Çocuklarda teknoloji bağımlılığına karşı öneriler!

  • 09:11 11 Mayıs 2019
  • Çocuk
Hamdiye Çiftçi 
 
VAN - İnternetin çocuklar için açık tehlike alanı haline geldiğini belirten Psikolog Esin Erdoğan, gerçek dışı karakterlerle çocuklarda travma ve korku oluşturulduğunu söyledi. Esin, ebeveynlerin bu konuda üzerine büyük sorumluluk düştüğünü belirterek, önerilerde bulundu. 
 
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte insan hayatının vazgeçilmezi haline gelen internet kullanımı, çocuklar arasında da giderek yayılıyor. Son zamanlarda internet üzerinde oynanan oyunlar nedeniyle çocuklar arasında intihar vakaları artmaya başladı. Özellikle “Mavi Balina” adlı oyun, dünya genelinde ve Türkiye’de yüzlerce çocuğun ölümüne neden oldu. En son Van'da 14 yaşındaki bir çocuk kayalıklardan atlayarak intihar ederken, Ocak ayında da Hatay ve Bursa'da iki çocuk intihar etmiş ve olayda “Mavi Balina” şüphesi olduğu belirtilmişti. Bu olaylarla birlikte Türkiye'de yaklaşık 150 gencin intiharının “Mavi Balina” ile bağlantılı olabileceği iddia ediliyor. 
 
Yapılan araştırmaya göre, dünya genelinde çocuklar tarafından ziyaret edilen iletişim siteleri yüzde 67'den yüzde 61'e, oyunlar yüzde 11'den yüzde 9'a düşerken, Türkiye'deki çocuklar ise dünyanın geri kalanındaki yaşıtlarına göre iletişimle ilgili sitelerde daha yüksek ve yüzde 70,32 oranında zaman geçiriyor. 
 
‘İnternet bağımlılığı artıyor’
 
Teknolojiye olan gereksinimin inanılmaz bir hızla artış gösterdiğini dolayısıyla da bilgisayar ve internet kullanımının yaygınlaştığını belirten Psikolog Esin Erdoğan, “Bilgisayar, internet ve cep telefonu bilgiye en hızlı biçimde ulaşılmasını sağlamak, iletişimi kolay hale getirmek, kişilerarası paylaşımları artırmak, keyifli zaman geçirmek gibi amaçlarla insanların kullanımına sunulan çağımızın en popüler gereçleri olmuştur. İnternete duyulan ihtiyaç ona olan bağımlılığı da arttırmış durumdadır. İnternetle ilgili aşırı zihinsel meşguliyet, doyum ihtiyacının karşılanması için internette kalma süresinin artması, yoksunluk zamanı sinirlilik, kaygı durumlarının var olması ve tüm bunların, bireyin sosyal ilişkilerine zarar vermesine sebep olan bir yapı olarak tanımlayabiliriz” dedi. 
 
‘Çocukların bağımlılığı ebeveynden kaynaklanıyor’ 
 
İnternetin kontrolsüz kullanımının birçok olumsuz duruma etki ettiğini ifade eden Esin, “Günümüzde herkes birçok işini internet üzerinden görüyor. Artık ebeveynler yeni doğmuş bebeklerini bile internetteki birçok program ve video benzeri programlarla kontrol etme çabasındalar. Bu biraz da ebeveynlerin yoğunluklarından ya da kolaya kaçmalarından kaynaklanıyor olabilir. Çocuklar yeterli ilgiyi ebeveynlerinden görmeyince internete sığınıyorlar. Aileler de bu durumdan çok şikayetçi, çocuklarının telefonda, internette çok fazla vakit geçirdiğinden yakınıyorlar” diye konuştu. 
 
