'Sadece fail değil, şiddeti besleyen iktidar da suçlu'

  • 15:59 22 Ekim 2024
  • Güncel
 
MERSİN - Kadınların katledilmesinin ve kadına yönelik şiddetin en uç noktaya geldiğini belirten Mimoza Kadın Derneği Başkanı Çiğdem Göksoy, burada sadece faillerin suçlu olmadığını, kadınları korumayan, şiddeti besleyen politikalara imza atan iktidarın da suçlu olduğunu ifade etti.
 
Mersin'de bulunan Mimoza Kadın Derneği, 4’üncü yıldönümüne girerken artan kadın katliamları ve şiddetine ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamaya Barış Anneleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Akdeniz İl Eşbaşkanı, Mezitli ve Akdeniz Belediyesi eşbaşkanları ve meclis üyeleri, Yenişehir Belediyesi meclis üyeleri, Toroslar Belediyesi meclis üyeleri, Toroslar Belediyesi Başkan Yardımcısı, Mersin Dayanışma Platformu ve Sanatolia katıldı.
 
‘Bu 4 yıl emekle, kararlılıkla örülmüş dayanışma hikayesidir’
 
Açıklamada konuşan Mimoza Kadın Derneği Başkanı Çiğdem Göksoy, geçen 4 yılın sadece bir tarihin geçişi olmadığını, emekle, kararlılıkla örülmüş bir dayanışma hikayesi olduğunu belirtti. Çiğdem, "19 Ekim 2020'de, kadınların eşitlik mücadelesine ve toplumsal yaşamda güçlenme sürecine katkı sunmak için çıktığımız bu yolculukta, bugün 4’üncü yılımızı gururla kutluyoruz. Mimoza Kadın Derneği olarak, adil, eşit ve dayanışma dolu bir toplum hayalini büyütmek için her geçen gün daha çok çalışıyor, daha fazla kadına ulaşıyor ve daha güçlü bir ses çıkarıyoruz. Bu 4 yıl, sadece bir tarihin geçişi değil, emekle, umutla ve kararlılıkla örülmüş bir dayanışma hikayesidir. Kadınların hakkı olan eşit fırsatlara erişimi, şiddetten korunmaları, toplumsal hayatta daha fazla yer almaları için verdiğimiz mücadelede yanımızda olan herkese teşekkür ederiz. Her attığımız adımda, bizimle birlikte yürüyen tüm kadınların, destekçilerimizin ve gönüllülerimizin emeği var" dedi.
 
'Tüm başarılara rağmen mücadele devam ediyor'
 
Çiğdem, kadınların gücüyle değişen dünyada, birlikte daha özgür ve eşit yarınlar yaratacaklarına olan inançlarının tam olduğunu ifade etti. Çiğdem, "Geriye dönüp baktığımızda, gerçekleştirdiğimiz çalışmalarda, başardığımız farkındalık kampanyaları, sağladığımız eğitimler ve kadınlara sunduğumuz dayanışma imkanlarıyla ne kadar yol aldığımızı görmek bizleri hem gururlandırıyor hem de geleceğe dair umutlarımızı pekiştiriyor. Ancak biliyoruz ki mücadelemiz henüz bitmedi. Eşitlik ve adalet için yürüdüğümüz bu yolda daha yapılacak çok iş, söylenecek çok söz, atılacak çok adım var. Bugüne kadar gösterdiğimiz çaba, bundan sonraki yolculuğumuzun sadece bir başlangıcıdır. Bu özel günümüzde, Mimoza Kadın Derneği ailesinin bir parçası olan herkese en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Kadınların gücüyle değişen dünyada, birlikte daha özgür ve eşit yarınlar yaratacağımıza olan inancımız tam" ifadelerini kullandı. 
 
‘Kadın katliamlarında Mersin 7’nci sırada’
 
