Sara Glynn: Öcalan'ın önerileriyle süreç güvence altına alınabilir
- 09:02 6 Ocak 2025
- Güncel
Melek Avcı
ANKARA - Kürdistan Dayanışma Komitesi üyesi Sarah Glynn, İmralı mesajlarını değerlendirerek, “Parlamentoya odaklanılması, müzakerelerin başarılı bir şekilde sonuçlanmasını sağlamaya yardımcı olacak ve hükümetin kendi kısa vadeli çıkarları için süreci gasp etmesini ve yok etmesini zorlaştıracaktır. Bu, 2013-15 döneminden önemli bir fark olacak” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit sürerken, 43 ay aradan sonra ilk kez aile ziyareti kapsamında 23 Ekim’de yeğeni Ömer Öcalan bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu aile ziyaretinin ardından, 5 Nisan 2015'teki son siyasi temastan sonra, 28 Aralık 2024’te DEM Parti İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder 9 yıl aradan sonra siyasi temas gerçekleştirdi.
26 yılını dolduracak olan İmralı sistemi varlığını korurken Abdullah Öcalan, durduğu çizgiyi bu siyasi temasta da dile getirdi. Heyet aracılığıyla ilettiği ilk mesajlarda, Kürt sorununa demokratik çözüm için tüm kesimlerin katılımı ve parlamentonun önemine vurgu yapmış, Kürt-Türk ilişkilerinin inşasına değinmiş ve bölge barışı için çözümün elzemliğine dikkat çekmişti.
Parlamentonun rolüne işaret eden Abdullah Öcalan’ın önerileri ışığında DEM Parti İmralı Heyeti partilerle görüşme trafiğini başlatarak, bu iletilen mesajlar üzerinden temaslarda bulunuyor. Görüşmeler sürerken, Avrupa’da başlatılan ve dünyanın dört bir yanına yayılan özgürlük kampanyası kapsamında çalışmalar sürüyor. Mesajların yankısı Avrupa'da da umutla karşılandı, ancak Türkiye’nin somut adımları hızlandırması yönünde talepler gündeme geldi.
Kürdistan Dayanışma Komitesi üyesi Sarah Glynn, Abdullah Öcalan’ın gönderdiği mesajları ve çözümdeki rolüne dair konuştu.
‘Türkiye ciddiyse Sayın Öcalan’la düzenli görüşme gerekir’
Öncelikle yapılan bu görüşmelerin, halihazırda bir temel insan hakkı olduğuna dikkat çeken ve “normali bu” diyen Sara Glynn, bu ziyaretlerin "izin" olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi. Sara Glynn, “İmralı’da bulunduğu süre boyunca Sayın Öcalan, yasada öngörülen asgari görüş hakkından mahrum bırakılmış, son yıllarda ise tamamen görüşlerden mahrum bırakılmıştır. Türk devletinin takdirine bağlı olarak yapılan münferit ziyaretler, hâlâ yasal asgari düzeyin çok altında. Bu duruma, yetkililerin ziyaret izni verdiği şeklinde değil, herhangi bir tutsağın hakkı olan ziyaret hakkının tamamını reddetmeye devam ettiği şeklinde bakmak önemlidir. Buna ek olarak, eğer Türk Hükümeti müzakereler konusunda ciddiyse, bir anlaşmaya varılmasında kilit öneme sahip olan Sayın Öcalan’ın diğer Kürt siyasetçilerle düzenli ve özel olarak görüşebilmesi gerekir” sözlerini kullandı.
‘Türkiye’nin tasfiye saplantısı başarısız olmuştur’
Abdullah Öcalan’ın kilit öneme sahip olduğunu söyleyen Sara Glynn, Türkiye’nin tasfiye planlarının başarısız olduğuna dikkat çekti. Sara Glynn, “Sayın Öcalan, sadece siyasi becerileri ve anlayışı nedeniyle değil, aynı zamanda kendisini liderleri olarak gören milyonlarca Kürdün güvenini kazanmış olması nedeniyle de herhangi bir barış müzakeresi için kilit öneme sahip. Kürt sorununa barışçıl bir çözüm bulunması, bölgedeki önemli çatışmayı ortadan kaldıracak ve tüm Türkiye’de daha demokratik bir siyasetin gelişmesi için alan açacaktır. Türkiye’nin Kürtlere her cepheden saldırma ve yok etme planı, Kürt direnişini yok etmekte başarısız olmuş ve Suriye'deki Özerk Yönetim’in kurulmasıyla büyük bir ivme kazanan Kürt Özgürlük Hareketi'ne desteği azaltamamıştır. Türkiye'nin Kürtleri yok etmeye çalışması konusundaki tatminsiz saplantısı, şimdiden ülkeye pahalıya mal oluyor” diye konuştu.
