Nilüfer Koç: Orta Doğu’daki çıkışın yolu Abdullah Öcalan’ın paradigmasıdır

  • 21:18 15 Haziran 2025
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ –  KNK Temsilcisi Nilüfer Koç, Türkiye’nin Kürt sorununa dair süreci doğru okuyamaması halinde kaybedenin Kürtler olmayacağını vurguladı; Orta Doğu’daki çıkış yolunun Abdullah Öcalan’ın paradigmasında olduğunu belirtti.
  
Almanya’nın Frankfurt kentinde bulunan Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nde bir araya gelen onlarca Kürdistanlı, 27 Şubat’ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı kapsamında düzenlenen buluşmaya katıldı. Buluşma, Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) temsilcisi Nilüfer Koç’un katılımıyla gerçekleştirildi.
 
Buluşmada konuşan Nilüfer Koç, Abdullah Öcalan’ın yeni dönemde Orta Doğu’daki sıkışmışlık ve Türkiye’nin içine sürüklendiği çıkmaza dikkat çekti. Nilüfer Koç, Abdullah Öcalan’ın paradigmasının Orta Doğu’daki savaş kıskacında bulunan halklar için tek çözüm adresi olduğunu kaydederek, İsrail-İran savaşına işaret etti. 
 
Katılımcılar, bu tür buluşmaların daha sık yapılması gerektiğini ifade etti. Nilüfer Koç, katılımcıların, “PKK’nin feshi ne anlama geliyor?” ve “Orta Doğu’da Kürtlerin rolü ne olacak?” gibi soruları yanıtladı. 
 
‘Kaybeden Kürtler olmayacak’
 
Orta Doğu’daki savaşın giderek daha da şiddetlendiğini belirten Nilüfer Koç, bu süreçte Kürtlerin önüne birden fazla fırsatın çıktığını dile getirdi. Kürt sorununun çözüm yolunun “Demokratik Toplum” paradigmasından geçtiğini ve bu paradigmanın Türkiye tarafından doğru anlaşılması gerektiğine dikkat çeken Nilüfer Koç, “Eğer Türkiye bu sürecin önemini kavrayıp gerekli hassasiyeti göstermezse, kaybeden Kürtler olmayacaktır” dedi.
 
‘PKK’nin feshi yerinde bir karardı’
 
“PKK bir araçtı ve amacına ulaştı” diyen Nilüfer Koç, şu sözleri kullandı: “Bir asırdır süren savaşın geldiği noktada, 1990’ların başında da görüldüğü gibi, Önder Apo’nun çözüm girişimleri hep vardı. Bugün gelinen aşamada PKK’nin feshi yerinde bir karardır. Bu, gelişen zorunlu koşullar çerçevesinde yeni bir sayfanın açılması ve mücadelenin daha demokratik bir zemine taşınması anlamına geliyor. Mevcut kazanımların bir sonucu olarak değerlendirilmelidir.”