ATO YK üyesi: Tünelin ucunu çok net gördüğümüz bir süreç değil

  • 09:11 17 Nisan 2020
  • Sağlık/Spor
Dilan Babat
 
ANKARA - Ankara’da şimdiye kadar 103 sağlık çalışanına virüs bulaştığını söyleyen ATO YK üyesi Doktor Gülgün Kıran, sağlık alanında tıbbi yetersizliklerin hala devam ettiğini belirterek, “Bu süreç ucu görünen bir pandemi süreci değil. Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında biteceği söyleniliyor ama bu tünelin ucunu çok net gördüğümüz bir süreç değil” dedi.  
 
İlk olarak Çin’in Wuhan kentinde çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) Türkiye’ye de de giderek yayılıyor. 10 Martta ilk vakanın ortaya çıkması ile birlikte günden güne süren ölüm hızı ve vaka artışları ise sağlık alanında yaşanılan eksiklikleri doğrular nitelikte. Yeterli ekipmanların sağlanmamasından kaynaklı virüs yüzlerce sağlık emekçisine bulaştı. Alınmayan önlemler, yeterli düzeye ulaşmayan ekipman sorunları ise devam ediyor. Ankara Tabip Odası (ATO) Yönetim Kurulu Üyesi Doktor Gülgün Kıran, sağlık alanında yaşanılan eksikliklere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.  
 
‘Ölümler DSÖ’nün gönderdiği kodlar ile yapılmıyor’
 
Türk Tabipler Birliği (TTB) ve birçok kuruluşun, salgının başından beri başarılı olmak için öncelikle şeffaf olunması gerektiğine dikkat çektiğini hatırlatan Gülgün, “Ölümlerin hangi illerde olduğu açıklanması filyasyon dediğimiz ki Sağlık Bakanı iki gün önce bunu dilendirdi, ‘Bu salgınla mücadelede epitemoloji, filyasyon çalışmalarına başladık’ dedik. Biz bunları en başından beri dillendirdik, ‘vakaları açıklayın bizde ona göre filyasyon çalışmalar başlasın ki salgınla mücadele de daha başarı olalım’ dedik. Ama maalesef bu şeffaflık baştan önümüze konmadı. Bilim Kurulu kararları kapsamında ölümlerin sayıları çok net açıklanmıyor, test sonuçları ayrıntılı olarak paylaşılmıyor. Koronavirüs salgınındaki ölümler Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) gönderdiği kodlar tarafından yapılmıyor.  Dolayısıyla ölüm vakalarında sayıların net olduğunu düşünmüyoruz” dedi. 
 
‘Covid servisleri dolmuş bir durumda’
 
Gerektiği kadar şeffaflığın olmadığını ifade eden Gülgün, “Oysaki şeffaflık insanların paniğini azaltıyor. Kişiler doğru bilgiye ne kadar ulaşırsa kaygı düzeyi o kadar azalıyor. Salgının başarılı yönetilmesinin en önemli sebeplerinden biri şeffaflıktır. Biz Ankara’da temas halinde olduğumuz arkadaşlar ile edindiğimiz bilgilerde tüm servisler, covid servisleri ve tüm yoğun bakımları, poliklinik başvuruları ve acil servisleri dolmuş durumda.  Bu yüzden vakalarda düşüş var demek zor. Pik noktasına henüz ulaşılmadı, önümüzdeki günlerde ulaşırsa bir düşüş olacaktır ama şuan öyle bir şeyden söz etmek mümkün değil” diye belirtti.  
 
