Fidan Doğan’ın gülüşü kadın direnişinin simgesi oldu
- 09:01 6 Ocak 2025
- Portre
Dilan Babat
HABER MERKEZİ - Sürgünlüğün yarattığı derin yaraları mücadele gücüne dönüştüren Fidan Doğan, direnişinin izini tüm kadınların hikayesiyle birleştirdi. Gülüşü, inancı ve kararlılığı, kadın mücadelesinin manifestosunun en güçlü ifadesi oldu.
Fidan Doğan (Rojbîn), bir halkın hayallerini omuzlarında taşıyan, anılarını barış ve özgürlük mücadelesine adayan cesaret abidesi. 17 Ocak 1982'de Mereş’in Elbistan ilçesinde başlayan yolculuğu, onu adalet arayışının en güçlü seslerinden biri haline getirdi. Yaşamı boyunca sürgünün acısını, mücadeleye olan inancıyla harmanladı. Genç yaşta ailesiyle Fransa'ya göç eden Fidan Doğan, sürgünün ağırlığına rağmen kişiliğini ve mücadelesini sımsıkı sürdürdü. Avrupa'da büyümesine rağmen köklerinden kopmayan bir bilinçle, hem Kürtlerin acılarını dünyaya duyurmak için bir köprü hem de özgürlük mücadelesinin öncüsü haline geldi.
Fransa'daki Avrupa Kürt Enstitüsü'nde yürütülen çalışmalarla, Kürt kültürünü ve dilini uluslararası kamuoyunda tanıtmayı hedefledi. Çalışkanlığı, disiplini ve barışa olan sarsılmaz inancıyla herkesin saygısını kazanan Fidan Doğan, Kürt'ün güçlü ve haklı davasını savundu. Gülüşü, umut dolu bakışları ve yorulmaz mücadelesiyle onurlu bir direnişe kapı açtı. Fidan Doğan, yalnızca bir yaşam değil, bir direniş oldu. Onun ardından geride kalan umut ve cesaret meşalesi yanmayı sürdürdü.
Hakikat arayışının nadide temsilcisi
Yoldaşları tarafından “hakikat arayışının nadide temsilcisi” ve “düş yolcusu” olarak tanımlanan Fidan Doğan, Mereş Katliamı’ndan dört yıl sonra, 17 Ocak 1982’de Mereş’in (Maraş) Elbistan ilçesine bağlı Xançiplak köyünde dünyaya geldi. Dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olan Fidan Doğan’a büyük halasının ismi verildi. Daha yedi yaşındayken anne ve babası, siyasi baskılardan dolayı Fransa'ya göç etmek zorunda kaldı. Fidan Doğan, kardeşleri ile birlikte anneannesinin yanında kaldı. Dokuz yaşına geldiğinde, kardeşleriyle birlikte topraklarından kopmak zorunda kalarak Fransa'da ailesinin yanına göç etti.
Türkiye’de maruz kaldığı asimilasyon politikaları ile yüzleşen Fidan Doğan, lise öğrenimini Fransa'nın Strasbourg kentinde tamamladı. Ara sıra kardeşleri ile köylerine giden Fidan Doğan, gençleri köyde bulunan topraklı bir evin ahırında bir araya getirerek toplantılar düzenleyip örgütleme çalışmaları yaptı.
Dönüm noktası
Köklerine yabancılaşmadan Fransa toplumu ile ilişkilenen ve yeni bir dil öğrenen Fidan Doğan’ın hayatındaki dönüm noktası ise PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999 Komplosu ile Türkiye'ye getirilmesi oldu. Fidan Doğan, o günden sonra Kürt özgürlük mücadelesinde aktif olarak yer alma kararı alarak çalışmalara katıldı. Yüzünden hiç eksilmeyen gülümsemesi ve mütevazılığı ile akıllara kazınan Fidan Doğan, mücadelede önemli bir yol kat etti. Diasporada gençlik çalışmalarına katılan Fidan Doğan, “Rojbîn” adını kullanma kararı aldı.
KNK Temsilciliği görevi
Fidan Doğan, 2002 yılında kadın hareketi adına Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilciliği görevini üstlendi. Birçok Avrupa ülkesinde diplomatik faaliyetler yürüttü. Bu görevi sırasında Avrupa’da sayısız siyasetçi ile temasta bulundu. Ancak, bu kadar üst düzey siyasetçi ile görüşse de halk diplomasisine en çok inananlardan biri oldu. Onun en dikkat çeken yönü ise çalışmalarındaki ciddiyeti, girişkenliği ve ikna gücüydü. Fidan Doğan, 2007 yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın zehirlenmesine karşı Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) İmralı Adası’na bir heyet göndermesi talebiyle gerçekleştirilen ve 39 gün süren açlık grevi eyleminin dış kamuoyuna dönük sözcülüğünü yaptı.
Diplomatik çalışmalar
Yıllar içerisinde diplomasi alanında kendisini geliştiren Fidan Doğan, 2011 yılında uzun yıllar emek verdiği Paris'teki Kürdistan Enformasyon Bürosu’nun sorumluluğuna atandı. Burada yürüttüğü diplomasi faaliyetleri ile ülkesinde süren savaşı uluslararası platformlarda duyurmaya çalıştı. Fidan Doğan, sosyal forumlardan senatolara, parlamentolardan Avrupa Konseyi'ne kadar siyaset ve diplomasi kurumlarının Kürt delegasyonunun diplomatik figürü oldu. Katledildiği güne kadar da çalışmalarına aralıksız devam etti.
Bir gün gelecekti Fidan…
Annesi Fatma Doğan, bir röportajında kızı Fidan Doğan’ı şöyle anlatır: “İlişki kurmasını bilen sosyal bir kızdı. Bundan dolayı çevresi tarafından sevilen, herkes ile anlaşan, inandığı şeyleri başkalarına kabul ettiren bir yapısı vardı. Hiç unutmam, bir gün ‘Anne, senin üç tane kızın var, iki tanesi senin olsun, bir tanesi de Kürt halkının olsun. Kürt halkı için çalışsın’ demişti… Ara sıra beni arar, ‘Sesini duymak istedim anne’ derdi. Fidan bir gün gelecek diye bekliyordum. 15 yıl olmuştu evden ayrılalı. ‘Fidan, gel artık yeter’ diyordum. Ben öyle deyince yüzünü ekşitirdi, hoşuna gitmezdi. Bakıyorum, üzülüyor, hoşuna gitmiyor. Üzerine gitmiyordum, konuyu kapatıyordum. Bir gün gelecekti Fidan ve ben hâlâ Fidan’ımı bekliyorum…”