Ece’nin şüpheli ölümü aydınlatılmıyor!

  • 09:03 21 Haziran 2024
  • Güncel
 
Nazlıcan Nujin Yıldız
 
İZMİR – Karabağlar ilçesinde 27 Mayıs 2023 tarihinde evinde şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Ece Yılmaz’ın annesi, savcıya kızının ölümünün şüpheli olduğunu ve  boşanma aşamasında olduğu Taner Yiğit Yılmaz tarafından katledildiğini söylemelerine rağmen dosyanın kapatıldığını söyledi.
 
Ece Yılmaz, 27 Mayıs 2023 tarihinde İzmir’in Karabağlar ilçesindeki evinde şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiş halde bulundu. Ece’nin Taner Yiğit Yılmaz adlı erkek ile boşanma aşamasında olduğu, daha önce failin kendisini birçok kez darp ettiği ve bu nedenle de uzaklaştırma kararı aldığı öğrenildi. Ece’nin şüpheli ölümü üzerine ailesi karakola giderek Ece’nin katledilmiş olabileceğini ve Ece’yi katleden kişinin de boşanma aşamasında olduğu Taner Yiğit Yılmaz olduğunu söyledi. Ancak hiç gözaltına alınmadan sadece ifadesi alınan failin otopsi raporu dahi çıkmadan serbest bırakıldığı ve karakolda polisler tarafından Ece’nin ailesinden saklandığı ortaya çıktı. 
 
Ece’nin katledildiğini söyleyen annesi Halime Ocakdan, durumu savcıya defalarca söylediklerini, failin ifadelerinde çelişkilerin olduğunu fakat bunlara rağmen Ece’nin ölümünün intihar olduğunu söylediklerini paylaştı. Çelişkileri ve otopsi raporunda dikkat çeken noktaları savcıya söyleyen Halime, savcıdan “Dedikodu yapıyorsunuz” cevabı aldıklarını ve dosya hakkında takipsizlik kararı verildiğini ifade etti. 13 aydır adalet arayan Ece’nin annesi, süreci JINNEWS’e anlattı.   
 
Daha önce defalarca darp edilen Ece uzaklaştırma kararı almış
 
Daha önce Ece’nin defalarca uzaklaştırma kararı aldırdığını söyleyen Halime, 21 Nisan 2023 günü Ece’nin Taner Yiğit Yılmaz tarafından darp edildiğini ve yoğun bakıma kaldırıldığını belirtti. Bu süreçte kızının ev sahibinin Taner Yiğit Yılmaz’ı sakladığını ifade eden Halime, emniyete gidip uzaklaştırma kararı aldıklarını ve eve geldiklerinde evin toparlanmış vaziyette olduğunu paylaştı. Ece’nin ailesinin desteğiyle boşanma davası açtığını ve bu sebeple de Taner Yiğit Yılmaz’ın Ece’nin babasını darp etme girişiminde bulunduğunu söyleyen Halime, “Sırf babası boşanma davası avukatına para verdi diye. Bunu biz ev sahibine söylemiştik, irtibatta oldukları için ev sahibi hemen haber verdi ona ve iki araba insan gelmişti sırf eşimi dövmek için” şeklinde konuştu.
 
Fail karara rağmen Ece’nin evine gitmiş
 
Fail hakkında uzaklaştırma kararı olmasına rağmen Ece’nin evine girdiğini ifade eden Halime, “Çocuğumu defalarca dövüp tehditler etmesine rağmen bir şekilde eve girdi. Ayın 21’inde kızım beni aradı. ‘Anne Taner beni alacak’ dedi. Ben de ‘yapma kızım ya baban ölecek ya da sen öleceksin yapma’ dedim. Kızımı en son 21 Mayıs’ta gördüm. Benim kızım o gün öldürüldü. Ayın 26’sında boşanma avukatından bize karşı tarafın cevabı geldi. Ben kızımı arıyorum, ulaşamıyorum. O şahsı aradım beni engellemişti. Ertesi sabah kızımın evine gidiyor. Sabah büyük bir ihtimal 7 buçuk, 8 gibi olması gerek ki otopsi raporuna göre saat 10’a çeyrek kala emniyete haber veriliyor” dedi.
 
