
'Savaş değil, müzakere çözüm getirir'
- 09:04 25 Mart 2025
- Güncel
Melek Avcı- Dilan Babat
AMED - Tarihi Amed Newrozu’nu izleyen Tunuslu felsefeci yazar Hadhami Mahjoubep Gharbi, Abdullah Öcalan’ın barış çağrısına bir an önce yanıt verilmesi gerektiğini söylerken, “Savaş değil, müzakere çözüm getirir” dedi.
Tarihi Amed Newrozu milyonların coşkulu katılımıyla gerçekleşti. Alanda tek bir talep vardı, o da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüydü. Halkların yanı sıra Amed Newrozu’nu izlemek üzere Fransa, Katalonya, İspanya, İrlanda, Belçika, Almanya, İtalya, Kenya, Çekya, Hindistan, Mısır, İran, Lübnan, Irak, Libya, Tunus ve Güney Kürdistan’dan siyasetçi, sendikacı ve birçok sivil toplum örgütü temsilcisi bulunuyordu.
Bunlardan biri olan Tunuslu felsefeci yazar Hadhami Mahjoubep Gharbi, izlenimlerini aktarırken, Abdullah Öcalan’ın barış çağrısını değerlendirdi.
‘Kadınların direnişine hayran kaldım’
Amed Newrozu’na ilişkin izlenimlerini aktarmakla başlayan Hadhami Mahjoubep Gharbi, “Bu benim için Kürdistan halklarını, Türkiye halklarını buradaki politika ve siyaseti görüp Kürt sorununu anlamam için büyük bir fırsat oldu. Gördüm de. Gerçekten çok büyük bir kutlamaydı. Muhteşemdi ve bunu hiç beklemiyordum. Memleketimde ve dünya haberlerinden duyduklarımdan çok çok farklıydı. Harikaydı. Gördüğüm en güzel yan ise diğer memleketlerden farkı, barış içinde kutlanmasıydı. Çünkü bu tür şeylerde hep kavga, gürültü, olumsuz durumlara tanıklık ettim. Ama burada öyle olmadı. Beni en çok etkileyen de buradaki kadınların cesurca, özgürce ve rahatça halkın önüne çıkarak seslenmeleridir. Açıkçası bu, benim için yeni bir durum çok etkilendim. Buradaki kadınların mücadelesine ve direnişine gerçekten hayran kaldım” sözlerini kullandı.
‘Çağrıyı taktir ediyoruz’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı asrın çağrısını değerlendiren Hadhami Mahjoubep Gharbi, “Her zaman ve her yerde nereye kadar gidilirse gidilsin, birçok savaş yaşanırsa yaşansın sonu müzakeredir, anlaşmadır. Bir araya gelip müzakere edip sorunu çözmektir. Bu çağrı da bizi çok sevindiriyor, çünkü çok doğru ve uygun görüyoruz. Her zaman barış savaşlardan daha hayırlıdır. Savaşlar kötüdür, yıkımdır, zarardır ve herkes için kayıptır. Bunun en doğru çözümü bir araya gelip bir arada yaşamaktır. Bu çağrı da, buna yönelik olduğu için çok taktir ediyoruz” dedi.
‘Kadının el attığı davadan eminiz’
Demokratik toplumun inşasında kadınlarının rolünü vurgulayan Abdullah Öcalan’ın görüşüne katıldığını belirten Hadhami Mahjoubep Gharbi, “Kadının mücadelesi ve direnişi her alanda var. Evde kendi ailesinin içinde haklarını korumak için direniyor, iş yerinde eşit çalışma koşulları ile eşit ücret için direniyor, eğer halkı eziliyorsa halkı için direniyor tıpkı buradaki gibi. Açıkçası Newroz’da güçlü kadınları gördüm, çok sevindim ve umudum çok daha fazla yükseldi. Kadınların kendini koruduğu, hakları için mücadele ettiği, savunduğu Amed’de olsun Amed’in dışında olsun, bu direnişçi kadınların başaracaklarına dair umudum çok yükseldi. Kadınların el attığı her konu, her davadan daha umutlu, daha eminiz, çünkü kadın barışçıldır. Kadın savaşın karşısında durur, çocuklarının şiddet içerisinde büyümesini istemez, her zaman güzellik, huzur, barış ister” dedi.
‘Barış çağrısı yerde bırakılmamalıdır’
Çağrının üzerinden günler geçmesine rağmen, iktidarın somut adımlar atmamasını eleştiren Hadhami Mahjoubep Gharbi şöyle konuştu: “Barış çağrısı, müzakere, huzur çağrısı her zaman herkes tarafından olumlu karşılanmalıdır ve bu çağrının Türkiye tarafından en olumlu şekilde karşılık bulmasına ve barış masasına oturulmasını ümit ediyorum. Bunu tavsiye ediyor ve bekliyorum. Hiçbir zaman barış sesi, barış çağrısı cevapsız kalmamalıdır. Yerde bırakılmamalıdır. Ümit ediyorum ki Türkiye bu çağrıya cevap verecek. Karşılaştığım manzara buna işaret ediyor. Umarım Türkiye’de iç savaşa sürüklenmeden, yıkıma uğramadan barışa ses verir, barış elini havada bırakmaz.
‘Bir an önce çağrıya cevap verilmeli’
Bir yazar olarak şunu çok gördüm ve çok da okudum. Herhangi bir toplumda şiddetle hiçbir şey çözülmemiştir. Hiçbir toplum şiddetle sonuca ulaşamamıştır. Savaşlar yıkıcıdır, yok edicidir. Bölgede bazı ülkeler var yıkıma gitti, durumları çok kötü. Neredeyse belki 50, 100 yıl geriye gittiler. Türkiye’nin bu hale düşmemesini umuyoruz. Bir an önce çağrıya cevap vererek, barışı tercih etmesini ve barış yolunu seçmesini ümit ediyorum. Tabi barış yolu da çok uzun bir yoldur. Zorlu ve zahmetlidir, ama bunu seçmesini tavsiye ediyorum. Çünkü Türkiye gelişmiş bir ülke ama bu çağrıya cevap vermesi daha da onu geliştirecek ve toplumu ileri ve demokratik bir seviyeye taşıyacaktır.”