Çocuğa işkence 90'ların devamı

  • 09:05 26 Mart 2023
  • Güncel
Rojda Aydın
 
AMED - Licê’de polisin, Y.D. adlı çocuğa yönelik işkencesini 90’lı yılların devamı olarak gören kadınlar, işkenceye karşı tüm Kürtleri birleşmeye ve tepki göstermeye çağırdı. 
 
Amed’in Licê ilçesinde 21 Mart akşamı 14 yaşındaki Y.D. bir arkadaşıyla evine dönerken polis tarafından durdurulduktan sonra kaçırılarak işkence edildi. Kaçırılan çocuk, önce bir köy yolundaki tenha araziye götürüldü. Türk olduğunu söylemeye zorlanan Y.D., ardından da “Kürtlere küfret, İstiklal Marşı’nı oku” denilerek darp edildi. Hastanelik edilen çocuk, ağzı ve elleri bağlı bir şekilde dere kenarında bulunan bir bataklığa bırakıldı. Gece karanlığında bir köylünün fark etmesi üzerine hastaneye kaldırılan çocuk, bir gözünü kaybetme riski yaşıyor. Olayın ortaya çıkmasından sonra birçok hak örgütü tepki ve kınama açıklamaları yaparken, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı polis hakkında soruşturma başlattı.
 
Yapılan işkenceyi kınadıklarını belirten Licêli kadınlar, bu zulmün 80'li ve 90'lı yıllardan beri devam ettiğini söyledi. 
 
‘Çocuklarımıza yapılan zulümdür’
 
Azize Demirbaş, çocuğa yapılan işkenceyi kınayarak, işkencenin insanlığa ve hukuka aykırı olduğunu söyledi. Polisin yaptığı işkencenin suç olduğunu dile getiren Azize, "Devletin adaleti nerede? Hep çocuklarımıza ve insanlarımıza eziyet ediliyor. Çocuklarımıza yapılanlar zulümdür. Bu çocuğun suçu neydi ki işkence edilerek vadiye atıldı?”
 
‘Benim oğluma da işkence ettiler’
 
Geçen yıl 22 yaşındaki oğlunun da polis tarafından işkence gördüğünü belirten Azize, "İşkence nedeniyle oğlum da ağır yaralandı. Şimdi ne bacağı ne de sırtı sağlıklı. Askere gitti ama ayağı ve sırtından dolayı geri gönderildi. Her gün bize ve çocuklarımıza zulüm ediyorlar. Zalimlikleri artık söylenemez. Çok fazla zulüm var. Her yerde zulüm var. Polisler evimizin önünde oğlumu takip ederek çiftliğe kadar oğluma işkence yaptılar. Sonra oğluma 'Arabadan düştüğünü söyle' dediler, oğlumu tehdit ettiler. Yaptıkları vahşet o kadar fazladır ki artık kelimeler yetmiyor anlatmaya. Licê halkı her zaman işkence görüyor. Haklarında suç duyurusunda bulunmak istedim. Ama oğlum "Hayır anne açma, onlar da bize açılacaklar' dedi. Türkiye'de artık adalet yok. Çocuklarımıza işkence yapılıyor ama cezalandırılmıyorlar” şeklinde konuştu.
 
‘Newroz’a tahammül edemediler’
 
Licê halkına sürekli zulmedildiğini, çocuklarının tehdit edildiğini anlatan Azize, şöyle devam etti: "O çocuk da sadece ateş yakıp Newroz'u kutlamak istiyordu. O çocuk ne suç işledi? Diyarbakır'da o gün Newroz'a yüz binlerce insan katıldı. Tahammül edemediler ve çocuklarımıza eziyet ettiler. Kürt halkı bu işkenceye karşı ayağa kalkmalı."
 
‘İşkence arttıkça öfkemiz büyüyor’
 
Kürtlere yönelik zulmün, işkencenin ve katletmenin 80'li 90'lı yıllardan günümüze kadar aralıksız devam ettiğini vurgulayan Gülbiye Buluttekin ise, "Kürtler yıllardır zulüm görüyor. Devletin işkence ve zulmü her yıl farklı bir şekilde değişmekte ve Kürtler üzerinde uygulanmaktadır. Biz sürecin daha iyiye gitmesini istiyoruz ama onlar daha kötüye götürüyor. İnsanlar çocukları nasıl işkence eder? Çocuklarımız bu zulümde nasıl büyüyecek? Bu işkence ve zulüm arttıkça öfkemiz büyüyor. Bugün çocuklarımızın zulmün içinde büyümesi ne adalettir ne de insanlık. Akılları olumsuz şeylere çalışıyor, zulüm için çalışıyor. Kürt halkı zulümle, işkenceyle ve faili meçhullerle bitmez. Newroz ateşini yakmak suç değildir. Newroz ateşi yüzünden o çocuğa nasıl eziyet ediliyor. Çocuklarımıza işkence ediyorlar ve onları ölümle yüz yüze bırakıyorlar” ifadelerini kullandı.
 
‘Zulme karşı sesimizi yükseltmeliyiz’
 
Licê’de özel politikaların devrede olduğuna dikkat çeken Gülbiye, "Devletin amacı Kürtleri yok etmektir. Çünkü 90'lı yıllarda köylerimiz boşaltılıp yakıldı ve insanlarımız katledildi. Devletin amacı yok etme ve inkar siyasetidir. Bu yüzden Kürtleri kökünden yok etmek istiyor. Kürt halkı güçlerini birleştirmeli ve bu zulme karşı durmalıdır. Bu dava bir veya iki kişinin davası değildir. Bütün Kürdistan'ın davasıdır. Eğer ben bu davaya dahilsem, bu dava tüm Kürtlerin davasıdır. Kürtler, yaşadıkları her yerde bu baskı ve işkenceye karşı çıksınlar. Bu zulmü asla kabul etmeyeceğiz. Zulme karşı sesimizi yükseltmeliyiz” çağrısında bulundu.