Son zamanlarda artan kadın katliamlarına ve şiddete değinen Çiğdem , Mersin’in kadın katliamları sıralamasında 7’nci sırada olduğuna dikkat çekerek, "Ne yazık ki, Mersin'de ve ülkemizin pek çok şehrinde artan kadın cinayetleri, bu mücadelenin ne denli hayati ve acil olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Sadece geçtiğimiz ilk 9 ayda 12 kadın yakınları tarafından katledildi, 1 kadın da şüpheli ölüm olarak toplam 13 kadın, Mersin’de en temel insani hakkı olan yaşama hakkı ihlal edilerek elinden alındı. En çok kadın cinayetlerinin olduğu illerin nüfus yoğunluğuna göre ilk 10 büyük şehir göz önüne alındığında, Mersin kadın cinayetleri sıralamasında maalesef 7’nci sırada yer alıyor. Türkiye genelinde ise kadına yönelik şiddet ve cinayet oranları endişe verici boyutlara ulaşmış durumda. Her yıl yüzlerce kadın, eşleri, partnerleri, yakınları ya da hiç tanımadıkları birileri tarafından katlediliyor. Türkiye’de ilk 10 ayda 296 kadın cinayeti, 184 kadın da şüpheli bir şekilde öldürüldü; toplamda 480 kadın katledildi. Bu veriler, bizlere bir kez daha kadınların sadece toplumsal hayatta değil, kendi evlerinde bile güvende olmadığını, kadınların varoluş mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Mimoza Kadın Derneği olarak, her kadının güvenle ve onurla yaşayacağı bir dünya yaratmak için daha fazla sorumluluk alıyoruz. Şiddetle mücadelemizde, kadınların sesi olmaktan bir an bile geri durmayacak, bu acı gerçekleri değiştirmek için mücadelemizi sürdüreceğiz" diye belirtti. 
 
‘Kadınlar katledilirken, iktidar neden sessiz?’
 
Çiğdem, iktidarın söylemleri ve politikalarının, toplumsal cinsiyet rollerini daha geleneksel bir çerçevede şekillendirdiğini belirtirken sözlerine şunları ekledi: "Kadınların iş yaşamında ve toplumsal alanda aktif rol alması gerektiğine dair vurgular yerine, annelik ve ev içi roller daha fazla öne çıkarılıyor. Bu durumu, toplumsal cinsiyet eşitliği adına önemli bir geri adım olarak değerlendiriyoruz. İstanbul'da yaşanan vahşet, sadece iki kadının canına kıyılmasından ibaret değil, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin nasıl sistematik hale geldiğinin kanıtıdır. Kadınların öldürülme yöntemlerinin gittikçe daha da canileşmesi, bu cinayetlerin normalleştirilmesine sebep oluyor. Bu durum, şiddetin en uç noktalarına ulaştığını göstermektedir. Sadece suçluların değil, kadınları korumayan, şiddeti besleyen politikalara imza atan iktidarın da suçu vardır. Bu cinayetler bireysel değil, politiktir ve bu politikaların sonuçlarıdır. Yıllardır kadın cinayetlerine karşı önlem almayan, şiddet yasalarını etkili şekilde uygulamayan, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilerek kadına yönelik şiddeti artıran bir iktidarın bu suçlardan kaçacak hiçbir yeri yoktur! Devletin görevi kadınları korumak değilse, nedir? Kadınlar sokak ortasında katledilirken, iktidar neden sessiz? Bu sessizlik, bu şiddetin sorumluluğunu üzerinize yükler!
 
'Şiddet faillerini cesaretlendirdiniz’
 
Şunu açıkça ifade ediyoruz; İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmekle, şiddet faillerini cesaretlendirdiniz. Cezasızlık politikalarıyla, kadına yönelik şiddetin yaygınlaşmasına neden oldunuz. Kadınların hayatlarını hiçe sayarak sadece aileyi yücelten, toplumsal cinsiyet eşitliğini görmezden gelen politikalarınız, kadınların ölüm fermanını imzalamak anlamına gelmektedir. Bu politikalarınızla kadınların kanı sizin ellerinize bulaştı! Mevcut iktidarın kadına bakış açısı, geleneksel değerlerle şekillenen, kadını çoğunlukla aile ve annelik rolleriyle tanımlayan bir anlayışı barındırıyor. Kadınların toplumsal, ekonomik ve siyasi yaşamda daha fazla yer alması gerektiğine dair söylemler bulunmakla birlikte, uygulamalar ve politikalar bu hedefi destekleyecek nitelikte olmaktan uzak. Bu da toplumsal cinsiyet eşitliği adına ilerleme kaydedilmesi gereken önemli alanlar olduğunu göstermektedir. Ancak biliyoruz ki, bu yalnızca bizim değil, tüm toplumun mücadelesi olmalıdır. Her bireyin, her kurumun kadına yönelik şiddetle mücadelede sorumluluğu vardır. Biz, Mimoza Kadın Derneği olarak, bu sorumluluğu yüreğimizde taşıyor ve bu doğrultuda her geçen gün daha fazla kadına ulaşmak, onların sesi olmak için savunuculuk yapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz ve kadın kırımına karşı mücadelemizi büyütmekten de asla vazgeçmeyeceğiz."