Diyanet ve MEB'in kurs ortaklığına tepki: Devlet sorgulamayan toplum istiyor

  • 09:07 1 Temmuz 2019
  • Çocuk
İZMİR - Diyanet İşleri Bakanlığı’nın yaz Kur'an kurslarına 200 bin çocuğu katmayı hedeflemesine tepki gösteren Veli-Der Buca Şube Başkanı Gülşen Candemir, ailelerin de bilimsel eğitim istediğini ancak devletin sorgulamayan birey ve toplum amaçladığını kaydetti. 
 
Diyanet İşleri Başkanlığı, okulların kapanmasının ardından belirlenen camilerde “Camiler Çocuk Dolsun, Ahlakı Kur’an Olsun” sloganıyla 200 bin çocuğa ulaşmayı hedefliyor. Dini vakıf ve derneklerle imzaladığı protokol anlaşmalarıyla eğitimin dinselleşmesinin önünü açan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) da Diyanet’in kurslarına destek veriyor. MEB ile İl Müftülükleri arasında imzalanan protokol kapsamında, okullara kursların ilanları asıldı. 
 
Diyanet İşleri Bakanlığı dayanak olarak ise, “Diyanet İşleri Başkanlığınca Düzenlenen Eğitim Faaliyetlerinde Uygulanacak Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı”, “Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an Eğitim ve Öğretimine Yönelik Kurslar ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönetmeliği”, “Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an Eğitim ve Öğretimine Yönelik Kurslar ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönergesi”ni gösteriyor.
 
‘Devlet her noktadan dini hayatı dayatma derdinde’
 
Okulların cemaatlerle bağının koparılması için davalar açan Öğrenci Veli Derneği’nin (Veli-Der) Buca Şube Başkanı Gülşen Candemir, İçişleri Bakanlığı’nın bütçesini dahi aşan Diyanet İşleri Bakanlığı’nın bütçesine dikkat çekerek, devletin çocuklar üzerinden itaat eden bir toplum yaratmak istediğini belirtti. Veli-Der’li aileler olarak eğitime dini argümanların karışmasına karşı olduklarını ve çocukların bilimsel eğitim almasını istediklerini söyleyen Gülşen, AKP iktidarının ilk zamanlar tepkilerden kaynaklı olarak yavaş yavaş, 4+4+4 eğitim sisteminin yerleşmesinden itibaren ise açıkça ve yoğunlaşarak eğitimi dinselleştirmeye başladığını dile getirdi.  
 
Her okulun İmam Hatip’e çevrilme eğilimi olduğunu ifade eden Gülşen, “Son dönemde din derslerinin zorunlu hale getirilmesi, dini vakıflarla neye dayanarak imzalandığı belli olmayan protokoller, kendilerince ahlaki değerleri ve hurafeleri anlatan birtakım insanları çocuklarımızla iletişime geçiyorlar. Biz dünyanın ve ülkenin ihtiyacı olan bilimsel eğitimin verilmesini istiyoruz. Biz reddetsek de devlet her noktadan bize dini hayatı dayatma derdinde” dedi.
 
‘Devlet sorgulamayan birey, toplum istiyor’
 
Çocukların henüz soyut konuları kavrama yaşının altındayken dinin içindeki cezalandırma, cennet-cehennem hatta cihat gibi kavramların duygu dünyalarında yer ederek korkuların oluşmasına neden olunduğunu belirten Gülşen, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 0-6 yaş grubuna yönelik din çalışmalarının olduğunu bildirdi. İktidarın sorgulamayan nesiller istediğinin altını çizen Gülşen, “2019 yılı Diyanet İşleri bütçesi 10.446 milyon TL. Ona en yakın olan İçişleri Bakanlığı’nın 8.572 milyon TL.  Diyanet İşleri, icracı kurum değil. Camiler vatandaşların bağışları ile yapılıyor. Bütçe personele ayrılıyor. Birçok öğretmen atanamaz, KHK’lerle uzaklaştırılıp intihara sürüklenirken, Diyanet’in her yıl personel giderlerine ayrılan bütçenin artması iktidarın niyetini gösteriyor. Yıl içinde ek bütçe talep edildiğini öğreniyoruz. İktidar dindarlaşmış, sorgulamayan toplum, kendine dikensiz gül bahçesi istiyor. Çocuklarımızı üniversiteye dek işliyor” diye belirtti. 
 
‘İmam hatip okulları tercih edilmiyor’
 
Velilerin büyük çoğunluğunun çocuklarını bilimsel eğitim veren kurumlara göndermek ve meslek sahibi edindirmek istediğini belirten Gülşen, “Bazı İmam Hatip okullarında 5-6 kişilik sınıflarla eğitim yapılıyor. Bütün okulu topladığından bir derslik etmeyecek okullar var. İktidar ne kadar dayatırsa dayatsın veliler tercih etmiyor. Anadolu, düz liseler çağdaş eğitim alan okullar tercih ediliyor. Liselere Giriş Sınavı sonuçları açıklandı yine kaos yaşanacak. MEB’in sunduğu okul sayısı öğrencilerin tercihlerini karşılamayacak. Çocuklarımız istemedikleri okullara yerleşecek. Okuldan uzaklaşan öğrenci sayısı da oldukça fazla” ifadelerini kullandı. 
 
‘Çocuğun rızası alınıyor mu?’
 
“Yaz Kuran kurslarının eğlenceli olduğu” ifadesini inandırıcı bulmadığını kaydeden Gülşen, “Çocukların spora yüzmeye yöneldiği yaz mevsiminde dar, kapalı mekanlarda eğitim verilemez. Üstelik çocuklara da sorulmuyor” dedi. 
 
‘Kız çocuklarını sosyal hayattan koparıyor’
 
Dindarlaşma ile erilleşmenin birlikte yürüdüğünü ifade eden Gülşen, şöyle devam etti: “4+4+4 sisteminde en büyük yara kız çocuklarında açıldı. Ortaokul, lise düzeyinde okulu bırakıp evlenmek zorunda kaldılar. Çünkü devam zorunluluğu yok. Okula gitmeyenlerin sayısı arttı. İktidarın istediği gibi kadınların kendini ifade edemediği, geride kalan bir noktaya çekiyor. Bulunduğumuz her yerde elimizden geleni yapmaya yasal haklarımızı da kullanmaya davet ediyoruz.”