AKP, SADAT ile yeni bir ordu mu oluşturdu?

  • 09:05 25 Şubat 2018
  • Kadının Kaleminden
"15 Temmuz darbe girişiminin ardından paramiliter çeteleri güçlendirmek için 'yasal' kılıf arayan AKP hükümeti, SADAT gibi oluşumlarla özel savaş politikalarını derinleştirerek, Kürt halkının kazanımlarını hedefliyor." 
 
Ronya Doğan
 
AKP iktidarı özellikle darbe girişimi ile saklanamaz hale gelen “yönetememe” krizini her kesime, herkese savaş açarak kamufle etmeye çalışıyor. Bu kapsamda ise baskı, gözaltı ve tutuklamalarla yine aynı zamanda topyekûn imha ve inkâr politikaları ile toplumu şekillendirmeye çalışıyor. “Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Anomi Şirketi” (SADAT) adı altındaki “kontragerilla” şirketi, 28 Şubat 2012 tarihinde, Kürdistan’da yaptıkları katliamlarla tanınan Adnan Tanrıverdi ile Korkmaz Tağma isimli generallerin başkanlığında Türk Özel Harp Dairesi’ne bağlı 23 subay ve astsubay tarafından kuruldu. 64 subay ve astsubay ise kuruluşuna destek verdi. Bir kontgerilla ve özel savaş kurumu olan SADAT A.Ş., o dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan’ın teşvik ve talimatı ile hazineden finanse edildi. Şirketin merkezi İstanbul Beylikdüzü’nde. Temel misyonu, Kürdistan’ın dört parçasında savaştırmak amacı ile topladığı DAİŞ (IŞİD) vb oluşumlara kontrgerilla eğitimi vermek, her türlü silah kullanımını öğretmek, “gayrinizami harp” ve yine bu amaçla askeri operasyonları koordine etmek, düzenlemek. 
 
SADAT devrede 
 
İlk olarak 2015 yılında HPG'ye karşı Lice'de başlatılan operasyonlarda adı duyulan SADAT, ardından özyönetim alanlarında da “özel tim” adı altında suikast ve infaz için görevlendirilerek sahneye çıkarıldı. İlk kez şu an tutuklu bulunan Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel tarafından gündeme getirilen SADAT, Lice’de 34 köylünün gözaltına alınmasında ve yakmakla tehdit edilmesinde de aktif olarak rol aldı.
 
Özel bir birim-Esedullah
 
Özellikle Diyarbakır’ın çeşitli ilçelerinde ilan edilen özyönetimin ardından Sur, Bismil ve Silvan ilçelerinde uygulanan sokağa çıkma yasağı sonrası gün yüzüne çıkan “Esedullah Timi”, “Bölgede yeni bir JİTEM örgütü mü faaliyete geçti?” sorularını akıllara getirmişti. Operasyon esnasında medyada “üç hilal” simgesi ve “Allah CC” yazısıyla pekiştirilen “Türk’ün gücünü göreceksiniz”, “Kanımız Aksa da Zafer İslamındır” gibi ırkçı ve ayrımcı sloganların altında boy boy “Esedullah Timi”nin imzası servis edilirken, yine o dönem saldırıların sürdüğü kentlerde yaşayan Kürdistan halkı, operasyonlara katılan birimlerin sakallı, DAİŞ görünümlü, Arapça ve Azerice konuşan özel bir birim olduğundan söz ederek ,tekbir eşliğinde halka saldırıp işkence yapıldığını söyledi.  
 
Özel eleman yetiştiriliyor
 
Gelinen süreçte ise Türkiye’de uluslararası savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek şirket olan ve eski TSK mensuplarının görev aldığı SADAT’a ordu bünyesinde “Meskûn Mahal Muhabere Okulu” açarak özel eleman yetiştiriliyor. TSK’nin açtığı savaş okullarında Gayrinizami harp, keskin nişancılık, koruma, tahrip konularında eğitilip, şehir savaşında tarz, taktik ve hareket biçimleri üzerine eğitilen çetelere insan kaçırma ve infaz etme konularında da özel eğitiliyor. Yine çeteler, istihbarat ve insan düşürme konularında da özel eğitime tabi tutuluyor. 
 
Sadat ile Kürt kazanımları hedefleniyor
 
Suriye’de DAİŞ, El Nusra ve ÖSO çeteleriyle Kürt kazanımlarının önünü alma ve demokratikleşmesinin engelleme girişimlerinde başarısız olan Tayyip Erdoğan, Bakûr’da SADAT eliyle anti Kürt politikalarına ağırlık verdi. SADAT,  özyönetim direnişlerinde verilen kaybın ardından 15 Temmuz darbe girişimi sonrası güvenin tamamen sardıldığı TSK’ye “alternatif” olurken, HÖH, Osmanlı Seferberlik Halk Harekatı, AK Ocaklar gibi paramiliter oluşumlarla  da özellikle Kürdistan kentlerinde örgütleme çalışmaları yapılıyor. 
 
SADAT, resmi sitesinde yer alan ve Kürdistan’da savaşı derinleştirmek için kullanılan Gayri Nizami Harp yapılanmasına ilişkin, "Bu teşkilatın unsurlarının pusu, baskın, yol kapaması, tahrip, sabotaj ve kurtarma-kaçırma harekâtı ile bu harekâta karşı koyma faaliyetlerinin eğitimini verir" ifadelerine yer veriyor. Bu ifadelerle aslında özyönetim alanlarında başlayan ve Efrîn direnişi ile tarihe damgasını vuran Kürtlere yönelik yeni savaş yöntemlerinin devreye konulduğu bir kez daha netlik kazanıyor.