Berfin’in bize öğrettiği amasız, fakatsız bir kadın dayanışması

  • 09:11 23 Nisan 2020
  • Kadının Kaleminden
“Ne oldu Berfin’e verdiğiniz desteklerin alacak günü mü geldi?  Şartlı, koşullu muydu tüm destekleriniz? Ne değişti? Sözünüzü mü dinlemedi? Aslında bakılacak olursa bu kişiler, tüm bu toplumsal normlarıyla birlikte zaten Berfin’in yanında hiç olamamışlardı. Şimdi ise anlamaktan milyonlarca kilometre uzaktalar.”
 
Gülistan Azak
 
İskenderun’da Ocak 2019 tarihinde gerçekleşen olay hepimizde büyük infial yaratmıştı.  Evine giderken yolu Casim Ozan Çeltik tarafından kesilen Berfin Özek, asitli saldırıya maruz kalmış ve ağır şekilde yaralanmıştı. Kadın örgütlerinin büyük tepkisiyle karşılanan olay sonrası görülen tüm davalar kadın hakları aktivistleri, hukukçular tarafından büyük katılım gösterilerek soluksuz takip edildi.
 
Öldürme kastının olup olmadığı uzunca süre tartışılan olay Ocak 2020’de sonuçlanmış, mahkeme “kasten öldürme” suçu olmadığını düşünerek “kasten yaralama” suçundan hükmünü vermişti. Ancak davada “asit” silah sayılarak ceza arttırılmıştı. Dava sonucunda faile kasten yaralama suçundan 12 yıl, “yanıcı madde temin etmek” suçundan da 18 ay olmak üzere 13 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti. Avukatlar tarafından istinafa taşındığından dolayı henüz kesinleşmemiş olan davada fail erkek “tutuklu” durumda.
Meclis’e getirilen infaz paketi,  Berfin davasının failine af yolunun açılacağı endişelerinin artığı günlerde Berfin’in Casim Ozan Çeltik hakkındaki şikayetinden vazgeçtiğini duyduk. Bu durum Berfin’in avukatları tarafından tepki ile karşılanmıştı. Ancak daha sonra İskenderun Kadın Platformu’ndan beklenen sevindirici açıklama gecikmeden geldi. Platform açıklamada “Aile bugün sabah vekalet verdi. Hukuki süreç devam ediyor. Bundan sonraki süreçte de aile ile sanığın cezalandırılması ve Berfin’in bu süreci sorunsuz atlatması için gerekenin yapılması konusunda yan yana durmaya devam edeceğiz” diyerek davayı takip edeceklerini duyurmuştu.
 
Berfin’in şikayetini geri çektiğini açıklaması büyük şaşkınlıkla karşılandı. Ardından sosyal medyadan gelsin önyargılar… “ Yaralanmıştın şimdi de ölümünü hazırlıyorsun” diyenlerden, tedavisindeki büyük mücadeleyi anımsatarak buna layık olmadığını söyleyenlere kadar… Ne oldu Berfin’e verdiğiniz desteklerin alacak günü mü geldi?  Şartlı, koşullu muydu tüm destekleriniz? Ne değişti? Sözünüzü mü dinlemedi? Aslında bakılacak olursa bu kişiler, tüm bu toplumsal normlarıyla birlikte zaten Berfin’in yanında hiç olamamışlardı. Şimdi ise anlamaktan milyonlarca kilometre uzaktalar.
 
“Hukuk bir şey yapmalı”, “Bir şey yapmalıyız” diyerek mücadeleden vazgeçmeyenlere ise hukukçuların “Dava kamu davası olarak devam edecek” açıklamaları umut verici oldu. Yani itiraz süreçleri davam ettiği için fail, geri alınan şikayetten doğrudan etkilenmeyecek. Ancak hakimler üzerinde psikolojik bir etki yaratmayacağını söyleyemeyiz elbette ki.
Bu davanın “kamu adına” devam etmesi ne anlama geliyor? Kamuoyu olarak failden vicdanen şikayetçi olmaya devam edebilir miyiz? Bu soruya avukatların verdiği yanıt: Evet.
Yalnızca bu dava için değil elbette ki. Patriyarkal düzenin, kadın düşmanı eril zihniyetin yol açtığı tüm kadın davaları için.
 
Fatma Şengül’ü iş yerinde maruz bıraktığı mobbing sonrası katleden Zeynel Akbaş’ın,  geçtiğimiz günlerde tüm şikayetine rağmen sistematik şiddete maruz kaldığını sosyal medyadan paylaştığı video ile duyuran Semine Eylence’in faili Recep Yılmaz’ın ve daha bir çoklarının cezalandırılması için…
 
Berfin Özek davası devam edecek. Biz ise Berfin’e önyargıyla bakmak yerine, patriyarkal sistemle olan mücadelemizi sürdüreceğiz.