastırır' diye bir söz var ben bu fezlekeleri bu şekilde görüyorum.  Bu fezlekeler haklıyı haksız çıkarmaya çalışan fezlekelerdir.  Bizim niyetimiz Sur'dan  başlayarak sokağa çıkma yasakları olan kentlere dikkat çekmek sivillerin olduğu yerlerde bombardıman yapılmamasını sağlamak . Bizim amacımız bir atmosfer yaratalım ki; insanların çıkışı için bir kapı açılsın. Bu kapsamda partinin bu belirlediği programlar çerçevesinde yaptığımız etkinliklerden biriydi.  Son durağımız da  Cizre olacaktı.   Valilik ve emniyetle görüşüldü anlaşma sağlandı.  Biz sonradan fark ettik nasıl bu tuzağa düştük diye her tarafı kapalı ve dikenli tellerle çevrilmiş  bir yere kıstırıldık. Maalesef kendimizi emniyet güçlerine emanet etmememiz gerektiğini bir kez daha öğrendik. İnsanların en savunmasız  olduğu yere girdiğimizde arkamızdan bir gürültü geldi. 
 
'İzdiham ortamı yaratılmak istendi'
 
Sonra ses bombası atıldığını fark ettik. Ses bombası atıldıktan sonra beş dakika yürüyüşe devam ettik.  O aşamaya kadar kimse 'durun' demedi.  Her tarafımız demir kafesler çevrili bir  cehennem in ortasında gibiydik. Basın açıklamasına başladık. Arkadaşımız anons yaptı. Sonra ben konuşmaya başlayınca polis anons geçti Burada benim konuşmama yönelik olduğunu düşündüğüm için  konuşmamı sürdürdüm. Basın açıklamasını provoke etmeye dönük bir yaklaşım da ondan sonra cehennem gibi bir gaz bombası saldırısı yaşandığı katliam girişinde girişimine maruz kaldık. Sağımızda solumuzda her yerden  gaz bombaları yağıyordu.  Bir izdiham ortamı yaratılmak istendi. Gazdan dolayı göz gözü görmüyordu. Bundan  sonra ciddi yaralanan arkadaşlarımız oldu. Soğukkanlılıkla oradan çıkmayı başardık. O gün yaşadığımız katliam girişimiydi. Hala ses bombası nereden ve kim tarafından  atıldığı çözülemedi.  Uçan kaçanı yakalayan emniyet güçleri, bu tür provokosyanları ne hikmetse bir türlü aydınlatamıyor."
 
Figen savunmasının  devamında şöyle konuştu:
 
"Karanlık güçler tarafından bizlere yönelik provokasyon olmuştur.  Bizlere karşı suç işlenmiştir.  Bu suçun hesabı verilmemiştir. Bunu bir suç duyurusu olarak sunuyorum. Ortada bizim tarafımızdan yapılan bir yanlışlık yoktur. Olaydan sonra yaralananlar hastaneye kaldırıldı. Geri kalanlar çok kötü bir şekilde gözaltına alındı. Bu kadar ağır bir saldırıdan sonra tepkimizi ifade etmek amacıyla Büyükşehir Belediyesi önünde toplandık.  Yaralanmış ıslanmış ve savaştan çıkmış şeklinde direnen yaşamaya çalışan insanlar vardı. Biz ne olursa olsun bu sesi duyurmak için bir şekilde yürüyüşe devam ettik. Kısa bir konuşma yaptık , oradan otobüsle Mardin'e geçtim.  Bu açıklamanın içeriğinin anlamamaya çalışan ve üstünü örten bir anlayış var.  Siyasi iktidarın baskı ve yönlendirmesiyle bu fezlekeler hazırlandı.  
 
'Türkiye şuan pamuk ipliğine bağlı'
 
Karşı karşıya karşı olduğumuz bu baskı koşullarında direngen tavrımız cezalandırılmak istenmektedir. İnsan bu hayatta bir çok yanlış yapabilir. Suç işleyebilir. İnsan beşer şeşerdir. Ama asla ve asla bağışlanamayacak  bir suç vardır.  O da barış umudunu kaybetmek.  Bu sözleri söylemek zorundaydım Biz üç yıl önce  yaşanılanları gördük.  Bu krizin oluşmaması için çabaladık, çırpındık ama engelleyemedik.  Ama en azından biz çırpındık, bu siyasetçiler ne yaptı? Bir akşam tek bir adamın tepesi attığında her şeyi mahvedebilir. Türkiye şu an pamuk ipliğine bağlı. Şartlar çok ağır ama biz de bir kapı açmaya çalışıyorduk. Biz o zaman da Diyarbakır'a düşen ateş sadece Diyarbakır ve İstanbul'u dakika her yeri yakar demişti ateş düştüğü yeri yakmaz sadece bu bir insanlık ayıbıdır. Türkiye'de devamında OHAL geldi sıkıyönetim geldi,  KHK  rejimi geldi.  Gelmeyen kalmadı daha ne getirecekler bilmiyoruz."
 
'Bizi seçen milyonlar bana cesur olma görevi verdi'
 
Yargılandığı beşinci fezleke olan  Diyarbakır'da yaptığı basın açıklamasına da değinen Figen, o gün okuduğu basın metnini okudu.  Burada kendisine "örgüt propagandası ve "tehdit" suçlamasının yöneltildiğine dikkat çeken Figen, "Bu konuşmanın içinde gerçeklerin keskin ifşası var. HDP Eş Genel Başkanı ve bir siyasetçi olarak yaptığım tüm konuşmalarda  mücadele etmemiz karşısında gerçekleri net doğrudan açık ve kesin bir biçimde ifade etmek  var. Bu benim üslubumdur  bu aynı zamanda bir siyasi karakteristliği ve ahlaki bir durumu da belirtir. Yurttaşların  sana verdiği vekalete karşı cesaretli olmak gerekir.  Bu bir görevdir bizi seçen milyonlarca insan bana cesur olma görevi verdi. Onların söyleyemeyeceği şeyleri açık dolaysız söylememizi  istedi.  Bir söz vardır: 'Gerçek ve gerçekten  beslenen söz kılıçtan keskindir.  İşte bizim yargılamamızın nedeni budur. Sözlerimize bu kadar saldırmalarının nedeni budur" şeklinde konuştu.
 
'Acizsiniz...'
 
Gelecekte bu davaların ve iddianamelerin  ders kitaplarına gireceğini söyleyen Figen, "Hukukun kötüye kullanımının  en berbat örneklerini bizim davalarımız ve iddianamelerimiz de yaşanıyor. Dün söylediğimiz gibi bugün yine söyleriz. Madem bu kadar bu kadar güçlüsünüz cezaevinde olan  2.5 yıl verdiğiniz ve daha da ceza istediğiniz Figen Yüksekdağ'dan neden bu kadar korkuyorsunuz ve  uğraşıyorsunuz?  Acizsiniz çünkü.  Bizi  seçim meydanlarında karalamak için sesimizi dinletiyorlar. Sesimiz aslında onların politikalarına cevap verdi. Milyonlar buna cevap verdi.  Kurdun  kuşun kanadından bizim sesimiz bu topluma ulaşır" dedi. 
 
Figen'in savunmasının ardından mahkemeye 14.00'a kadar ara verildi.