Gazeteci örgütlerinden açıklama: Basına dönük şiddete son verin
- 10:38 7 Kasım 2024
- Güncel
AMED - Gazetecilere dönük polis işkencesine dair açıklama yapan gazeteci örgütleri, basına yönelik baskıların sona ermesi için iktidarı, basın özgürlüğüne ve kamu yararına saygı duymaya davet ederek, meslektaşlarına yönelik şiddet ve gözdağı politikalarının sona erdirilmesi çağrısında bulundu.
İçişleri Bakanlığı talimatıyla 4 Kasım'da Mêrdîn Büyükşehir Belediyesi, Êlih ve Riha’nın Xelfetî Belediyelerine kayyım atandı. Atanan kayyımlara karşı alanda haber takibinde bulunan gazetecilerin polis işkencesine maruz kalmasına dair gazeteci örgütleri yazılı bir açıklama yaptı. Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), DİSK Basın İş, Kadın Gazeteciler Derneği, Amed Haber Sen, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Diyarbakır Temsilciliği, Yerel Medya Derneği ile Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği'nin (MLSA) ortak kaleme aldığı açıklamada, gazetecilere yönelik polis şiddetine dikkat çekildi.
Basın özgürlüğünün, demokrasinin ve halkın doğru bilgiye erişim hakkının temel taşı olduğu belirtilen açıklamada, son dönemde Mêrdîn, Êlih, İstanbul, Semsûr, Mêletî ve bir çok kentte iktidarın baskıları ve polis şiddetinin, bu hakkı tehdit ettiği kaydedildi. Açıklamada, “Gazeteciler, toplumsal olayları, kamu yararını ve hak ihlallerini kamuoyuna duyurmak için görevlerini yaparken fiziksel ve psikolojik şiddetle engellenmekte, gözaltına alınmakta, hatta darp edilmektedir.Görev başındaki gazetecilere yönelik artan polis şiddetini ve baskıyı kınıyor; iktidarın basına yönelik bu anti-demokratik uygulamalarına karşı sessiz kalmayacağımızı ilan ediyoruz. Basına uygulanan bu baskılar yalnızca gazetecilerin değil, toplumun doğru bilgiye erişim hakkını da doğrudan ihlal etmektedir” denildi.
Gazetecilere dönük polis şiddeti, gözaltılar ve baskınların arttığına dikkat çekilen açıklamada, olaylardan bazıları şu şekilde sıralandı:
*“JINNEWS muhabiri Derya Ren ve Pirha Haber Ajansı muhabiri Kamber Yıldız, deprem bölgesinde görev yaparken jandarmalar tarafından Genel Bilgi Taramasına (GBT) maruz kalmış; Adıyaman’da kaldıkları ev iki kez jandarma tarafından basılmıştır. Gazetecilere, yaptıkları haberler sorgulanmış, baskınların ‘aramızda kalması’ istenerek baskının gizlenmeye çalışıldığı belirtilmiştir.
*Yenidoğan Çetesi’ne yönelik soruşturmayı yürüten savcıyla ilgili haber sonrasında halktv.com.tr Yazı İşleri Müdürü Dinçer Gökçe ve Gazete Pencere Yazı İşleri Müdürü Nilay Can gözaltına alınmış; avukat İrem Çiçek’e ev hapsi verilmiştir. Adalet Bakanı’nın açıklamalarının ardından, basına yönelik bu baskının hukuk çerçevesini aşarak doğrudan iktidarın basına gözdağı verme çabasına dönüştüğüne tanık oluyoruz.
*Batman Belediyesi’ne kayyım atanması sırasında protestoları takip eden Batman Sonsöz Gazetesi’ne yapılan polis baskınında, gazete muhabiri Serhat Aslan gözaltına alınmak istenmiş, ancak bürodaki diğer gazetecilerin müdahalesiyle serbest bırakılmıştır. Gün boyunca kayyıma karşı yapılan protestoları takip eden birçok gazeteci ise sürekli olarak polis engeline maruz kalmıştır.
*Batman Belediyesi önünde gerçekleşen eylemi takip eden JINNEWS muhabiri Pelşin Çetinkaya ve Yeni Yaşam gazetesi çalışanı Veysi Akören, polis tarafından darp edilerek gözaltına alınmışlardır. Her iki gazeteci de emniyetteki işlemlerinin ardından serbest bırakılmıştır.
*Kadıköy’de kayyım atamalarına karşı yürüyüş yapan kadınları belgelemek isteyen Mezopotamya Ajansı muhabiri Yeşim Tükel, polis tarafından darp edilmiştir. Gün boyunca görevlerini yapmaya çalışan gazetecilere yönelik bu baskılar, basın özgürlüğüne ve halkın bilgiye erişim hakkına yapılan ciddi bir saldırıdır.”
‘Şiddet baskı aracına dönüştürüldü’
Bu olayların Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları ve basın özgürlüğü anlaşmalarına aykırı olduğuna işaret edilen açıklamada, “Gazetecilere yönelik bu saldırılar yalnızca bireysel hak ihlalleri yaratmakla kalmamakta; toplumun bilgiye erişim hakkını da ciddi bir şekilde ihlal etmektedir Gazetecilere yönelik artan baskı ve polis şiddeti, toplumun haber alma hakkını kısıtlamakta ve iktidarın eleştirilerden korunmasını sağlamayı amaçlamaktadır. İktidar, eleştiriyi susturmak için güvenlik güçlerini kullanarak gazetecilere yönelik bu şiddeti bir baskı aracına dönüştürmüştür. Bu uygulamalar, Türkiye’de demokratik değerlere, şeffaflığa ve hukukun üstünlüğüne doğrudan bir tehdit oluşturmaktadır” ifadelerine yer verildi.
Basına yönelik gözdağı politikalarına son verin
Açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi: “Gazetecilere yönelik artan polis şiddeti, gözaltılar ve baskı olaylarının derhal bağımsız bir şekilde soruşturulmasını talep ediyoruz. Sorumluların yargı önüne çıkarılması, demokrasiyi savunmak adına büyük önem taşımaktadır. Kolluk kuvvetlerinin, basın mensuplarının görevlerini yapmalarını engellemeye yönelik tavırlarının son bulması ve gazetecilere karşı saygılı bir şekilde hareket etmeleri için kapsamlı eğitimler almalarını talep ediyoruz. Polis gücü, halkın bilgiye erişim hakkına saygılı olmalıdır. Basına yönelik baskıların sona ermesi için iktidarı, basın özgürlüğüne ve kamu yararına saygı duymaya davet ediyoruz. Basına yönelik bu şiddet ve gözdağı politikalarının sona erdirilmesi gerekmektedir.
Basın özgürlüğünün olmadığı bir toplumda demokrasiden söz edilemez
Tüm meslektaşlarımızın yanındayız ve basın özgürlüğünü kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz. İktidarın baskıcı politikaları ve polis şiddeti, gazetecilerin mesleklerini icra etme hakkını gasp etmektedir. Toplumun gerçekleri öğrenme hakkını savunmaya; her türlü baskıya, engellemeye ve şiddete karşı gazetecilerin yanında olmaya devam edeceğiz. Basın özgürlüğünün olmadığı bir toplumda demokrasiden söz edilemez.”