 
Fail olay yeri inceleme ekiplerinden önce eve girmiş
 
Failin sabahın erken saatlerinde Ece’den haber alamadığı için evine gittiğini ve Ece’yi komşulara sorduğunu söyleyen Halime, “O saatte mahallede sokakta kim olur, o da bir soru işareti” diyerek failin yanında telefonu olmadığını, çilingir çağırıp çilingirden ev sahibini aradığını söylediğini belirtti. “Senin telefonun yoksa ev sahibini nasıl arıyorsun, internetten çilingiri nasıl buluyorsun” diye soran Halime, failin emniyete bile haber vermeden eve girdiğini ifade etti. Halime, “Benim kızımın ölü bulunduğu yer mutfak kapısının camının arkası. Olay yerinden önce giriyor bu şahıs. Olay yerinden önce kapıyı rahatlıkla açıyor, giriyor, çocuğuma sarılıyor. Tekrar çıkıyor, kapıyı geri kapatıyor. Savcılığa haber veriliyor, ekiplere haber verildikten sonra ekipler geliyor. 2’ye çeyrek kala savcı ve olay yeri inceleme geliyor. Olay yeri inceleme, olay yeri bütünlüğü bozulmasın diye kapıyı zorla açıyorlar. Ama zaten olay yeri bütünlüğü kalmadı. O girdi daha önce belki bir şeyleri yok etti. Sildi, temizledi” diye ifade etti.
 
Savcının ‘intihar’ ısrarı
 
Ece’nin iki tane kedisi olduğunu paylaşan Halime, savcının kendisine kedi mama kaplarının dolu ve temiz olduğunu söylediğini belirtti. “Bu iki kedi hiç mi yemek yemedi?” diyen Halime, bir şekilde dosyanın kapatıldığını ifade etti. Savcının kendisine “Senin kızın intihara meyilli” dediğini paylaşan Halime, “Ne tesadüf ki kızımın ölümünden üç ay önce yine aynı yerde, şahsın ifadesine göre kızım tekrar intihara kalkışmış. Peki neden bize haber verilmedi? Ben savcıya ‘Hangi tarihte İzmir’e geldi, çıkış yaptı?’ diye sordum. Mobeseler hiçbir şekilde incelenmedi. Kızımın telefonunu ‘şifresini kıramıyoruz’ diye açmadılar. Savcıya ‘telefon dokümanlarını çıkartın, ortaya bir şey çıkacak’ diyorum. Yok. Ben hangi kapıyı çaldıysam, bir yıldır çırpınıyorum hiç kimse benim elimden tutmadı. Tek dedikleri, kafalarda sabit bir fikir, ‘Kızınız intihara meyilli, intihar etti.’ Hayat dolu bir kız neden intihar etti? diye sordu.
 
 Ece’nin ailesinin verdiği ifade değiştirilmiş
 
Failin ailesinin başsağlığı bile dilemediğini paylaşan Halime, bunu savcıya sorduğunu ve savcının “Zaten senin kızını istemiyorlardı” dediğini söyledi. “Savcı bunu nereden biliyor? Kim söyledi bunu?” diye soran Halime, “Ben karakola verdiğim ifadelerde dedim ki ‘şüpheli ölüm. Kızımın ölümünde bu şahıs şüpheli, bu öldürdü. Çünkü çocuğumun aldırdığı uzaklaştırma kararı var. Benim bildiğim uzaklaştırma kararı can korkusu varsa alınır. Dedim ki benim çocuğum durduk yere niye alsın uzaklaştırmayı, can korkusu var. Ölümle tehdit etmiş. Savcıya tarihler verdim ifademde. Eşim başka bir ifade verdi, ev sahibinden şikayetçi oldu eşim, telefon dökümlerini talep etti. Telefon dökümleri çıkarılsın, gerçekler ortaya çıkacak birbirlerini aradıklarına dair. Eşimle benim ifademi kopyala yapıştır yaptılar. Benim ifademde güya o şahsın olay gününde Düzce’de olduğunu söylemişim. Ben daha öncesinde Düzce’de olduğunu söyledim. Kızımın ölü bulunduğu tarihte Düzce’de olduğunu söylemedim. Zaten 19’unda eve girdi, 27’sinde kızımın ölüm haberini aldım ben. Ekipler olay yerine girdiği zaman bize anne baba olarak haber verilmedi” diye belirtti.
 
