İZMİR - Bornova'da yaygınlaşan uyuşturucu kullanımına karşı yürüyüş gerçekleştiren kadınlar, "Tüm ilgili kişi ve kuruluşların katılımıyla ülkemiz için de insan onuruna uygun politikalar oluşturulmalı ve hayata geçirilmelidir. Herkesin ve çocuklarımızın kendi varlıkları ile eşit ve özgür insanlar olarak yaşamalarının olanağı sağlanmalıdır" çağrısı yaptı. 

 

İzmir'İn Bornova ilçesine bağlı Pınarbaşı Mahallesi'nde kadınlar yaygınlaşan uyuşturucu kullanımına karşı yürüyüş düzenledi. Mahalle meydanında bir araya gelen kadınlar, sloganlar eşliğinde Çamlık Parkı'na yürüdü. Burada yapılan açıklamaya, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, DEM Parti il ve ilçe örgütü temsilcileri ve çok sayıda mahalleli katıldı. Açıklamada, "Madde kullanma, satış, kriz ve çete savaşlarında yakınlarımızı kaybetmek istemiyoruz. Artık yeter, Êdî bese" pankartı açılırken "Uyan! Bağımlılığa dur de" ve "Uyan bağımlı olma özgürleş" dövizleri taşındı. Sık sık, "Uyuşturucuya hayır", "Kadınlar Uyuşturucu istemiyor", "Çetelere dur de" ve "Zehir sokakta çocuklar toprakta" sloganları atıldı. 

 

'Sokak sokak mücadele' vurgusu

 

Açıklama öncesi söz alan Burcugül Çubuk, uyuşturucunun evler ve okullar başta olmak üzere birçok yere girdiğini hatırlatarak, "Buna karşı her yerde mücadele edeceğiz. Bu mücadelenin sokak sokak verilmesi gerekir. Mahkeme, baronları serbest bırakıyor. Baronların çarkları dönerken gençler ölüyor. Dövizlerde fotoğrafı olan Rıza'nın ailesi 7 yıl bağımlılıkla mücadele etti. Rıza, cezaevinde yaşamını yitirdi. Eğer rıza intihar ettiyse uyuşturucu insanları nasıl yalnız bıraktığının kanıtıdır. Bağımlılık sistemsel sorundur. Ülke uyuşturucunun geçiş noktası. Van'da uyuşturucudan yargılananların yüzde 60'ı kolluk. Bağımlılıktan kurtulmak isteyen herkese sözümüzdür buna karşı durmaya devam edeceğiz. Sokakta yan yana baronların karşısında durmaya devam edeceğiz" dedi. 

 

'Gençlerin hayatları yok oluyor'

 

Daha sonra kadınlar adına basın metnini okuyan Pınar Nalbatoğlu, uyuşturucudan dolayı gençlerin hayatlarının yok olduğunun altını çizdi. Uyuşturucuyla damgalanmış kişilerin normal bir yaşam sürdürülmesine olanak tanınmadığına dikkat çeken Pınar Nalbatoğlu, "Kendi geleceğimizden vazgeçerek, diğer çocuklarımızın geleceğini öteleyerek yarattığımız imkanların sonuna geldik. Madde yokluğuna giren yakınlarımız, madde satın almak için bize saldırarak, çalıp çırparak, para bulmaya çalışıyorlar. Onların madde bağımlılığı sorununa bizim, ailemizin can güvenliği sorunu eklendi. Hepimiz uykusuz geceler, huzursuz günler yaşıyoruz. İçinde yaşadığımız durumu hiç kimseyle paylaşamıyoruz. Uyuşturucu kullanmak suç ve biz de yalnızca kendine ve bize zararı olan yakınımızı ihbar etmemek için kimseyle paylaşmıyoruz. Kendi kabuğumuzda sorunu çözmeye çalışıyoruz. Ama artık bunun mümkün olmadığını öğrendik. Yakınlarımızın tüm öncelikleri madde bulmaya dönüşüyor, bu nedenle okullarını, işlerini bırakmak zorunda kaldılar" ifadelerine yer verdi.  

 

'Devlet ve yerel yönetimler etkili programlar geliştirilmeli'

 

Uyuşturucu bağımlısı kişilerin tedavi edilmelerindeki güçlükleri anlatan Pınar Nalbatoğlu, ailelerin ekonomik koşularının da bunu karşılayamadığını belirtti. Limanlarda, gümrüklerde yakalanan tonlarca uyuşturucunun akıbetinin ne olduğunun kamuoyu ile paylaşılmadığına dikkat çeken Pınar Nalbatoğlu, "Ülkemizde uygulanan politika her ne ise madde bağımlılığı ile mücadelede işe yaramadığı ortadadır. Tüm dünyada sorun olan bağımlılıkla mücadelede; bağımlılığı azaltan, kullananların yokluk krizlerini engelleyen, ve uyuşturucu çetelerinin etkinliğini azaltan ya da ortadan kaldıran politikaların uygulandığını biliyoruz.  Tüm ilgili kişi ve kuruluşların katılımıyla ülkemiz için de insan onuruna uygun politikalar oluşturulmalı ve hayata geçirilmelidir. Herkesin ve çocuklarımızın kendi varlıkları ile eşit ve özgür insanlar olarak yaşamalarının olanağı sağlanmalıdır. Madde bağımlılığından kurtulmak için, devlet ve yerel yönetimler etkili programlar geliştirilmeli, bu kapsamda bağımlılıktan kurtulmak isteyenlerin ihtiyaç duyduğu tıbbi, psikolojik ve sosyal destekler sağlanmalıdır. Toplumdan dışlama, ayrıştırma yerine eşit bireyler olarak yaşamlarını sürdürme olanakları yaratılmalıdır" diye konuştu.