‘Asistanlar ekipmanlar olmadan çalıştırılmak istendi’ 
 
Salgının ilk dönemlerinde koruyucu kişisel ekipman eksikliği ile salgın mücadelesine başlandığını söyleyen Gülgün, ekipman eksikliğine rağmen asistanların çalışmaya zorlandığını ifade etti.  “Sağlık emekçilerinin pozitif olması sağlık emek gücünün azalması anlamına geliyor” diyen Gülgün, “Bu bir zincirdir dolayısıyla siz koruyucu ekipman donanımını tam tutarsanız, hem sağlıkçının yaşam hakkını korumuş olursunuz hem de sağlık emek gücünü eksiltememiş olursunuz. İki gündür saha da dolaşıp siperlik dağıtıyoruz, koruyucu ekipman eksikliklerini gidermeye çalışıyoruz ama gördüğümüz şey, halan yeterli düzeyde değil. Sağlık Müdürlüğü, aile hekimlerine bir miktar malzeme göndermiş ama o gönderildiği yerdeki nüfusa, çalışan sayısına ve işin niteliğine göre ekipmanlar değil. Kısa süre içerisinde tükeniyor dolayısıyla yeterli stoklama malzeme gönderimi olmuyor” şeklinde konuştu. 
 
‘Hekimlere sadece iki maske veriliyor’
 
Sağlık emekçilerinin özel olarak kendi koşullarında ekipmanlarını takviye ettiklerini dile getiren Gülgün, şöyle devam etti: “Odalar olarak bizler takviye etmek zorunda kalıyoruz. Halbuki bakanlığın yapacağı en iyi işlerden birisi koruyucu ekipman stokunu en iyi şekilde herkese yeteri kadar vermek.  Hastanelerde hekimlere iki cerrahi maske veriliyor. Gün boyu bu iki maske ile idare edin deniliyor.  Bu mümkün değil bu maskeler zaten üç saatlik kullanımı olan maskeler. Günde en az üç dört maske verilmesi gerekiyor, siperliklere her sağlık personeli ulaşamıyor. Bunlar da belki stok yönetimi ile düzeltilebilir.”
 
‘Ankara’da toplam 103 sağlık çalışanı enfekte’
 
Ankara’daki sağlık çalışanlarından sürekli bilgi almaya çalıştıklarını ama hastanelerde bilgi alma akışında sorunlar yaşadıklarını ifade eden Gülgün, Ankara’da toplam 103 sağlık çalışanın enfekte olduğu bilgisini aldıklarını belirtti. “Bu teyit edilmiş vaka. Testi negatif olan ama klinik bulguları pozitif olan sağlık çalışanlarımız var” diyen Gülgün, “Biz 103’ten daha fazla olduğunu düşünüyoruz. Bize daha çok bilgi gelmesi sağlık kurumlarından istiyoruz. Sağlık çalışanların ciddi risk grubu olduğunu düşünüyoruz. 5 Nisan’da 122 çalışanlarına bir sağlık taraması başlatılmıştı. Ama yapılan taramada  9 kişiden pozitif çımasıyla bu test sonlandırıldı. Aile sağlık merkezlerinde sağlık taraması başlatıldı ama 122 için başlatılmadı bunlar risk gurubunda olan ekip.  Sağlık Bakanına neden durdurulduğuna dair yazı yazdık ama cevap gelmedi.  Elimizden geldiğince bilgiye ve ekipman eksikliğini gidermeye çalışıyoruz. Umarım pikten sonra bir düşüş yaşarız” ifadelerinde bulundu. 
 
‘Ucu görünen bir pandemi süreci değil’
 
Hafta sonu uygulanacak iki günlük sokağa çıkma yasağının devam edeceğini, bu kısa süre içerisinde vakaların azalmasını umduklarını söyleyen Gülgün, “Aslında ucu görünen bir pandemi süreci değil. Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında biteceği söyleniliyor ama bu tünelin ucunu çok net gördüğümüz bir süreç değil. Sabredeceğiz, izolasyon sürecinden vazgeçmeyeceğiz. Etrafta havaların ısınmasıyla birlikte parklara gidilmeye başlandı. Eğer çocuklarımızı korumak istiyorsak bu kuralları gevşetmeden en azından Haziran’a kadar devam edelim. Maskeyi kurallarına uyarak kullanmamız gerekiyor. Gün çerisinde maskeyi cebimize mendil gibi çıkarıp takmak değil maske kullanıma ilişkin bilgileri okumamız gerekiyor” şeklinde konuştu.