‘Savcı, şahıs şiddete meyilli, yapacak bir şey yok dedi’
 
Taner Yiğit Yılmaz’ın verdiği ifadesinde telefonun kayıp olduğunu söylediğini dile getiren Halime, savcıya Taner Yiğit Yılmaz’ın telefonun en son sinyalinin ne zaman olduğunu sorduğunu ancak savcının kendisine “Zaten şahıs şiddete meyilli, yapacak bir şey yok. Bir gün bir yerde belasını bulacak” dediğini paylaştı. “Bu bana adaleti sağlamıyor” diyen Halime, “13 ay olacak birkaç gün sonra. Biz cinayet dememize rağmen bize hep intihar denildi. Karşılıklı savaştık onlar galip gelmeye çalıştı” ifadelerini kullandı. Boşanma davasının ilk duruşmasında Ece’nin bir an önce boşanmak istediğini dile getiren Halime, kızının failden boşanmadan katledildiğini söyledi. Ece’nin ileriye dönük planları olduğunu ifade eden Halime, “Ama kurtaramadım, koruyamadım onu o şahıstan” dedi.
 
Failin çelişkili ifadeleri
 
Ece’nin Taner Yiğit Yılmaz’la evlenmesine karşı olduklarını, kendileri Alevi oldukları için failin ailesinin de bu evliliği istemediğini paylaşan Halime, Ece’nin Alevi olmasından dolayı failin ailesi tarafından dışlandığını vurguladı. Failin hiç gözaltına alınmadığını ancak üç farklı ifadesi olduğunu söyleyen Halime, failin ilk ifadesinden sadece Ece’yi eve bırakıp gittiğini, ikinci ifadesinde Ece’nin ailesini suçlayarak Ece ile barışmak istediğini ancak ailesinin izin vermediğini, üçüncü ifadesinde ise eve gelip iki gün kaldığını ve kavga ettikten sonra evden çıktığını söylediğini belirtti. “Bu üç ifadeden hangisi doğru?” diyen Halime, “Karakolda ‘benim kızımı kim buldu, size kim haber verdi’ diyorum bana bir arkadaşının bulduğunu söylediler. Arkadaşı kim, ismini verin diyorum. İsmini bilmiyoruz dediler” şeklinde konuştu.
 
Polisler soruları yanıtsız bıraktı
 
Karakolda Taner Yiğit Yılmaz’ın nerede olduğunu sorduğunu ve polislerin “Kayıp, telefonu da kayıp” dediklerini söyleyen Halime, polislere failin ve telefonun kayıp olduğunu nereden bildiklerini sorduğunu ancak polislerin cevap vermediğini ifade etti. Halime, “Ben karakolda, güvenlik kamera ekranında o şahsı gördüm ve saklandı. Emniyette olduğu saklandı, daha sonra eşim gece tekrar karakola gittiğinde salıverildiğini öğrendi. 12 saat içerisinde ön otopsi bile çıkmadan salıverildi. Ne kadar emindiler benim kızımın intihar ettiğinden de bu şahıs salındı? 24 saati de geçtim, 12 saat bile gözaltında tutulmadı” ifadelerine yer verdi.
 
‘Bir senaryo kuruldu oyun oynandı üstü kapandı’
 
