Aydınlığa, yaşama, iyiliğe karşı açılan bir savaş…

  • 09:05 15 Mart 2018
  • Kadının Kaleminden
"Dersim, Koçgiri, Zilan, Ağrı ve daha niceleri. Ölüm, katliam, gözyaşı, öfke ve intikam bu coğrafyada hiç bitmedi. Karanlık tanrıları panteonlarında oturmuş aydınlığa, yaşama, iyiliğe karşı savaş açmışlar. Ortadoğu'da ölüm kol geziyor."
 
Awesta Xabur
 
Karanlık ve aydınlık, yaşam ve ölüm, iyilik ve kötülük, vicdan ve vicdansızlık, ahlak ve ahlaksızlık… Ne kadar duyar ve kullanır olduk bu kelimeleri. Eskiden de bu kadar çok mu kullanıyorduk, diye düşündüm düşünüyorum… Sanmıyorum,  evet bizler katliam yaşayan ve bu katliam anlatıları ile büyüyen halkın çocuklarıyız.  Ninelerimizin ağıtları hep çok duygu dolu ve gizemliydi.
 
Dersim, Koçgiri, Zilan, Ağrı ve daha niceleri. Ölüm, katliam, gözyaşı, öfke ve intikam bu coğrafyada hiç bitmedi. Karanlık tanrıları panteonlarında oturmuş, aydınlığa, yaşama, iyiliğe karşı savaş açmışlar. Ortadoğu'da ölüm kol geziyor. Bugün her zamankinden daha fazla kan ve zulüm kokuyor Ortadoğu. İnsanlık kokuşuyor. Tanrılar kurdukları panteonunda kanla karışık şaraplarını içerken, yarın hangi çocuğun ve kadının kanını içeceklerinin hesabını yapıyorlar.
 
İnsan, vicdan, ahlak sorgulaması
 
Mezopotamya'nın bereketli topraklarını, zeytinliklerini, dağlarını, taşlarını, kuşlarını, tarihini bombalarken, insan düşünmeden edemiyor. "Tabii insan olmayı becerebilen düşünür"  insanların içme suyu şebekesini hangi insanlık dışı mahlûkat bombalama talimatı verir. Hangi vicdan her gün öldürdüğü insanların sayısı ile övünür. Hangi ahlaklı kişi bombalarla parçaladığı çocuk bedenleri karşısında "Bizim kanımızda sivilleri vurmak yok" der. Hangi insan, hangi vicdan ve hangi ahlak…
 
Köksüzlük kimliksizliktir
 
Ahlak,  bu kavram herkese yakışmıyor değil mi? Ahlaklı birey, ahlaklı toplum, ahlaklı insan….  Ahlak direnende olur.  Ahlak yaşatanda olur. Ahlak düşününde olur.  Ahlak vicdanlıda olur. Ahlak insanlıktan nasibini alandan olur. Ahlak tarihin derinliklerinde yeşeren, köklü tarihi olanda olur. Köksüzler toprağın, taşın, kuşun, ağacın, insanın değerini bilmez. Köksüzler yaşamanın, yaşatmanın değerini bilmez, köksüzler emeğin değerini bilmez,  köksüzler toprağın değerini bilmez, köksüzlük kültürsüzlüktür.  Köksüzlük kimliksizliktir.  Ondandır başkalarının kimliğine sıkı sıkıya sarılırlar. İşte bu sebepten köksüzlükler üzerinden kendilerini var edenler geldikleri gibi aniden de giderler…
 
Sefer olur zafer olmaz 
 
Kürtler Mezopotamya'nın kâşifidir. Kürdistan coğrafyasının toprağını, dağını, taşını, suyunu, karış karış bilirler. Onun için derler ki; "Kürdistan'a sefer olur ama zafer olmaz."  Bu kadim topraklarda savaş ve katliam bundandır ki hiç eksik olmaz. Halepçe, Qamışlo, Gazi, Nusaybin, Sur, Cizre, Silopi…
 
Bir düşünelim ve kendimize dürüst olalım, Bakur'da Nusaybin, Cizre, Sur deyince hangi onurlu Kürt yaşanılan büyük direniş karşısında gurur duymadı ki? Bir daha düşünelim ve kendimize karşı dürüst olalım hangi onurlu Kürt Cizre bodrumlarında diri diri yakılanlar karşısında kendinden utanmadı…
 
Hangi onurlu Kürt Taybet ananın 7 gün sokak ortasında kalan cenazesi karşısında insanlığını üstünden çıkarıp atmak istemedi… Kendinizi 10 yaşındaki Cemile'nin annesinin yerine koydunuz mu? Bir gece boyu ölü bedeni koynunda koklayıp saklamayı, 3 gün boyunca dondurucuda bekletmenin vicdan azabını hangi onurlu Kürt yaşamadı.
 
Hepimiz yaşadık, yaşıyoruz…
 
Kürtlerin çağın direnişi dediği, 54'üncü gününe giren Efrîn'de bugüne kadar 35' i çocuk, 29 kadın 232 sivil katledildi. 668 sivil yaralandı. Tüm dünya için geçerli olan hukuk kuralları ve kaideleri Kürtlere gelince gören gözler kör, kulaklar sağır, diller lal oluyor.  Hangi savaşta sivillerin hastaneleri vurulur. Hangi savaşta ambulanslar hedef alınır. Hangi savaşta…!
 
Gün günahlarımızla yüzleşme ve harekete geçme günüdür
 
Kürde ölmeyi reva görenlere karşı gün harekete geçme günüdür. Bizlerde, kör, sağır ve dilsiz olursak yok oluruz. Köle oluruz, kul oluruz, köksüz oluruz. Tarih karşısında günahkâr oluruz… Gün korkma değil, kenarına çekilme günü değil. Artık gün birilerinden bekle günü değil, gün direnme günüdür.  Gün harekete geçme, geçirme günüdür.  Gün onurlu, ahlak ve vicdanlı olma günüdür. Gün Sur'da, Cizre'de,  Nusaybin'deki günahlarımızla yüzleşme günüdür. Ve harekete geçme günüdür.