Talepler ve riskler
Türkiye’nin, Orta Doğu’nun yeniden dizaynında Kürtlerin statü elde etmesinden endişe duyduğunu gözlemlediklerini söyleyen Sara Glynn, şunu belirtti: “Şimdi Türkiye, Orta Doğu siyasetinin yeniden şekillenmesinin Kürtlerin bağımsızlığı için daha büyük fırsatlar yaratabileceğinden endişe ediyor. ABD ve İsrail, bağımsız bir Kürdistan’ın kurulmasını destekleyerek mevcut devletleri parçalayıp zayıflatmak suretiyle kendi hakimiyetlerini pekiştirmeyi tercih edebilir. Türk Hükümeti’ne göre bu bir felaket, ancak Kürtler en azından talep ettikleri kültürel ve dilsel özgürlükleri elde etme olasılığını görürlerse böyle riskli bir yola girmemeye ikna olabilirler.”
Öcalan’ın hamlesi süreci gasp etmeyi zorlaştıracak
İmralı’dan gelen ilk mesajların çok asil ve diplomatik olduğunu vurgulayan Sara Glynn, Abdullah Öcalan’ın önerisiyle parlamentonun sürece dahil edilmesinin, sürecin gasp edilmesini zorlaştıracağını belirtti. Sara Glynn, “Mesajı okuyan hiç kimse bunun bir tutsağın, kendisine baskı yapanlara gönderme yaptığını tahmin edemez. Parlamentoya ve tüm siyasi grupların katılımına odaklanılması, müzakerelerin samimi olmasını ve başarılı bir şekilde sonuçlanmasını sağlamaya yardımcı olacak ve hükümetin kendi kısa vadeli çıkarları için süreci gasp etmesini ve yok etmesini zorlaştıracaktır. Bu, 2013-15 döneminden önemli bir fark olacak” dedi.
‘Türk-Kürt kardeşliğine Öcalan sahip çıkıyor’
Barış süreci için Abdullah Öcalan’ın tüm iradesini ve yeteneğini ortaya koyduğunu belirten Sara Glynn, devamında şu ifadeleri kullandı: “Türk-Kürt kardeşliği lafı çok kullanıldı ama asıl olarak Sayın Öcalan bu kavrama sahip çıkıyor ve gerçek anlamını eşitlerin kardeşliği olarak geri getirerek önümüze koyuyor. Orta Doğu’da mezhep çatışmalarının tehlikeli bir şekilde körüklendiği konusunda uyarıda bulunarak, barış sürecinin Türkiye’ye ve Türk demokrasisine -ki mevcut hükümet bu konuya pek ilgi göstermiyor- fayda sağlayacağını belirtiyor. Ayrıca barış sürecini ilerletmek için kendi iradesini ve yeteneğini de vurguluyor.”
‘Tartışmaların geniş tabanlı olması sağlanmalı’
Tüm bu gelişmeleri henüz “barış süreci” olarak adlandırmanın çok erken olduğuna dikkat çeken Sara Glynn, Türkiye’nin de henüz bunu gerçek bir çözüm olarak ele almadığına vurgu yaptı. “Onların çıkarı sadece Kürtlerin bağımsızlık ihtimalini engellemek ve PKK’nin tasfiyesini görmek” diyen Sara Glynn, “Herhangi bir süreç henüz çok erken bir aşamada. Tartışmalar üstüne tartışmalar var. Bu dönem, büyük siyasi çalkantıların yaşandığı bir dönem. Daha geniş koşullar değişebilir ve Türk hükümetinin fikrini değiştirmesine neden olabilir. Bu nedenle bu tartışmaların en başından itibaren geniş tabanlı olmasını sağlamak çok önemlidir” dedi.
‘Türkiye gerçek bir süreç olduğunu göstermeli’
Diyalog yönünde atılan adımların ve yapılan görüşmelerin önemli olduğunu belirten Sara Glynn, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu önemli ama yine de küçük adımlar atılırken, Erdoğan Suriye ve Irak'ta Kürtlere karşı askeri operasyonlarına ve Türkiye’de siyasetçi ve aktivistlere yönelik baskılarına devam ediyor. Kürtler üzerindeki baskıyı sürdürmek ve aynı zamanda farklı seçenekleri açık tutmak istiyor. Her zaman yeni fırsatlara yanıt vermeye hazır, bu da barış planlarından topyekûn saldırganlığa geçiş anlamına da gelebilir. Eğer insanların güvenini kazanmak istiyorlarsa, Türk hükümeti davranışlarında somut değişiklikler yaparak, yaşananların geçici bir taktik ya da kafa karışıklığı yaratmaya yönelik bir hile değil, gerçek bir süreç olduğunu göstermesi gerekiyor.
‘Barış hareketini inşa etmeliyiz’
DEM Partili siyasetçiler gibi biz de bu süreci ciddiye almalı, ancak son derece dikkatli olmalıyız. Ayrıca Sayın Öcalan’ın özgürlüğü ve barışçıl bir siyasi çözüm için baskıyı sürdürmeli ve yoğunlaştırmalıyız ki bu geçici adımların gerçek bir değişime dönüşmesine yardımcı olabilecek daha geniş bir barış hareketi inşa edebilelim.”