Direnen gençlerin yanında olmak bir sorumluluk
- 09:04 25 Ekim 2025
- Kadının Kaleminden
“Kirli yönelimlere karşı her koşulda örgütlenen, direnen gençlerin yanında olmak olmazsa olmazımız olmalıdır.”
Gülbahar Alpsoy
Bir toplumun-halkın geleceğini teminat altına alan gençliktir. Her inşanın öncelikli olarak temeli atılır ve temel ne kadar güçlü ise üzerine inşa edilen de dışarıdan gelen tüm boran ve fırtınalara karşı o kadar güçlü ayakta kalır. Bir inşanın dış görüntüsü ne kadar güzel ve görkemli görünürse görünsün temelde boşluk varsa hiç bir güç onu uzun vadeli ayakta tutamayacaktır. Bundandır Sayın Abdullah Öcalan Kürt halk mücadelesine başlarken “genç başladık genç başaracağız” demektedir.
Genç olmak salt bir zaman dilimi değildir. Genç olmak bitmek bilmeyen bir arayıştır, umuttur, mücadeledir ve direniş ruhudur. Genç olmak zamana karşı bilincini diri tutmaktır. Gençliğin bu diri ruhuna savaş açan tek güç umutsuzluktan, kölelikten, sessizlikten ve yürüyen ölü bedenlerden beslenen kapitalist egemen sistemdir.
Özel savaş politikaları en çok Kürt gençleri üzerinde yürütülmektedir. Düşünmesin, sorgulamasın, görmesin, konuşamasın diye her yöntemi uygulanmaktadır. Her çeşit uyuşturucu ile uyuşturulan, kendi köklerinden bağını kopararak bağımlı hale getirilen bir nesil geliştirilmek istenmektedir.
Umudun olmadığı, sosyal medya denilerek, özünde sanal medya ile insan ilişkilerinden kopardığı gençlik umuda, gerçek sevgiye, kendisine, köklerine yabancılaşmaktadır. Uyuşturucu kullanımının Yaş oranının 7’ye düştüğü hemen hemen her köşe başında rahatlıkla temin edildiği bilinmektedir. Yine genç kadınların önce bağımlılığı sağlanarak daha sonra uyuşturucu karşılığında para istendiği, parası yoksa karşılığında bedeninin istendiği bu yol ve yöntemle kadın ya da çocukların fuhuşa sürüklendiği bilinmektedir. Uyuşturucu bağımlılık ve fuhuş ile amaç edinilen çocuk ve gençler başta olmak üzere tüm toplumun manevi, maddi, psikolojik ve ruhsal çöküşüdür. Siyasi, ekonomik operasyonlar ile alınamayan sonuç toplumsal bunalım ile alınmak istenmiştir. Özel savaş politikasının uzun vadede yavaş yavaş tüketip katletme politikası Kürt gençleri üzerinde bu şekilde uygulanmaktadır. Bir toplumun geleceğine en büyük saldırı bu olmaktadır.
Devletin caydırıcı politikaları olmadığı gibi bizzat ticaretini meslek edinmiş kesimleri olduğu bilinmekte. Bir taraftan uyuşturucu ticareti yaparak kazanç elde etmekte servetine servet katmakta bir taraftan açlıkla ekonomik krizlerle toplumu çaresiz bırakarak kolay yoldan kazanç sağlamaya yöneltmektedir. Çareyi kısa yoldan sözde kazanç sağlamaya çalışanlar farkında olsun ya da olmasın bu utanç verici işbirliği ile kendi yakını arkadaşı akrabası hatta evlatlarının ölümüne neden olmaktadır. Kendisine kazanç sağladığını düşündüğü patronlarının özünde kendi celladı olduğunu yaşadığı sonuçlarda geç de olsa görmektedir.
Bilinmelidir ki tüm bu politikaların farkında olan ve direnen bir güç var. O da Kürt gençleridir. Her ne kadar asimilasyon politikaları ile tarihine yabancılaştırılmak istense de diri kaynaklardan akan nehirler gibi bir direniş hafızası ve mirası akmaktadır. Tarihi mirasına sıkı sıkı tutunan ve tüm özel savaş politikalarına karşı kendini koruyan örgütlenen gençler demokratik komünal toplum inşasının ana temelini oluşturmaktadırlar. Demokratik yaşamdan yana olan komünal yaşamın savunucusu tüm kesimlerin gençler olmadan kalıcı bir inşanın olamayacağı olsa dahi sarsıntılara direnemeyeceği bilinmelidir.
Bu politikalar ile mücadele sadece gençlerden beklenmemelidir. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm toplumun yozlaştırılmaya çalışılan uyuşturucu ve fuhuş ile ölüme sürüklenen gençlerin bu çürümüş zihniyetine karşı radikal tutumu olabilmeli. İş yerinde, okulda, evde, sokakta yanı başımızda olan her çocuk ve genci savunmak tarihini ve geleceğini savunmaktır. Kirli yönelimlere karşı her koşulda örgütlenen direnen gençlerin yanında olmak olmazsa olmazımız olmalıdır.
Geleceğin sesine ses katmak var olan sesi daha da büyütmek bu sürecin esas sorumluluklarından biridir.







