3 kadının mücadelesi dünyayı aydınlatıyor

  • 09:03 5 Ocak 2025
  • Güncel
Dilan Babat
 
HABER MERKEZİ - TJA aktivisti Xece Şen, Sêvê Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar’ın mücadelelerinin bugün “Jin jiyan azadî” felsefesiyle dünyanın dört bir yanında yankılandığını belirterek “3 kadının mücadelesi aydınlık günler içindi” dedi.
 
Şirnex’in (Şırnak) Sîlopi’ya ilçesinde 9 Ocak 2016 yılında Sêvê Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar, katledildi.  Barış ve özgürlüğe yaşamlarını adayan kadınlar, hayallerinin paylaşılmaması, halklara umut olmaması için hedef alındı. Sêvê Demir, barışın sesi olurken, Pakize Nayır, halkların mücadelesinin sesi oldu. Fatma Uyar ise kadınların eşit bir dünyada yaşama mücadelesini verdi. Kadınların yaşam hakları için mücadele eden üç kadının katledilmesiyle kadınlara gözdağı vermek isteyen iktidara karşı mücadele “Jin jiyan azadî” felsefesiyle yükseldi.
 
Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Xece Şen, Sîlopiya da katledilen 3 kadına dair değerlendirmelerde bulundu.
 
Devletin hedefi neden kadınlar?
 
Mücadelenin olduğu yerde ve bu mücadelenin öncülüğünü kadınlar yaptığı zaman her zaman hedef alındığını söyleyen Xece Şen, Fransa’nın başkenti Paris’te de Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şeylamaz’ın Ocak ayında katlettiğini anımsattı. Xece Şen, Pakize Nayır,  Fatma Uyar ve Seve Demir’in aynı ayda katledilmesinin tesadüf olmadığını kaydederek, “Paris’teki zihniyette Silopi’deki zihniyette aynı. Aralarında bir fark yok. Kürt kadınların katledilmesine yönelik politika her yerde aynı. Yıllardır mücadelenin içerisinde olan kadınlar ya cezaevlerinde ya da katlediliyor. İktidara boyun eğmediğin zaman, kadınları katletmekle boyun eğdirmeye çalışıyorlar. Pakize Nayır, halk meclisi eşbaşkanıydı. Pakize şahsında, halk meclisinin önünü kapatmaya çalıştılar. Kimsenin halkın iradesini savunmasını istemediler. Devletin ilk hedefi bu yüzden kadınlardır” dedi. 
 
‘Büyük mücadele ettiler’
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakan olduğu dönemde ifade ettiği, “Kadında olsa çocukta olsa gereği yapılacaktır” sözlerini hatırlatan Xece Şen, “Bu söyleme karşı kadınlar da büyük mücadele etti. Sêvê Demir, kadın hakları aktivistiydi, Azadiya Welat’ın çalışanıydı, DÖHK’ten tutalım, birçok yerde yer aldı. Son nefesine kadar kadınların ve çocukların özgürlüğünü isteyerek mücadele etti. Bu yüzden devletin hedefi oldular” diye belirtti.
 
 ‘3 kadının mücadelesi aydınlık günler içindi’
 
Katliamların, soykırımların yaşandığı Dêrsim’de Sakine Cansız gibi bir kadının çıktığını dile getiren Xecê Şen, Sakine Cansız’ın mücadelesinde milyonlarca kadının kimliğinin farkına vardığını, eril zihniyeti anlamaya başladığını aktardı. Sakine Cansız’ın yaşamının bir perspektif olduğunu ifade eden Xece Şen, “Bu kadınlar katledildiği güne kadar büyük bir mücadele verdi. Paris’te katledilen üç kadının cenazesi Kürdistan’a geldiğinde milyonlarca insan sokağa çıkarak yürüyüş yaptı. Onların şehadeti bile bir mücadeleyi ortaya çıkardı. Silopi’de katledilen kadın arkadaşlara baktığımız da yürüttükleri mücadelenin aydınlık günler olduğunu görebileceğiz. Gülistan, Hero, Cihan ve Nazım’ın mücadelesine baktığımızda yaşamın bu olması gerektiğini görüyoruz. Rojin Kabaiş ve Narin Güran şahsında topluma baktığımızda bir kadın ve çocuk kırımı yaşandığını görüyoruz. Bu katliamlarla Kürt halkının iradesi yok edilmek isteniyor. Hiçbir yıl bu yıl olduğu kadar çocuk ve kadın katliamı yaşanmadı. Neden hedef çocuklar? Çünkü çocuklar bu toplumun geleceğidir, devletin hedefi budur. Bir söz vardır, ‘yılanın başını küçükken ezeceksin’ diye iktidar tamda bu politikasını uyguluyor” sözlerini kullandı.
 
Katliam politikasına karşı çözüm nedir?
 
Xecê Şen, şunları belirtti: “Toplumu yok etmek isteyen iktidar önce çocuklardan başlar. Kadınlar özgürleşmeden toplum özgürleşmez diyoruz. Önümüze aldığımız felsefe bu. İktidar da bu felsefeye karşılık önce kadın ve çocuklara dönük katliamları gerçekleştiriyor. Şengal’den, Rojava’ya, Suriye’ye baktığımız da hedefin kadınlar olduğunu göreceğiz. Bu katliam politikalarına karşı kadınlar da ‘jin jiyan azadî’ felsefesiyle özsavunmasını kullanmaya başladı. 3 kadın Paris’te 3 kadın Silopi’de, 3 kadın Cîzre’de katledildi. Tam da bu katliamlara karşı 21’nci yüzyılın kadın yüzyılı olduğunu söylüyoruz. Tam da bu kadınların katledilmesinin nedenini bu sebep olduğunu görüyoruz. Kürt kadınlar yıllardır dünyadaki tüm kadınlara, ‘ji jiyan azadî’ felsefesiyle öncülük etti.  TJA sadece Kürdistan’da kendini örgütlemiyor, Güney Kürdistan’dan Avrupa’ya kadar tüm kadınlarla ittifaklarımız var. Türkiyeli kadınlar, feminist kadınlar,  kadın koordinasyonları ile birlikteyiz ve TJA bunların içerisinde büyük rol oynuyor ve büyük mücadele veriyor. İran’da Jîna Emînî’nin katledilmesi tesadüf değildi, onun şahsında ‘jin jiyan azadî’ felsefesinin önemi bir kez daha kendini gösterdi. Bu felsefeyle tüm dünyada büyük bir mesaj verildi.  Bugün Afganistan’da kadınları köle eden zihniyet, Narin Güran’ı katleden zihniyetle aynı. Devletlerin politikası ne olursa olsun devletin özgürlük isteyen halka karşı zihniyeti aynıdır. Hepsinin ilk hedefi o yüzden kadınlar. Nerede bir kadın katlediliyorsa ‘jin jiyan azadî’ felsefesi yükselmeye başladı artık. Kapitalist moderniteye karşı kadınların birlikteliği ve mücadelesi büyüyor. Jin jiyan azadî felsefesi kazanacaktır buna inancımız tamdır.”