Savcının Ece’nin boynunun kırıldığını ve aniden öldüğünü söylediğini paylaşan Halime, otopsi raporunda Ece’nin oksijensiz kalarak beyin ölümünün gerçekleştiğinin yazıldığına dikkat çekti. Ece’nin boyun ve bel omurlarının sağlam olduğunu belirten Halime, “Ben bunu savcıya söyledim, benim kızımın boynu kırılmamış dedim. Savcı bana ‘Sana boynunun kırıldığını kim söyledi’ dedi. ‘Siz söylediniz’ dedim. Bir senaryo kuruldu, oyun oynandı, üstü kapandı. Ben şimdi kızımın hakkı için adalet savaşına girdim. Ben kızımın mezarına gittiğimde, artık kızım adalet yerini buldu demek istiyorum. Artık adalet yerini bulsun benim gibi başka anneler kara toprakla konuşmasın, benim tek derdim bu. Benim kızımın hakkı yerde kalmasın, cinayet ortaya çıksın, örtbas edilmesin. Yoruldum, bir yıldan beri küçük bir iğneyle kuyu kazmaktan yoruldum. Hangi kapıyı çalsam dedikleri tek şey intihar. Otopside her şey ortada, hiçbir şey yerli yerinde değil. Hiç kimse şüpheli ölüm düşüncesine kapılmadı” ifadelerini kullandı. 
 
Takipsizlik kararına itiraz edildi
 
Geçtiğimiz aylarda takipsizlik kararı verildiğini ve karara itiraz ettiklerini söyleyen Halime, boşanma davasında da failin kusurlu bulunduğunu ve davayı kazandıklarını paylaştı. Ece’nin ölümünden sonra sonuçlanan boşanma davasında failin Ece’ye tazminat davası açtığını kaydeden Halime, failin davayı para almak için devam ettirdiğini ifade etti. Ece’nin ölü bulunduğunda ayaklarının sandalyenin üzerinde olduğuna dikkat çeken Halime, “Sandalyeye oturur vaziyette bulunmuş, nasıl ölümü gerçekleşiyor?” diye sordu. Takipsizlik kararından sonra kadın örgütlerine ulaştıklarını paylaşan Halime, sesinin duyulmasını istediğini söyledi.
 
Ece’nin ölüm günü ve saati belli değil
 
Olay yerinde mor ışıkla inceleme yapılmadığının altını çizen Halime, olay yeri canlandırmasının da yapılmadığını belirtti. Savcının “Ben çok detaylı bir savcıyım, en ufak ince detaya kadar inceledim. Buz gibi kızının ölümü intihar” dediğini ifade eden Halime, “Mor ışıkla inceleme yapılmadan, olay yeri canlandırması yapılmadan nasıl kızımın intihar ettiğinden emin oldular bu kadar? Belki kızım öldürüldü, asıldı, delilleri sildiler orada. Benim için en önemli delil, kedilerin mama kabı. Bir hafta dolu durması mümkün değil. Kızımın cenazesi iki günlük bir cenaze de değil. Otopsi yapıldığında biz ertesi gün defnetmeyi düşünüyorduk, bize ‘bu gece defnetmeniz lazım, yoksa ceset patlayacak’ dediler. Otopside kızımın ölüm zamanı belli değil. Otopside boyun çevresinde sinek larvaları var diyor. Ben kızımın doğum gününü, saatini biliyorum ama hangi gün öldüğü belli değil” dedi.
 
İstanbul Sözleşmesi vurgusu
 
Failin daha önce Ece’yi darp ettiği için ceza aldığını ve şu an Düzce Cezaevi’nde olduğunu dile getiren Halime, son olarak İstanbul Sözleşmesi’ne dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi: “İstanbul Sözleşmesi kalkmamış olsaydı, kızlarımız, kadınlarımız, çocuklarımız hiçbir şekilde ne şiddete uğrayacaktı ne ölecekti ne tecavüze uğrayacaktı. Kızlarımızın, kadınlarımızın, çocuklarımızın hakları tamamıyla yerle bir oldu. Hakları kalmadı artık. Sadece erkek egemenliği var. Takım elbise, kravat taktığında, boynunu büküp ‘hâkimim namus meselesi’ dediğinde tamamıyla kadın suçlu oluyor. Tek dedikleri bu; kıskandım, açık giyiniyordu, yemeği iyi yapmadı, evi temizlemedi bahaneler. Tıraş olup, kravat takıp boynunu da büktü mü tamam, iyi halden yararlanıp üç-beş seneye kurtuluyorlar. Olan kadınlara, çocuklara oluyor. Tek istediğim adalet yerini bulsun, başka hiçbir şey istemiyorum.”