Çözüm intihar değil direniş

  • 09:02 26 Temmuz 2018
  • Kadının Kaleminden
Nazife Onay
 
Tutsaklığımız tecrit kampı diyebilirim. Haksızlığa uğrayanların yeri Yüksel’dir, direniştir, intihar değil.
 
Görüş ve iletişim cezaları Olağanüstü Hâl (OHAL) gerekçesiyle daha da ağırlaştırıldı. Kanserden şüphelenildiği zaman hastaneden randevu alabilmek bile işkenceye dönüştürüldü. İhtiyaçlarımızın her biri için ayrı mücadele vermek zorunda kalıyoruz. Bir çamaşır leğeni için iki ay mücadele ettik. Bir arkadaşımızın dişi iltihaplandı, ağzını dahi açamıyordu. Bir pipet için onlarca kez butona basarak derdimizi anlatmaya çalıştık. Vazgeçmeyeceğimizi bildiklerinden bize bir pipet getirdiler. Devrimci tutsaklar için en temel ihtiyaçlardan birisi de kitap. Kitap sayısı 10 ile sınırlandırılmış durumda, kütüphaneden ise ancak bir kitap alabiliyoruz. Gerekçe ise her zaman ki gibi 'şuan başkası okuyor' oluyor. Kimi arkadaşlarımız hükümlü olmadıkları halde tek kişilik hücrelerde tutuluyor. Toplamda 4 kişi bu şekilde tecrit işkencesine maruz bırakılmış durumda. Bir de şöyle bir örnek vermek istiyorum. Ben Sincan'da iken Silivri'den bana mektuplar geldi, bende her birine ayrı teşekkür ettiğim bir zarf yolladım. Aradan iki ay geçti ve Silivri'ye geldiğimde mektubumun hiç birine ulaştırılmadığını öğrendim.
 
İhraç edilmeden önce okul, ev ve sendika arasında mekik dokuyan biriydim. Belli bir bilinç ve ideolojiye sahip kişilerdik ancak ihraç edildikten sonra adlarımızın önüne çeşitli sıfatlar eklendi. AKP’ye göre “terörist” gerçekte ve halkın vicdanında ise işçi, ekmeği için direnen kamu emekçileriyiz ve böyle olmaya devam edeceğiz. Direnişimiz bitmedi, aylardır sürüyor. Tutuklandık, işkence gördük, 324 gün aç kaldık ama asla umutsuz olmadık. Tutsaklıkla beraber kazanacağımıza olan inancım daha da arttı. Öyle ya rahatsız olmasalardı tutuklarlar mıydı bizleri? Aklımda en çok şu var; umudumuzu gençlere, ataması yapılmayanlara, ihraç edilen anne babalara ulaştıramadığımıza üzülüyorum. “Haksızlığa uğradıysan, umutsuzsan, yalnız olduğunu sanıyorsan yerin direnenlerin yanı, yerin Yüksel Caddesi’dir” demek istiyorum. Onlar hayata veda etmeden onlara ulaşamamak çok üzücü. Tutsaklıkta yoğun olarak hissettiğim bir duygu bu. Yine bir haberle birlikte tüm bu süreci düşündüm… Merve öğretmen, 25 yaşında. Ataması yapılmadığı için depresyona giriyor ve intihar ediyor. Merve'den bir kaç gün önce ataması yapılmayıp intihar eden Hasan öğretmeni düşünürken bir yenisi daha ekleniyor. Haksızlığa uğrayanların yeri Yüksel’dir, direniştir intihar değil. Direnmenin ve sizlerle tanışmanın coşkusu ile tutsaklığı özgürleştiriyorum.
 
İzmir Şakran Cezaevi