Kadın Azmağı ve Büyük Menderes Nehri için imza kampanyası
- 13:27 13 Temmuz 2021
- Ekoloji
MUĞLA /AYDIN - Kadın Azmağı kıyısındaki yapılaşmaya karşı toplanan 16 bin 765 kişinin imzası Ula Belediyesi ve Muğla Valiliği’ne verilerek yetkililer göreve çağırıldı. Aydın'da ise Büyük Menderes Nehri'ndeki kirliliğin son bulması ve canlı yaşamın yeniden canlanması için imza kampanyası başlatıldı.
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) aktivistleri kentin Ula İlçesine bağlı Akyaka Mahallesi’nde bulunan Kadın Azmağı kıyısındaki yapılaşmaya karşı Ula Belediyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. “Yaşam alanlarımızı müştereklerimizdir” ve “Muğla cennet kalsın” yazılı pankartın açıldığı açıklamayı yaşam savunucuları adına Senam Aksakal okudu.
İki ay önce başlatılan “Kadın Azmağından Elinizi Çekin” başlıklı imza Kampanyasında 16 bin 765 imzanın Ula Belediyesi ve Muğla Valiliği’ne teslim edildikten sonra gerçekleştirilen açıklamada yetkililer göreve çağrıldı.
‘Yaşam alanları işgal edildi’
Senem, Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi içinde yer alan Kadın Azmağı’nın kenarındaki işletmelerin Kıyı Kanunu’na, İmar Kanunu’na ve Özel Çevre Koruma hükümlerine aykırı olarak işgal ettiğini ifade etti. Senem, “Sazlıklar kesiliyor, Azmak dolduruluyor, ticari alana dönüştürülerek canlıların yaşam alanları tahrip ediliyor. Yıllardır failleri tarafından adeta ödül gibi kabul edilen para cezaları ile geçiştirilen bu hukuksuzluklar cezasızlıktan cesaret alarak her geçen gün daha saldırgan bir şekilde doğayı tahrip ediyorlar, işgallerini arttırıyorlar” dedi.
‘İşgalleri kaldırın’ çağrısı
Senem devamında şunları dile getirdi: “Artık yasaların çiğnenmesine, hukuksuzluklara daha fazla seyirci kalmayın. Belirlenen Azmak Kıyı Kenar Çizgisini esas alarak Azmak’taki tüm yasadışı işgalleri kaldırın. Uluslararası sözleşmelerle koruma altında olan birçok bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapan Azmak ekosisteminin tahrip edilmesine daha fazla izin vermeyin. Çünkü başka Kadın Azmağı yok” diye belirtti.
‘Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi Yönetim Planı uygulanmalıdır’
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı (ÇŞB) 2020-2024 Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi Yönetim Planını uygulamaya almaya çağıran Senem, bu plana bağlı olarak “Kadın Azmağı üzerindeki restoranların, Azmak üzerinde yapılan izinsiz uygulamalarının kaldırılması” başlıklı uygulama adımı gereği Kadın Azmağı üzerinde hem günübirlikçilerin hem de işletmelerin işgallerinin kaldırılmasının mümkün olacağını söyledi. Bir yıldan uzun bir süre geçmiş olmasına karşın bu planın uygulanmadığını kaydeden Senem, “Bunun yerine Bakanlık, Akyakalılar olarak iptal edilmesi için dava açtığımız Akyaka İmar Planı revizyonunu askıya çıkardı. Bu revizyon planı, yönetim planında öngörülen hiçbir hedefi karşılamamaktadır. Örneğin Azmak kenarındaki mülkiyet sorunlarını çözerek devletin hükmü ve tasarrufu altına almak yerine, aksine daha fazla özelleştirme, daha fazla rant baskısı yaratma derdindedir” sözlerini kullandı.
‘Tesadüf değil’
Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanlığı kararı ile Akyaka’da kalan son kamusal alanların da özelleştirme programına alındığını belirten Senem özelleştirilmek istenen alanların Azmağın denizle birleştiği yerde, ÇŞB’nin kendisinin hazırladığı Aydın Muğla Bütünleşik Kıyı Alanları Planı’na aykırı olarak marina yapılması planlanan alanda olmasının tesadüf olmadığını kaydetti. Senem, “İktidarın imar planı revizyonu ve özelleştirme girişimleri ile aslında ne Azmağı ne de Gökova ÖÇKB’yı koruma amacı taşımadığı, aksine koruma alanlarını tamamen rant alanına dönüştürmeyi amaçladığı ortadadır. Gerçekten “koruma” niyeti taşıyor olsa Yönetim Planını uygulamaya alır ve bu planla tamamen zıt imar planı revizyonu ve özelleştirmeleri gündeme getirmezdi” dedi.
Senem son olarak, Akyaka sakinleri olarak taleplerin takipçisi olmaya devam edeceklerini söyledi.
Açıklama, alkışlarla sona erdi.