Bu durumu insanların artık birbirini dinlememesine, birbirlerine vakit ayırmamasına bağlayan Esin, “Çünkü artık her şey telefonlarımızda gizli. Bizler telefonla ya da internetle bu kadar meşgulken, çocuklarımızı nasıl durdurabiliriz? Sizce de çocuklar her şeyi bizlerden ve etraflarındaki bireylerden öğrenmiyorlar mı? Onun için öncelikle ailelerin günlük hayatta ev içerisinde çocuklarıyla, birbirleriyle olan iletişimlerini, ilişkilerini fark etmek için çabalamalarını, yeterli ilgiyi hem kendilerine hem de çocuklarına göstermelerini öneriyorum” ifadelerini kullandı. 
 
‘Ergenlik çağındaki bireyler için ciddi bir tehdit’ 
 
Ergenlik çağındaki gençler için internet bağımlılığının ciddi bir tehdit olduğunu vurgulayan Esin, şunları paylaştı: “Ergenlerin gelişimsel dönelerindeki ihtiyaçlarının sağlıksız internet kullanımında önemli rol oynadığı, bu gelişimsel dönemin en temel kuralının ise kimlik kazanımı olduğu ve bunların internet bağımlılığında önemli bir yer edindiğinin farkında olunmalıdır. Uygunsuz içeriklere sahip internet sitelerine erişimlerinin olması durumunda riskin artırılabileceği öne sürülmektedir. Bir araştırma sonucunda 10-19 yaş arasındaki ergenlerin internette daha fazla zaman geçirdiği belirtiliyor. Bu dönemde yalnızlık düzeylerinin arttığı, sosyal çevrelerinin daraldığı, bu yüzden de gerçek yaşamda bireylerle iletişime geçmediği için aile ve arkadaşlara daha az zaman ayırdıkları tespit edilmiştir.” 
 
‘Tüm yaş grupları açık hedef durumunda’ 
 
İnternet üzerinde oluşturulan gerçekdışı karakterlerle çocuklarda travma ve korku oluştuğunu aktaran Esin, “Bunun üzerine uzun süre çocuklarla çalışmalar yaparak, olayın sadece gerçek dışı bir görüntü, sanal bir ticaret olduğunu kavrayabilmelerini sağlayabiliyoruz. İnternetin denetimsiz ve sınırsız olarak şiddet öğesi içermesi tüm yaş gruplarından insanları, özellikle ergenlik çağındakileri hedef durumuna getirmektedir” dedi. 
 
Esin, son olarak ailelere internet kullanımını sağlıklı hale getirmek için şu önerilerde bulundu: “İlköğretim öğrencileri için 6 saat ve üstünde internet kullananların öncelikle dikkate alınarak, değişik takım çalışmaları veya sosyal etkinliklerle vakit geçirmeleri sağlanabilir. Daha fazla yüz yüze iletişim içinde olmaları desteklenmelidir. İnternet bağımlılık eğilimi, bireylerin internet ortamında kendilerini daha özgür hissetmeleriyle ilişkili olduğu için, bireylerin bu ihtiyaçlarının teknolojiden uzak bir şekilde de karşılanması için çaba gösterilmelidir. Ebeveynler çocuklarının internet kullanımı hakkında bilinçlendirilmelidir. İnternette vakit geçirilen süre sınırlandırılmalıdır (1-2saat) bunların sizin kontrolünüzde olmasına dikkat ediniz. Güvenlik ayarlarından erişebileceği içerikleri sınırlayabilirsiniz. Youtube’da ‘bir sonraki videoyu otomatik olarak oynat’ seçeneğini kaldırabilirsiniz. Çevrimiçi ortamlarda kendilerini rahatsız ya da tehdit altında hissettiklerinde, bunu sizinle paylaşabilmeleri için teşvik edebilirsiniz. Gerçek hayatta olduğu gibi, sanal ortamda da kötü niyetli insanların var olduğunu çocuğa izah ederek, kafası karıştığı zaman sizinle paylaşabilmesi konusunda teşvik ediniz. Aile içerisinde ortak oyunlar oynanmalı, sağlıklı iletişim kurulmalıdır. Tek ihtiyacımız olan yeterince sevgi, ilgi ve şefkattir. Bunlar eksik kalınca kendimizi tatmin edecek şeylerin arayışına gireriz.”