Tutsaklar insanlık için oradalar, insanlıkta onlar için ses vermeli!

  • 09:11 10 Nisan 2020
  • Kadının Kaleminden
“Evlerinde olmayan, olamayan binlerce siyasi tutsak herkes evinde kendisini korumaya çalışırken kendilerini koruyamamaktadırlar. Unutmayalım ki salgın ile baş başa bırakılan tutsaklar daha insani demokratik eşit bir dünya için oradalar. Siyasi tutsaklar insanlık için oradalar şimdi insanlık onlar için ses vermeli.”
 
Gülbahar Alpsoy
 
Dünyanın tek bir güçle mücadele ettiği ima edilen şu günlerde insanın ortak akılda ısrar diyesi geliyor. Zira ortak aklın bir olmadığı bir dünyada- sistemde covid-19 yalnızca bir isim değişikliği taşıyacaktır. Bir hakikat varsa oda;  hegomonik zihniyet salgını bitmeden, insanlık her daim bir katliam ile yüz yüze kalacaktır.
 
Düşününki, bir insan çıkıyor ve insanlığa sesleniyor yakmayın, yıkmayın, talan etmeyin, öldürmeyin, açgözlü olmayın, çalmayın, hakkı hakkı olana çok görmeyin, kardeşlik ve barış içinde yaşayın. Düşününki, bir insan çıkıyor tüm insanlığa sesleniyor bıkmadan usanmadan. Dünyanın yüz yüze kalacağı tehlikelerden söz ediyor. Ey insanlar kulaklarınız sağır gözleriniz kör diliniz lal söyleyin aklınız nasıl tutulmasın diyor. Duymuyor, görmüyor, düşünmüyoruz. Bilmek yaşatır. Lakin insanlık susarakta olabileceğini, görmeden de yol alınabileceğini, karanlıklarda da yaşanabileceğini zannediyor. Ondandır güneş doğmaz karanlığa mahkum olmuş insanlığa. Güneşte çalınmıştır özünde karanlığa eğilmiş insanlığın sırtı üzerinden en tepeye çıkmış akıllarca.
 
Düşününki, özgürüz dediğiniz yerde hapsedilmişsiniz kendi yaşamlarınızda. Duygularınız, düşünceleriniz, insan ilişkileriniz hapsedilmiş ama siz kendinizi özgür sanıyorsunuz. Düşününki, zindanlarda binlerce insan var ki dört yanları taş duvarlar ile örülü, kendini özgür düşünenlerden daha özgür, daha umutlu, daha vicdanlı. Karanlığa meydan okuyan, güneşe arkadaş olan özgürlük mahkumları, başkasından dilenmeden haksızlığa sessiz kalmayan gördüğünü haykırırcasına anlatanlardır onlar. Onlar ki insanlığa seslenen hakikat arıyışcısını anlamaya çalışıp kendilerini insanlığa adayanlardır. Şimdi kim özgür kim değil sormak gerek. 
 
Yaşanan salgından kaynaklı ön görülen tedbirler ‘Evde kal’ı aşmayan bir durumda. Buna rağmen evde kalarak sağlıklı kalmaya daha doğrusu hayatta kalmaya çalışılıyor. Virüsün bedene bulaşmaması için elden geldiğince tedbir alınmaya çalışılıyor. Buna rağmen salgın devam ediyor, yol alacağı yere kadar. Biz evde kalırken en çok da arındırılması gereken vicdanlarımızı ne kadar korumaya alıyoruz. Peki, evde kalmanın nedeni olan salgının vicdanlarımıza bulaşmaması için ne yapıyoruz. Bu salgın, görmek istemediğimiz gerçeği zorla gözlerimize, bedenlerimize ve oradan ciğerlerimize kadar işledi. İnsanlığa insan onuruyla nasıl yaşamak gerektiğini anlatan sesi duymak istemediğimizden, kapitalizmin salgını altında çaresizce kıvranıyor insanlık. Vicdanımızı korumak için geç değil. Evlerinde olmayan, olamayan binlerce siyasi tutsak herkes evinde kendisini korumaya çalışırken kendilerini koruyamamaktadırlar. 
 
Unutmayalım ki salgın ile baş başa bırakılan tutsaklar daha insani demokratik eşit bir dünya için oradalar. Siyasi tutsaklar insanlık için oradalar şimdi insanlık onlar için ses vermeli.