ÊLIH - “Toplumsal Özgürlük ve Barış Buluşmaları” kapsamında Êlih’te halkla bir araya gelen Çiğdem Kılıçgün Uçar, "Devletin artık bir şey söylemesi ve adım atması gerekiyor. iktidar kadar muhalefetin, toplumsal kesiminde sorumluluğu var" dedi.

 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti), PKK Lideri Abdullah Öcalan'la gerçekleştirilen görüşmeler kapsamında aldıkları, "Toplumsal Özgürlük ve Barış Buluşmaları" kapsamımda, Êlih'te halk buluşması gerçekleştirildi. Petrol-İş Êlih Şubesi'nde gerçekleştirilen buluşmaya, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar'ın yanı sıra Êlih'te bulunan siyasi ve sivil toplum örgütü temsilcileri ve çok sayıda kişi katıldı.

 

‘Rojava’ya saldırı tartışmaları boşa düştü’ 

 

Burada konuşan Çiğdem Kılıçgün Uçar, süreç tartışmalarının kimsenin tekelinde olmaması gerektiğini vurgulayarak, bu yüzden tüm halkla birlikte yöntemleri tartışmak ve birlikte karar almak istediklerini belirtti. Kürt halkının yüz yıl içerisinde kendine bir kimlik edindiğini ifade eden Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Bu kimliğin adı özgürlük. Nerede bakarsanız bakın Kürtler her yerde öncelikle kendilerine özgürlüğü kimlik edindiler. Şark Islahat Planı’nda Kürt halkının varlığı, dili, kimliği devlet tarafından yasaklanmıştı. Bu yasaklar bugünde hala devam ediyor. Biz hiç birini kabul etmedik. Yeni dönemi tartışırken yalnız olmadığımızı biliyoruz. Saldırıların hepsi bize mücadele alanlarını önümüze açıyor. Bir yandan Orta Doğu’da yeni bir dizayn var, bir yandan bunun Türkiye’nin üzerine etkileri var. Suriye deki güçlerin büyük bir kısmı geri çekildi. Bir tek Kürtler orada kaldı. Rojava’da kadınlar bir devrim gerçekleştirdi. O devrimin yankıları tüm dünyada buldu. Suriye’de ki statünün kendisine zarar verdiğini kimse söyleyemez. Bir yandan Türkiye’de siz ‘toplumsal barış’ derseniz diğer yandan Rojava’ya saldırı hazırlığı yaparsanız yaptığınız tartışmalar boşa düşmüş demektir” şeklinde konuştu.

 

'Sayın Öcalan’ın İmralı’da olmasını kabul etmek mümkün değil'

 

Türkiye’deki tartışmaların Rojava’daki statünün kabulünden bağımsız olmadığını belirten Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Kürt halkı özgürlük kimliğinde çok şey başardı. Yeni dönem tartışmaları diyorum ama biz Kürt halk önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın daha önce aldığı sorumlulukta devlet her zaman ilişki kurmak zorunda kaldı. Yüzyıllık bir sorunun çözümünden bahsediyoruz. Bu çözümde tarihi bir aktör olarak kabul edilen Sayın Öcalan’ın İmralı’da olmasını kabul etmek mümkün değil. Sayın Öcalan’ın kendi yapısıyla, örgütüyle, kitlesiyle bir arada olması gerekiyor. 26 yıldır tecrit altında ama Türkiye’deki demokrasinin tesisi için mücadele eden birinden bahsediyoruz” diye belirtti.

 

'Devletin bir şey yapması ve adım atması gerekiyor'

 

Türkiye’de Kürt sorununun demokratik çözümü noktasında esas bir tartışma yürütülmediğine işaret eden Çiğdem Kılıçgün Uçar,  son olarak şu ifadelere yer verdi: "Türkiye’de tesis etmek istediğimiz Kürt sorununun demokratik çözümü her hangi bir iktidarı güçlendirmek için değildir. Tam tersini Kürt surunun demokratik çözümü için sahip çıktığımız yol haritasının kendisi, Türkiye’deki halkların eşit ve özgürlüğü içindir. Kürt reform tasarısı var. Ülke ilk kurulduğu zaman burada Kürt halkının emeği, iradesi var. Bu emek eşit yurttaş olarak kabul edilmesini gerektiriyor. Yine çözüm tartışmaları sürerken iç barışı sağlamak isteyen devlet niye tek taraftan adım bekliyor. Neden sayın Öcalan’ın çağrısına yüklüyor. Bu karşılıklı emek gerektirir. Siz çözüm tartışmaları bağlamında karşılıklı adım atılması gerekiyor. Bu olmadığı taktirde bunları konuşmanın anlamı olmayacak. Devletin ve iktidarın samimiyetinin göstergesi olarak adım atılması gerekiyor. Sayın Öcalan hazırlık yaptığını ifade ettiğini söyledi ama bu mesele taraflar bağlamında ele alınmalıdır. Devletin artık bir şey söylemesi ve adım atması gerekiyor. iktidar kadar muhalefetin toplumsal kesiminde sorumluluğu var. Yeni dönemde adını koyamadığımız bu tartışmaların herkes tarafından sahiplenilmesi önemlidir."