Büyük Menderes Nehri için de imza kampanyası başlatıldı
Aydın’da ise Büyük Menderes Havza Bileşenleri ve Büyük Menderes İnisiyatifi, Büyük Menderes Nehri’nin kirlenmesine karşı başlattıkları imza kampanyasını duyurmak için Kent Meydanı’nda basın açıklaması düzenledi. “Havama suyuma toprağıma dokunma” sloganı atılan açıklamaya, Aydın Ekoloji ve Yaşam Platformu, Çine Yaşam Platformu, Germencik Çevre ve Doğa Derneği, Aydın Çevre Platformu, Zeybekgücü Spor, Kızılcaköy Çevre ve Dayanışma Derneği pankartlarını açtı. Açıklamayı Büyük Menderes İnisiyatifi adına Metin Aydın okudu.
'Su kitlesinin risk altında olma oranı yüzde 85'
Açıklamada, Afyon’un Dinar ilçesinden başlayıp Uşak, Isparta, İzmir, Aydın, Kütahya ve Muğla’dan katılan kollarla Aydın’dan Ege Denizi’ne dökülen Menderes Nehri’nin ormanlar, sulak alanlar ve tarım alanlarından geçtiği ifade edildi. Büyük Menderes Havzası’nın 3,5 milyonluk nüfusu ile Türkiye’nin en kalabalık havzası olduğu kaydedilen açıklamada, havzanın endüstriyel tarım için önemli olduğu belirtildi. Açıklamada, “Bugün havzada su kaynakları; miktarı ve kalitesi açısından birçok sorunla karşı karşıyadır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın raporlarında havzadaki su kitlesinin risk altında olma oranı 2018 yılı rakamlarıyla yüzde 85 olarak açıklanmaktadır. Büyük Menderes Nehri yıllardır evsel atık sular, sanayi kuruluşlarında oluşan endüstriyel atık sular, yanlış gübre ve pestisit kullanımı, jeotermal akışkanlar, zeytin karasuyu ve maden atıkları nedeniyle kirletilmektedir” denildi.
Sanayileşme, kentleşme, otoban yapımı ve jeotermaller
Türkiye’nin en kirli 3. nehri olan Menderes Nehri’nin su kalitesi bakımından tarımsal sulamada kullanılmaması gereken ‘4. sınıf su’ haline geldiği ve ‘atık alıcı ve atık taşıyıcı ortam’ olarak işlevini sürdürdüğü belirtilen açıklamada şöyle denildi: “İklim değişikliği ve buna bağlı yaşanan kuraklık yüzünden çölleşme süreci hız kazanmıştır. Toprakların kentleşmeye, yapılaşmaya, sanayileşmeye, otoban yapılarına açılması tarım dışı alan kullanımını arttırmış, sulak alanların azalması ve kirlenmesi sonucunu doğurmuştur. Neredeyse her çay ve derenin üzerine gölet ve baraj kurulması, ormanların azalması, maden sahalarının artması, karbondioksit salınımına sebep olan jeotermal santrallerin aşırı miktarda yapımı ve hiçbir kurala uymayan çalışmaları havzada ekolojik yıkımı çok hızlandırmıştır.”
‘Acilen önlemler alınmalı’
Havzada kuraklığın artışında suların azalması ve sıcaklık artışı etkili olduğu ifade edilen açıklamada canlı yaşamının yok olması ve havzanın çölleşmesi riskine değinilirken nehirde su seviyesinin neredeyse ortadan kalktığı belirtildi. Acilen harekete geçilmesi çağrısında bulunulan açıklamada, “Kentsel ve endüstriyel atık su kaynakları denetlenmeli ve izlenmelidir. Arıtma sistemleri kapasite ve içerik yapısı olarak yeniden dizayn edilmeli, jeotermal santrallerin olumsuz etkilerine deşarj facialarına acilen çözüm getirilmelidir. Ortak su yönetim politikaları benimsenmeli, çiftçiler bilinçlendirilmeli, vahşi sulama yöntemleri bırakılmalıdır. Kaçak ruhsatsız kuyular acilen durdurulmalı, su kaynakları ve sulak alanlar korunmalı, su yönetiminde çok başlılığa son verilmelidir. Nehrin kurumasını önlemek amacıyla nehrin besleyici kolları üzerine göl, gölet, baraj, HES yapılmasına asla izin verilmemelidir” denildi.
‘TBMM’de komisyon oluşturulması talep edilecek’
Oluşan tarımsal zararın tespit edilmesi ve tazmin koşullarının yaratılması gerektiği vurgulanan açıklamada, canlı yaşamının yeniden canlandırılması amacıyla imza kampanyası başlatıldığı duyuruldu. Aşağı ve Yukarı Menderes Havzası’nda kapı kapı imza toplanacağı belirtilen açıklamada, “13 Temmuz 2021 tarihinde başlatmış olduğumuz bu kampanya doğrultusunda TBMM’de bir komisyon oluşturulmasını, ‘Büyük Menderes Nehri’nin Kurtarılması Acil Eylem Planı” adıyla yasal düzenlemelerin yapılmasını talep ediyoruz” sözlerine yer verildi.
Açıklamada son olarak başlatılan kampanya ile canlı yaşamın sonuna kadar savunulacağının altı çizildi.