8 Mart’ta direnişimizle mücadeleye cemre olduk

  • 09:01 11 Mart 2021
  • Kadının Kaleminden
“Bu zulme başkaldıran Ekin, bedeniyle ona yapılanın nasıl bir zihniyetle baş etmemiz gerektiğini anlattı bize. Bir halk utansın diye teşhir edilen beden anka kuşu misali yeniden kendini direnişle var etti.”
 
Nur Aytemur
 
Hayat bir yol alma hali varoluş sancısı, kendi kendine akan, çoğalan kendi seyrinde ahengini bulan, hikâyesini tamamlayanlar bütünlüğü. 
 
Kürt kadınlarının hikâyeleri bu topraklarda baştan yazılmıştır. Beşiklerine tutuşturulan yazgılarında kadın olmak ileride kendini doğurmanın nişanıdır. Çok dilli çok renkli bolca direnişli bir tarihtir. Leyla Qasım, Meryemxan, Rewşen Bedirxan, Encum Yamulki, Zarife, Berivan ve daha niceleri bu yazgıyı tersine çevirenler, Kürt kadının tarihini yazanlardır. 
 
Kendi tarihini yazan kadınların toprağında doğmak, tarihi yoldaşlık etmek, öğretilen sisteme benzemeden, kadın kimliği ile var olmak, sancılı ve çetindir. Tutulamayan yaslar, ertelenen hayaller, yarım kalan ıslıklar, yaşanmamış hayatlar duygu dünyamızı parçalıyor, öfkesi öç almaya yetmiyor bu savaşı durdurmuyordu. Öyle bir şey olmalı ki hayalleri teslim etmeli, şarkıya sonuna kadar eşlik etmeli, kahkahalardaki hüznü yok etmeliydi. Yerde yatanı kaldırmalı, yere düşeni tutmalı, çıplak olanı örtmeliydi. Tüm bunların gölgesinde yanı başımızda bir direniş kendini büyütüyordu. Saldırı altında olan tüm kimliklerimize sahip çıkarak yeni yöntemlerle, egemenlerin tarihin yerle bir eder ek kazanımları tüm kadınların hanesine yazıyordu. Taki bir sabah çıplak yerde yatan bir kadın bedeninin haberleriyle uyanana dek. Bu kadın  Muş -Varto da özel harekâtçıların öldürüp çırılçıplak soyarak fotoğrafını paylaştığı Ekin Wan’dı…
 
Kadının varoluşuna açılan savaştı
 
Savaşın ve direnişin büyüttüğü kadınlardandı Ekin Wan, savaşın bedenlerimiz üzerindeki en suç olma haliydi. Artık yerde yatan bir fotoğraf değil Kürt kadınına duyulan öfkenin kinin tarihi resmiydi. Bu öfke biz kadınlar için çok tanıdıktı ulus devletler her savaşta ilk olarak kadın bedenini işkence yöntemi olarak kullanıyorlardı. Dersim’den Koçgiri’ye, Zilan’dan, Halepçe’ye 12 Eylül zindanlarından Şengal ve Kobanê’ye. Nusaybin’den, Sur sokaklarından bugün gözaltına alınan tüm kadınların bedenleri üzerinden her gün kendi tahakkümünü tazeliyordu. Sadece bir bölgenin değerlerine değil, kadının varoluşuna açılan savaştı. Egemenlerin üstünlüklerini sağlamaları için kendi bedenine yabancılaştırılmış insanların çıplaklıkları üzerinden hiyerarşisini sağlama haliydi. Ulusal ve siyasal mücadelede saf tutan kadınların bedenleri çıplak halde teşhir edilerek onların özelinde bütün kimliklere bir tehdit ve gözdağı olarak karşımıza çıkıyordu.
 
Tankı, topu, tüfeği olanlar, tahakkümlerini sağlamak için her gün o çıplak bedenlerden birer parçayı kadınların üstünden hayata geçiriyorlar. Bugün bedenimizi çıplak aramak isteyerek karşımıza çıkanlar kadın ayrılmak istediğinde mahkemede karşımıza çıkıyorlar.  Etek giydiğimizde, akademideler de, kayyumlarda, seçtiği iradeyi yok sayarak, attığı kahkahaya laf ederek, dilini yasaklayarak, canlı canlı yakarak, halklar yoktur diyerek, en makbul kadın evinde oturandır diyerek tarihlerinden aldıkları tüm zulüm biçimlerini özel savaş yönetimi olarak uyguluyorlar.
 
Direnen kadınlarla göz göze geldiler yenildiler
 
Tüm bu olanlara hukuksal olarak Savaş tanımı içinde yer vermiyorlar. Olmayan bir yöntemle yapılanların bir adı olmalı. Adına savaş demiyorlar ama bir annenin sokakta bağırarak söylediği gibi “erkekler kadınlara savaş açtılar ne duruyorsunuz kalkın ayağa”
             
Bu zulme başkaldıran Ekin, bedeniyle ona yapılanın nasıl bir zihniyetle baş etmemiz gerektiğini anlattı bize. Bir halk utansın diye teşhir edilen beden anka kuşu misali yeniden kendini direnişle var etti. Biz Kadınlar “Devlet işkenceyi soyunduğunda Kadınlar direniş giyinir” dedik bildiğimiz tüm direniş yöntemlerinin hepsini kullanarak Ekin Wan olduk. Tarihseldir kadınların yan yana gelişleri birbirlerine yoldaş oluşları kadının kurtuluşunun, özgürlükçü bir toplum yaratmanın direniş ve aşktan geçtiğini bilen kadınların ahengi zaferin rengi olacak. Bildiğimiz tüm renkleri barışın renkleri yapacak olan kadınlar bu topraklara direnerek baharı getirecekler. Biz kadınlar isyanımızla 8 Mart’ta sokaklarda direnişimizle mücadeleye cemre olduk.
 
Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!