Efrinli olmak şereftir

  • 09:02 18 Nisan 2018
  • Kadının Kaleminden
“Gece yarıları savaş uçaklarının sesiyle uyanan bebeklerin küçücük kalplerini nasıl çarptığını görmek kadar acı bir şey var mı? Kendine 'ben insanım' diyen herkes şöyle düşünsün o bebeklerin yaşadığı korkuyu… Anlarlar mı bilmem ama düşünsünler.” 
 
Sozda Oremar 
 
Bu evreni çocuklar yönetse ne güzel olur. Kansız, iktidarsız bir dünyada yaşamak onların en doğal hakkı iken hayalleri hep yarıda kalıyor, özünü yitirmiş insanlığa bakıyorlar. Efrin’de annesinin sütünü emerken başı gövdesinden metrelerce uzağa fırlatılan, hacminden büyük kazan parçalarıyla can vermek nasıl bir duygu bilen var mı? 58 gün aralıksız her türlü vahşetin yaşandığı Efrin’de o çocukların, “anne bizi öldürecekler” diyen, duvarların arkasına saklanıp, “uçaklar geliyor, saklanın” diyen çocukların o korku dolu gözlerini yaşadığım sürece unutmam.
 
Saldırıdan önce Azadi ve Mahmudiye parklarında cıvıl cıvıl oynayan, kendi anadilinde okuyan, özgürce yaşayan o çocukların hayallerini yıkanlar kendilerine nasıl “ben insanım” diyecek?  Onlar asla insan olamazlar. İnsan insana bunu yapar mı? 
 
Katledilmek Kürt’ün kaderi mi? Tabi ki değil. Peki insanın insan olmasından bu yana insanlığa en ufak bir zararı olmayan, aksine en temiz ruhla insanlığa hizmet eden Kürtler neden hep katlediliyor? Herkes neden Kürtlerden bu kadar korkuyor? Neden söz konusu Kürtler olunca herkes bir oluyor? Kanla beslenen insanlık dışı sistemler esir alamadığı onurlu Kürtlere, “teslim olmuyorsan yaşama hakkın yok” demeye getiriyorlar. Bu yüzden değil midir birbirlerine düşman olanlar Kürtleri pazarlık konusu yapıyor. Kürtler bu insanlık dışı vahşeti asla unutmayacaklar. Bebeklerinin çığlıklarını unutmayacaklar.
 
Efrin’den Şehbaya göç etmek zorunda kalan Efrin halkının Cebel Ehlam’dan (Rüyalar Dağı) yukarı çıktığı o anı hangi kelimelerle ifade edeceğimi bilmiyorum. Oradan Efrin’e bakarken dökülen gözyaşları kelimelere sığdıramam. Efrinliler virajları geçerken uçakların barbarca saldırısına artık aldırış etmiyordu. Yürüdüler bombalar arasında çocuklarını zalim katliamcılardan kurtarmak için. O an ömrüm boyunca unutmayacağım bir söz çalındı kulağıma. Küçük bir çocuk, “anne ne olur Efrin’e dönelim” diyordu. Çocuklar o yaşlarında bile topraksız yaşayamayacaklarını biliyorlar,  insanlığın bittiğini de en iyi onlar hissediyorlar. 58 gün boyunca en büyük vahşeti yaşadı o çocuklar. Arkadaşlarıyla oyun oynarken yağmur gibi yağan bombalarla gözlerinin önünde param parça oldu minik bedenler. Artık o çocukların oyunları da hep savaş, “oyun bitti gerçek savaş var” diyorlar birbirlerine.
 
Efrin’e geri dönmek için bekleyen Efrin halkının umuduna kurşun sıkılamaz. Bunu her ananın, babanın, her çocuğun gözünde gördüm.  Hepsinin tek hayali daha onurlu, başı dik Efrin’e geri dönmeleri. Bir kez daha hayran kaldım Efrin halkının sarsılmaz iradesine. İnsan böyle bir halka on canı da olsa kurban eder. Bir halk bu kadar mı onurlu, toprağına bağlı olur.